23 Aralık 2006
Geçen hafta, kopuş noktasında kalmıştık. Kaldığımız, daha doğrusu virgül koyduğumuz yerden devamla, sorunla, çözümün yalnız hayır cevabının içinde olmadığını , bu defa Türklerin ve Ermenilerin 1915 öncesinde de Rusya da yaşadıklarının cevabını evet olarak almış; Evet yaşamışlardı…Cevabını alırken, Birinci kopuşun birleştiği nokta HAYIRKEN , ikinci kopuşun geldiği noktanın da EVET olduğunu görmüş olalım.
06 Aralık 2006
Osmanlı İmparatorluğunu çöküş noktasına sürükleyen nedenleri bir tarafa bırakanlar ve tek noktaya bakanlarla, sözde Ermeni soykırımına nasıl gelindiğini açıkça görmemiz mümkün değildir. Osmanlının 1800 ler de karşılaşmaya başladığı ayaklanmalar, Fransa, İngiltere, Avusturya ve Rusya’nın yaptığı kışkırtmalar,yönetenlerin yetersizliği ve birçok sorunun ortaya çıkması artık bardağı taşırmaya başlamıştı.
21 Kasım 2006
Başlarken, NOBELLE uzaktan yakından kişisel bir ilgimizin , edebiyatta da hiçbir şekilde iddia sahibi olmadığımızı belirtmeliyim. Şu NOBEL nedir, ne değildir biraz ona bakacağız. Kitapların reklamlarla satıldığı Türkiye de nasıl oluyor da kendi okurunun tenkit ettiği bir romancı ödül alabiliyor, onu anlayacağız.Tarihçilerin dahi kullanmadığı sayılarla, Ermeni ve Kürtleri, Türklerin öldürdüğünü söyleyen bir romancı, bazı kesimlerden de üstüne üstlük, nasıl alkış alıyor, onu biraz düşüneceğiz…
07 Kasım 2006
Sözlükler, ‘’İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne’’ ‘’Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün ‘’ Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim.’’
21 Ekim 2006
İki yıla yakın zaman diliminde, sözde Ermeni soykırımı konusunda 23 farklı yazımla bu cam sayfada ve İstanbul da yayınlanan yerel Can Erzincan Gazetesinde , düşüncelerimi ve geçmişte yaşananları sizlerle paylaştığımı belirterek, yazıma başlamak istiyorum. Sözde Ermeni soykırımını konu alan yazılarımda, Türk insanının yaşadığı mezalimi, acıların yaşandığı yörelerimizi, tarihçilerimizin yeterince duyarlı olmadıklarını,
08 Ekim 2006
16. Türk Yüzyılın da Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’in esareti altında yaşayan Fransız Kralı 1. Fransuva, annesinin, Kanuni Sultan Süleyman’ a yakarışları sonrasında kurtarılmıştır. Chirac’ın dedeleri Osmanlı sayesinde, o dönem ticaret ve siyasette de imtiyazlar elde etmişlerdir. Bildiğimiz yoldan, Fransa’nın bu güne geldiği, nedense Fransızlarca unutulmaktadır…!
25 Eylül 2006
Siyasi hareketliliğin ısınmaya başlaması, Lübnan-İsrail Savaşı, BM’nin tutumu, asker göndermek-göndermemek, üzerine yapılan tartışmalar ve yorumlar alınan kararlara rağmen devam ediyor. İsrail’in ‘’DAHA ÇOK İNSAN ÖLDÜRMEK İÇİN NAMAZ ÇIKIŞ SAATLERİNDE SAYISIZ MİSKET BOMBASI ATIK’’ açıklamalarına insani olduklarını söyleyen Dünyadaki hiçbir sivil toplum kuruluşundan TEK BİR SES, TEK BİR TEPKİ gelmiyor.
11 Eylül 2006
Herkes devleti bilir mi…? Şeklindeki bir soruya hepimizin vereceği cevap hayır olacaktır.Burada kast ettiğimiz yönetmek üzerinedir. Devlette görev almadan, o alanda yol kat etmeden, devlet bilinmez. Devlet terbiyesi almış olmak vasfına da erişilmez. Sistemi tanımadan,bildiğini sanarak onu yönetmek ise hiç düşünülmemelidir. Buradan da her bilenin de devleti yönetebileceği anlamı çıkmamalıdır.
29 Ağustos 2006
Asım Bezirci, ÇOK KAPILI ODA isimli eserinde, ‘’ Elbette, bir sanatçının çağını (çevresini,zamanını, yurdunu, ulusunu, halkını, toplumunu) açık ve doğru olarak yansıtması için onu iyi bilmesi gerekir. Yurdunun özelliklerini bilmeyen, ulusunun ve halkının yaşayış ve kültürüyle ilgilenmeyen, yöresinde olup bitenlerin (tarihin) içyüzünü, kat ve tabakalar arasındaki ilişkileri görmeyen, toplumun geçirdiği oluşum özünü kavramayan bir sanatçıdan
13 Ağustos 2006
Ölüm üzerine yazılanları nedense dikkatle okumuşumdur. Ölümün anlatılması dualarla şiirle farklı bir ulviyet kazanır. Sonra artılarınız, hele de eksileriniz film şeridi gibi önünüzden geçer. Ama filmi bir daha seyredemezsiniz. Yaşanmış birliktelikleri, paylaşılan düşünceleri bir bir sıraya koyarsınız. Yapacağınız başka bir şey yoktur, artık çaresizsinizdir. Mihrali Aksu’yu çok geç tanıdım. O öğrenciyken, ben iş hayatındaydım. O Erzincan’a döndüğünde ise ben gurbet denen diyara gelmiştim.
25 Temmuz 2006
Türk Dil Kurumu, sözlüklerimizden bir çok ata sözünü çıkaracakmış. Özellikle kadını aşağılayan sözler seçilerek, kadına yöneltilen olumsuz bakışlar böylece ortadan kaldırılacakmış. Kendi söylediklerine, kendilerinin de gülerek, inanmadıklarını sanıyorum. Bu sözleri yazılmış metinlerden, şiirlerden nasıl çıkaracaklar. Varlığından şüphe duymayacağımız olumsuzluklar, kadın dahi olsa nasıl ifade edilecek.
10 Temmuz 2006
Sözde Ermeni Soykırımı hakkında yine söyleyeceklerim olacak. Bu hafta başka ne yaza bilirim diye düşünürken; Ortadoğu’nun nasıl devletçiklere bölünmek istendiğini, arzı-endam edeceği belirtilen Özgür Kürdistan adlı sözde devletçikten ve yine cetvelle çizilen bir haritanın ortalarda gezindiğini görüyoruz.
03 Temmuz 2006
Umarım bu satırlarımı tesadüfen de olsa okursun. Hala dünyanın kimler için büyük, kimler için küçük olduğunu düşünüyor musun bilmiyorum. Aynı nokta da isen bırak bunları başkaları düşünsün. Hani, beraber olduğumuz bir akşam yemeğinden sonra, Amerika’ya gideceğini ve mutlu bir evlilik düşlediğini de ifadelerinin arasına yerleştirmiştin. Mutlu olacağına senin adına sevinirken, bir dostu kaybetmekten elem duymadım, dersem yalan söylemiş olurum.
19 Haziran 2006
İstanbul’un kısa ve tadına varamadan yaşadığı, Anadolu’nun fışkıran tabiatıyla, doya doya soluduğu ilkbahardan sonra, sıcak yaz günlerine başlamış olduk. Isınan günlerimizin yanında, siyaset, ulusal ilişkiler ile ekonomide birden ısınıverdi. Mevsimin getirdiği sıcaklıktan faydalanmayı veya korunmayı bilmeyenimiz yok. Diğer sıcaklıklardan ise ne korunmanın ne de kurtulmanın çaresi yok.
11 Haziran 2006
Eşsiz güzelliklerle dolu Anadolu’muzun üzerinde, Ermeni, Kürt, Fransız ve diğerlerinin sinsice emellerinin açıkça konuşulduğu, nereye gittiğini göremediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Her milletin olduğu gibi, Türk Milletinin de saydamlıktan uzaklaşmadan, var olan değerlerimize sahip çıkarak beğensek de, beğenmesek de şu alemde yerini bulması kaçınılmazdır.Barbar Türklerden….! Hasta Adama….! Hasta Adamdan Cumhuriyete
04 Haziran 2006
Kalemimiz yazdıkça, dilimiz döndükçe sözde Ermeni soykırımı iddialarının yalan olduğunu, özellikle küreselleşen dünya safsatasının peşinden koşan bilinçsiz ve bilgisiz gençlerimizin vb.lerin anlamasını sağlamak için bu konuya ağırlık veriyorum. Haklı, çok yerinde de mazlum ve mağduru olduğumuz konunun yeterince bilinmediğini anlatmak için yazıyorum.İlgililerin artık savunarak değil, haklı olduğumuzu dünyaya anlatmaları gerektiği için yazıyorum.
28 Mayıs 2006
Bugüne kadar Ermenilerin ve özellikle Fransızların Türkiye’ye karşı yüz yıldır sürdüre geldikleri sistematik ve piskolojik savaş da istemeyerek söylememiz gerekirse; onlar başarılı olmuşlardır. Adına isterseniz küresel tehdit diyelim, isterseniz adına başka bir isim bulalım, geçen bu uzun zaman diliminde maalesef hep savunma reflekslerimizle hareket etmekten başka bir şey yapamamışız.
21 Mayıs 2006
Öncelikle, hukuk eğitimi almış sözde hukuk adamının, en üst düzeydeki, yargı organlarımızdan Danıştay üyelerine yapmış olduğu, menfur saldırıyı lanetliyor, görevleri başında silahlı saldırı sonucu yaralanan yüksek yargı üyelerine acil şifalar, görev şehidi Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’ e Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum.
15 Mayıs 2006
Doğu Anadolu’nun bir ilinde, Fransızca ve Fransa’ yı öğrenmeye başlamamın üzerinden neredeyse yarım yüz yıla yakın bir zaman geçmiş.Fransızca öğretmenimiz Saygıdeğer, İsmet Gürkan Hanımefendiyi bu vesileyle anarken, kendisine sağlıklı ömürler diliyorum. İsmet Hanım bizlere Fransızcayı öğretirken, Fransa’ yı da öğreniyorduk. Sanki, Paris’ de yaşarcasına, görmediğimiz Paris’ in bilmediğimiz yeri yoktu.
08 Mayıs 2006
Sözlükler, ÖDÜL’ü : Bir başarı, iyi ve güzel bir davranış karşılığında, verilen şey, mükafat şeklinde, ÖDÜLLENDİRMEYİ de: Bir başarıyı, iyi ve güzel bir davranışı mükafat vererek değerlendirmek, şeklinde açıklıyor. Bu bakıştan hareketle olacak ki, TBMM Başkanlığı, ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletine, ulusal ve uluslararası düzeyde üstün hizmetlerde bulunanlara, Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayanlara; halkın refahı, eğitimi, mutluluğu ve sosyal gelişimi için
30 Nisan 2006
Her zaman olduğu gibi, siyasilerin karşılıklı, bütün söylediklerini dikkatle ve ibretle dinliyoruz. İran’ dan gelen Ahmedinejat’ ın süper güç olmak iddiaları ile nükleer proje esintileri de bize kadar geliyor. Amerika Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice’ nin Türkiye’ ye gelmesi, yeniden Türk-Amerikan ittifakı, stratejik vizyon belgesi, pkk için her nedense bu güne kadar verilmeyen Amerikan istihbarat bilgilerinin kısmen verilmesi,
24 Nisan 2006
Ulusal Egemenliğimizin mana ve önemini hala kavrayamayanların yaşadığı bir Ülke’ de bu günü irdeleyecek değilim.Sizleri geçmişe ve o zor günlere götürerek, bazılarının yalanlarını kendi ağızlarından, kendi kalemlerinden aktarmak istiyorum. Son günlerde okuduğum, ‘’Ermeniler İttihat ve Terakki İşbirliğinden Çatışmaya ‘’ isimli kitabı yeni bitirdim. Bu kitabın satır aralarında, bazı itiraflara birlikte bakacağız.
17 Nisan 2006
Baharlar insan hayatında, yaşanılan her yeni yılın başlangıcını müjdeler kişilere.Baharla birlikte yeniden canlılık kazanılır. Tabiat kendini bütün güzelliği ile yenilerken, bu güzellikten ister istemez her canlı da nasibini alır. Bu hafta nevruzla gelen, nergiz ve çiğdemle bezenen Anadolu şehirlerinin doyumsuz renklerini sizlerle paylaşacaktım. Ama yapamadım. Bir haber sitesinde Anadolu’ nun on komşu ilini araştırarak en azından on güzel olanı sizlere aktarmaya çalışacaktım.
10 Nisan 2006
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Partisinin Gaziantep 2. Olağan İl Kongresinde, ‘’ Gerilimin kaynağını, statükoyu tasfiye ettiklerini, diri bir siyaset anlayışı getirdik. ‘’ diyor. Bizler ise, Başbakanın bütün konuşmalarını hep birlikte izliyoruz. Yine konuşmalarının tamamı için, sonradan düzeltilme ihtiyacı gerekliliğini de hayretle izliyoruz. Burada, hiç birini tekrar, tekrar yazmak istemiyorum.
03 Nisan 2006
Bazı şeyleri, nedense geç anlıyoruz. Beylik sözlerin, kimseyi bir yere getirmediğini bir gün anladığımız gibi. Bu beylik sözlerle kandırdılar bizi. Ne diyorlardı….? ‘’Tüccarın malı olmaz. Tüccar gayrimenkul almaz. Yani tüccar, ev, arsa, iş yeri satın almaz.’’ İşte buna inananlar kaybederken, gayrimenkul alanlar hep kazandı. O dönemde bir tüccar da çıkıp bunun nedenini sormadı.
27 Mart 2006
Bazen, maddi, bazen manevi alanlar da önder olduklarını iddia edenlerin, hangi maksatlarla konuştuklarını, hangi maksatlarla davrandıklarını nedense yadırgayarak izlemişizdir. Bazen de, bizlerin onlardan neler beklediğimizi önder saydığımız kişilerin neler pahasına peşlerinden koştuğumuzu, hepimizin yüzyıllardır izlediği veya şu kısa ömrümüzde neler yaşadığımızı ve neden taraf olduğumuz gerçeğiyle yüz yüze kaldığımızı unutmayalım.
18 Mart 2006
Dünyanın savunma özellikli, ender savaşlarından birisinin 91. Yıldönümünü kutluyoruz. Herhalde ; 3Kasım 1914 de başlayan, 18 Mart 1915 de Deniz Zaferimizin doruğuna çıkarak, düşmana dur dediğimiz, 9 Ocak 1916 da sonuçlanan ve abideleşen TÜRK azmini, kelimelerle anlatmamız mümkün olmayacaktır.
11 Mart 2006
Gündemin en üst noktasına çıkan bir iddianame ve bir Cumhuriyet Savcısı. Tenkit edenler, hukuk devletinde böyle olması gerekir diyenler, aşırı tepkiler ve kıs kıs gülenler. Bu aslında ülke gerçeklerini yeterince görmeyenlerin, hareketlenmesini sağladı dersek yanlış söylememiş oluruz. İnsanlar sanki başka bir ülkeden yeni gelmişlercesine, kahvehanelerde, gazete sütunlarında ve televizyon ekranlarında bakın neleri konuşmaya başladılar.
04 Mart 2006
Sessizce yürütülen bir hareketlilikten, ilk defa duyduğumuz üye transferinden bu konuda sendikalılara yapılan baskılardan her ne kadar emin olmasak da, yinede dikkatlerinizi çekmeye çalışacağım. Hiç de taraf olmadığım, toplumsal konuda sözlüğe baş vurarak sendikanın ne demek olduğuna beraberce bakalım. SENDİKA : isim (sendi’ ka) Fransızca ; seyndicat, işçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel bakımdan çıkarlarını korumak
27 Şubat 2006
24 Şubat 2006 Tarihin de Ulusal Kanallarımızdan TGRT de, Kemah Kaymakamlığı, Kemah Belediye Başkanlığı ve Kemah Derneği (Mrk.İst.da) sözde Kemah ve Kemah Kültürünü yansıtan bir program yaptılar.Program da ekrana yansıyan tek Kemah karesi hamur açan hanımefendiler ve onların tülbent bağlama şekilleriydi. Kemahlı olmadıklarını söyleyenleri bırakın, Kemahlı olduğunu ifade eden sanatçı dahi, sahne kıyafetiyle Kemahlı olamazdı.
19 Şubat 2006
Sonucundan kuşku duymayacağımız bir şey varsa, oda sahip çıkmadığımız varlıklarımızı kaybetmekle karşı, karşıya kalacağımızın ihtimaller içinde bulunmasıdır. Geçmiş değerlerimize sahip çıkmayışımız, tarih bilincinden yoksun oluşumuz, yöneticilerimizin AB politikaları nedeniyle yanlış kararları, ister, istemez bizleri bunları düşünmeye sevk etmektedir.
13 Şubat 2006
Beraberce hatırlarsak, yıllardır Erzincan da her 13 Şubat’lar da yaşadığımız kışlar ve kar. Bu gün akşamsa, İstanbul’a getireceği olumsuzluklara rağmen, inadına bütün güzelliği ile yağıyor. Nedenini bilmeden, yazmak için saatin 24.00 ü geçmesini daha doğrusu 13 Şubat 2006 nın ilk saatlerini bekliyorum. Geçen yıl HANGİ TEHCİR başlığı ile 87. bu günde bu başlıkla 88. KURTULUŞ yıldönümünü kutlamak üzere yazıyorum.
05 Şubat 2006
Geçen hafta yazımın bir yerinde, ‘’Doğu da her şeyin hazırını bekleyen, her geçen yıl artan suç oranlarından rahatsızlık duymayan Erzincan.’’ Şeklinde yazmıştım. Hani derler ya..! sen söyle sen işit. Herhalde bizim yazdıklarımız sen yaz sen okuya gidiyor. Ama Erzincan denince duygulanan insanların, her zaman var olacağını, bunların gerek söyleyerek, gerek yazarak kendilerine düşen görevi yapacaklarını bazıları bilmelidir.
27 Ocak 2006
Bir tarafta, hangi kimliğimizle gittiğimiz merak edilecek Dünya Kapitalistlerinin buluşma noktası, Davos. Diğer tarafta, 54 yoksul ülkenin katıldığı Venezüella’nın Caracas şehrinde yapılan Dünya Sosyal Formu. Aynı dönemde yapılanı, beraber görmek istemeyenler, yorumlamayanlar. Filistin’de yapılan seçimlerden Hamas’ın 76 El Fetih’in 43 sandalye kazandığı bir sonuç.
20 Ocak 2006
AB. Hikayemiz hepimizin malumu…! İngiltere’den sonra dönem başkanlığını alan Avusturya’ nın hangi konular da, ne gibi muhalefet örnekleri göstereceğini, içeriğini bilmediğimiz ama beklediğimiz kuşkusuz. İlk beyanatların da ‘’hazmetmek’’ diye bir lafı bir yerlere gönderdiler. Yeni bir üye almadan önce AB nin kendi içinde ki, ‘’Hazmetmek Kapasitesi’’ne ilişkin gazetecilerin sorusuna ‘’bunun yeni bir kural olmadığını, Kopenhag kriterleri arasında bu kriter vardır’’ diyor.
15 Ocak 2006
Erzincan’da bayramlar başka yaşanıyor. Saygılar ve sevgiler bambaşka paylaşılıyor. Ulviliği tartışmasız manevi çizginin üzerinde her şeyinizle bayramı hissediyorsunuz. Bu bayramda Erzincan farklı nedenle, bayram yerleri gibi pankartlar ve afişlerle donatılmıştı. Aşağı yukarı yüz adet pankart ve afiş vardı dersem, herhalde yanlış ifade etmiş olmam. İşte o pankart ve afişlerin tamamına yakınında, HASRET BİTTİ
06 Ocak 2006
Bildiğimiz bir söz vardır, ‘’Beşer, şaşar ‘’ deriz. İnsanlar her zaman hata yapabilirler. Erdem o hatadan dönmesini bilmektir. Türkiye uzun süredir, Sayın Başbakanın hiç gereği yokken gündem değiştirmek veya gündem yaratmak adına bir kimlik tartışması başlatması ile meşgul olmaktadır. Hep biliriz, küçükler hata yaptığın da, büyükler o hatayı bir sözle düzeltirler. Orada tartışma varsa, o tartışmaya da nokta koymuş olurlar.