30 Aralık 2013
2013 yılının şu son gününde, Sayın DOĞU PERİNÇEK’in dünyaya bir daha kabul ettirdiği ‘’ERMENİ SOYKIRIMI’’ yoktur GERÇEĞİNİ, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin nasıl kabul ettiği KARARINI yazacaktım. Ermenistan’ın ve İsviçre’nin nasıl da telaşlandığını anlatacaktım. Gel, gör-ki, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele ettiğini iddia eden AKEPE’nin, şu son günlerde içine düştüğü durum başka şeyler yazmaya mecbur etti.
30 Kasım 2013
Yeni tabiri ile TELEVİZYONLAR ‘’Kitle İletişim Araçları’’ olarak tanımlanıyor. Haber, bilgi verdiği gibi eğitmek ve eğlendirmek amaçlarını da gerçekleştirmiş oluyor. Gel gör ki, saniyeler içinde tükenen ve yenilenmesi gerekli olan bu araçların ürünlerinin, kendi bünyelerinde yaşanan yanlışlıkları ve eksiklikleri bir türlü giderilmiyor. Yayıncı kuruluşlar tarafından küçük bir öz-eleştiri ile de düzeltilmiyorlar. Toplum, yani izleyici kitlesi ‘’ne yerse’’ onunla doymuş oluyor!
30 Ekim 2013
Cumhuriyetin 90. Yılı kutlanırken, gazetelerde açıklanan Ergenekon, Balyoz vd. davalar nedeniyle hükümlü ve tutuklu olanların mektuplaşmak istemeleri rüyalarıma girdi. Rüyamı paylaşarak, açılan pencereden bir tutam osun tuz ekmek istedim. ‘’Çanakkale Savaşları sırasında Yedek Subay Kemal Efendi, babasına bir mektup yazar. Bu mektupta, 41. Alay, 2. Tabur, 1. Bölük’te 1. Takım Komutanı olan Hasan Çavuş’un, Kerevizdere Muharebeleri’ndeki olağanüstü kahramanlığı anlatılmaktadır.
30 Eylül 2013
Erol Evgin’nin o güzel yorumu ile dinlediğimiz şarkıyı, sanırım hepiniz hatırlarsınız. Ne diyor du o şarkının mısraları; ‘’Seni düşündüm dün akşam yine Sonsuz bir umut doldu içime Birde kendimi düşündüm sonra Bir garip duygu çöktü omzuma İŞTE’’ BÖYLE’’ BİRŞEY’’
31 Ağustos 2013
Mısır ve Suriye ile yatıyor, Barzani, Esad, Mursi ve Sisi ile kalkıyoruz. İçimizde ne kadar yerli ve yabancı ajan olduğundan habersiz yaşayıp gidiyoruz. Her meslekten, her düşünceden insanlarla yaşayıp gittiğimiz gibi. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Yigal Palmor; ‘’Bu üzerine yorum yapmaya değmeyecek o açıklamalardan biri.’’
30 Temmuz 2013
Hz. Mevlana’nın; ‘’ Bazen bize melekler imrenir, bazen bizden şeytan bile iğrenir’’ dediği günlerden mi geçiyoruz? Şayet, bizi var eden ALLAH’A, KURA’AN-I KERİME ve HZ. PEYGAMBER’İN gösterdiği yolda şu RAMAZAN ayında orucunuzu tutabildiyseniz! Bayram’a ulaşabilmişseniz bir daha, bir daha düşünün…!
30 Haziran 2013
Aşağıdaki yazı, 20 Aralık 2012 tarihinde ‘’Haftalık Yazılar’’ sayfasından alınmış olub, Taksim Gezisi’nde yaşanan olaylar nedeniyle buraya alınmıştır. ‘’ Toplum olarak hoşnutsuzluklarımızın başında, her düşünceyi tartışmak, karşı çıkmak, olduğu gibi kabul etmek veya bütünüyle red ve sahiplenmek geliyor. Yeni bir fikir mi? O, hiç yok. Düşünmek zor iştir. O zahmete katlanmak, fikir üretmek ise daha da zordur.
30 Mayıs 2013
Bugün yaşadığımız Türkiye’de sözde aydınlar, başbakanın her ağzından çıkanı, alarak akıllarınca demokrasi oyunu yazmaya çalışıyorlar. Sıra ile sayılan, ayrım yapılan eski başbakanlar, onların bazılarına rahmet dilemeler, 1950 öncesi ve o dönemin liderini alabildiğine karalamak oyunun bir bölümünü teşkil ediyor. Bu hazîn ve acıklı oyunu sahneleyip, millete oynayıp duruyorlar. Milletimizin büyük bir kesimi de oynanmakta olan oyunu maalesef inanarak okuyor ve seyrediyor.
29 Nisan 2013
Türkiye’nin bin yıllık tarihi ve son yüz yıl içinde verdiği istiklal mücadeleleriyle bugünlere gelişi hiç de kolay olmamıştır. Demokrasiden yana aldığımız her tavır, eksikliklerine, bizi yönetenlerin bütün beceriksizliklerine rağmen, küçümsenmeyecek mesafeleri ölçmemizle mümkündür. Eksikliklerimizi doğuran ana neden; gerek siyasi gerekse sosyal örgütlenmelerimizin bir temele dayanmayışı, başka ifadeyle dayandırılmayışıdır.
27 Mart 2013
Her ne kadar yazımın başlığın da ERGENEKON DESTANI geçmiş olsa da, O’ Destanı uzun uzun anlatacağımı sanmayın. Ne olur, ne olmaz! Aslın da, ERGENEKON’DAN, önce anlatılacak, tabii anlayanlara! O kadar çok TÜRK DESTANIMIZ vardır ki, ortaya çıkışlarını günlerce yazsam bitmez. Yaratılış Destanı, Altay Destanı, Alp Er Tunga Destanı, Oğuz Destanı, Manas Destanı, Dede Korkut Destanı, Şu Destanı, Oğuz Kağan Destanı,
27 Şubat 2013
Aylardır aydınlarımız (!) bizlere; milleti, milliyeti, milliyetçiliği, ırkı, ırkçılığı, ulusu ve ulusçuluğu öğretmeye çalışıyorlar. İster istemez bayağı aydınlanıyoruz! Türk demekten, özellikle imtina eden bir başbakanın, bu inadına milliyetçiliği ret ederek, her türlüsünü ayakları ile çiğnemesini de ekleyince durup düşünüyoruz. Başbakan ne demiş? ‘’Biz Kürt milliyetçiliğini de, Türk Milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına almış bir partiyiz.’’
25 Ocak 2013
Tarih, hafızası tartışılacakları sorgulamamız ve doğruyu görmemiz için yaratılmış olmalı! Her insanın, kültürel kimliği, değerleri bunun yanında ana dilini yaşatması, en tabii hakkıdır. Özellikle dilin, önemi en öncelikli olanıdır. Kimliği her ne olursa olsun, bir millet içerisinde yer alan halklar, zamanın onlara hazırladığı değişik şartlar nedeniyle, kültürel varlıklarını ya tamamen ya da kısmen kaybetmiş olabilirler.