03 Temmuz 2006
Sevgili Sona,
Umarım bu satırlarımı tesadüfen de olsa okursun. Hala dünyanın kimler için büyük, kimler için küçük olduğunu düşünüyor musun bilmiyorum. Aynı nokta da isen bırak bunları başkaları düşünsün. Hani, beraber olduğumuz bir akşam yemeğinden sonra, Amerika’ya gideceğini ve mutlu bir evlilik düşlediğini de ifadelerinin arasına yerleştirmiştin. Mutlu olacağına senin adına sevinirken, bir dostu kaybetmekten elem duymadım, dersem yalan söylemiş olurum. Üzüldüğüme ise bütün kalbinle inanmanı istiyorum.
Hatırlar mısın ,Çemberlitaş’da ki, düğün salonunun kendine has atmosferi içinde, alışa gelmiş limonata ikramından bizlerde nasiplenerek, bardaklarımızı kaldırırken, neden başka yerde başka şeyler içmiyoruz diyerek, yaramaz çocuklar gibi kaçarak, kendimizi Kumkapı’ da bulmuştuk.
Ve Sen, biraz tedirgin, birazda akmak isteyen su gibiydin. Diğer masalardan gelen müzik ve kahkaha sesleri içinde ne kadar doyumsuz bir sohbete kendimizi kaptırmıştık. Neleri konuştuğumuzu ise inan tam hatırlamıyorum. En çok dikkatimi çekense, ben doğulu olduğumu söylediğimde, senin pür dikkat kesilerek, o yöre ile ilgili farklı konuları soruyor olmandı.Sanki, o bölgede define arayanlar kadar merak dolu idi soruların Bense,.Ermeni olduğunu düşünürken, sorularında, seni anlamaya çalışıyordum. Her şeye rağmen, seninle birlikte olmak ve sohbet etmek benim için büyük bir keyifti. O akşamları saygıyla yad etmekten başka bir şansımın olduğunu da sanmıyorum.
Bir daha o tatla, konuşamayacağımıza göre, bazı konuları biraz açarak sana, ilk defa seni biraz üzeceğim bir konu da yazıyorum. Sağ duyunla değerlendirerek, lütfen ön yargınla bakma ve bunları sitem olarak değil, açıkçası serzeniş olarak kabul et.
Şu sözde soykırım meselesine gelmek istiyorum. Tarihi detaylara girmeden mektubumun sonunda ufak bir örnek vermekten kaçınmayacağımı da bilmeni isterim.
Özellikle siz Ermenileri bir türlü anlayamıyorum. Başta diaspora Ermenileri olmak üzere Dünyanın farklı ülkelerinde kopardığınız yalana dayalı yaygarayı ne ile izah edebilirsiniz. Bu yalan ve yaygaranız karşılığında hangi Türk bu topraklarda yaşayan Ermenilere karşı harekette bulunmuştur. Hangi Türkiye Ermeni’sinin burnu kanamış, hangi Ermeni rencide edilmiştir. Bunu uzun uzun düşünmeni diliyorum.
Bizler, Ermenilerin Ruslarla, İngilizlerle, Fransızlarla da zaman zaman beraber hareket ederek yaptığınız mezalimlere rağmen, Ermeni yazarları okuyor, Nikoğos Ağa’yı, Asadur Hamamcıyan’ı, Arşak Çömlekçiyan’ı dinliyor, otomobilimizin kaportasını yine Agop ustaya yaptıra biliyoruz. Üç-beş arkadaş bir araya gelince, o Ermeni’dir diyerek Despina’ya gitmekten vazgeçmiyoruz. Bu arada mutlaka duymuşsundur ama, Despina’nın da vefat ettiğini ve üzüldüğümü de ayrıca belirtmeliyim.Zira biz Türkler insanı insan olduğu için seviyoruz. Sizler ise bırakın insanı sevmeyi, saygıdan ve insana vefadan dahi uzak bir anlayıştasınız. Ermenistan Devlet Başkanı resmi sıfatına rağmen, diplomatik teamüllerin ötesinde hala kin kusuyor.Tekrar ediyorum, bütün bunları düşünmeni diliyorum.
Amerika’da, Fransa’da Kanada’da yaşayarak, Ermenistan’da yaşayanları dahi sefalete terk ederek, hangi anlayışla, hangi çarpık düşünceyle Doğu Anadolu’dan toprak talebi iddiasında bulunabiliyorsunuz.Sözde soykırım anıtları dikişiniz, sözde soykırım günleri ilan etmeniz söyler misin Ermenilere ne kazandıracaktır.
Düşünki, dini lideriniz Karakin II üstlendiği görevle barış ve kardeşliği önermesi gerekirken bak Türkiye ziyaretinde, ‘’ soykırım inançlarının tartışılmaz olduğunu’’ söylüyor. Ama ‘’ Ermeniler bütün dünyaya dağılmış olsalar da bir devletlerinin olduğunu’’ ilave ederek, ‘’Birlikte paralel çalışarak, iki toplum arasındaki sorunlara yapıcı çözümler bulabiliriz. Bunlar arasında soykırım sorunu da var.’’ Diyebiliyor. Sen bunları ne kadar gerçekle bağdaşır bulabilirsin.Karakin II, Dünyaya dağılmış Ermeniler derken, millet ve devlet olmanızın tesadüflerden ibaret olduğunu vurgulamış olmuyor mu.
Bunları söyleyen Karakin II beklenen diyalogu gerçekten alt-üst etmiyor mu. Üç milyon Ermenin yaşadığı yerde, halkına acılar çektireceğini düşünemiyor, bütün dinlerin insana verdiği değeri anlamaktan nedense uzak durmuyor mu.. Bu o kadar bir uzak duruş ki, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop II dahi Karakin II nin söylediklerini doğrulamıyor.Bu sizin adınıza aşağılayıcı bir çelişki değil de, acaba nedir, söyler misin.
Düşünsene, sizinkilerin yalanlar üzerine kurduğu bütün hareketler, Ermenilere kötülük etmekten ve acı çektirmekten öteye gitmeyecektir. Ermenilerin, bu davranışları sonucunda Türkiye haklı olarak Ermenistan’ı tanımayacak, sınırlarını açmayacaktır. Siz Amerika’ da Fransa’da Kanada’da ne yapmak isterseniz isteyin, bu çekeceğiniz acıları da sonlandırmayacaktır.
Samimi olarak soruyorum, anlamsız ve mesnetsiz bu kadar kin neden…? O kadar düşüncesizce hareket ediyorsunuz ki, Amerika’da bir müzik gurubunuz dahi, sanatı yalan emellerinize alet edebiliyor. Ve siz dünyada biraz daha küçülüyorsunuz.
Sevgili Sona,
Yetkili ve konu ile ilgililerimiz bu konuyu tarihçilere bırakalım, onlar karar versin diyorlar, kabul etmiyorsunuz. İstersen, Amerika’dan, Fransa’dan acı çektiğini iddia eden halen hayatta olanları getir, o yörede karşılıklı kimin ne acılar çektiğini onlar ortaya koysunlar. Bunu başarmak daha gerçekçi olmaz mı sence.
Bense, seninle olan dostluğumuzu keyif dolu sohbetlerimizi hakikaten özlüyorum.Bu dostlukların sayısız örneği vardır . Anadolu da sayısız aşkların yaşanmışlığı vardır. Ne yazık ki, bunu siz Ermeniler bir türlü anlamıyorsunuz. Önderleriniz hala başka rüyalarda gezinirken, hiç anlamıyor, anlamak da istemiyorlar. Bak Anadolu’da sizin yaptığınız kahpelikten bir örnek aktarıyorum. Bu örneğin binlercesi var.Niyetim seni kırmak değil, Ermenilerin yapmış olduğu mezalimleri anlamana, belki dostluğumuzun üzerine bir tuğla koymana yardımcı olmaktır. Bu nedenlerle ;
‘’ERMENİLERİN HINIS’TA İSLAM AHALİYE YAPTIKLARI MEZALİMİ’’dikkatle okumanı istiyorum…
‘’ 1918 Yılın da Rusların işgal ettikleri Hınıs’tan çekilmelerinden sonra Ermenilerin bölgedeki Müslüman halka yaptıkları mezalimin giderek arttığı, Hınıs’ ın toplam on altı köyünde Ermenilerin ahaliyi bir araya toplayıp, hayvanlarıyla beraber ateşe verip, 682 kişiyi katlederek bütün hayvan ve eşyalarının yağma edildiği gibi kadın ve bakire kızların ırzlarına tasallut ettikleri; Söylemez’de bir haneye topladıkları kadın, erkek ve çocukların üzerine, ateşe verdikleri bir boğayı salarak tamamını katlettikleri; Ermenilerin köylerdeki mezalimleri sonucu binlerce İslam nüfusun katledildiği, gerek Rus işgali sırasında, gerekse Rusların çekilmesinden sonra Ermenilerin Erzurum’un Tekederesi köyünde de, 60 Oyuklu köyünde ise 30 İslam’ı katlettikleri ve Erzurum’da katledilen ve hatta hanelere doldurularak yakılan, ırzlarına tecavüz edilen kadın ve kızlara yapılan işkenceleri tarif etmenin mümkün olmadığı’’ gibi devam ediyor.
Sevgi ve barışa katkı adına iyi düşünmeni, tüm soydaşlarının, refahının bütün olumsuzluklara rağmen Türk Dostluğundan geçeceğini unutmamanı diliyorum.
Sevgilerimle, Sevgili Sona….
KAYNAK : Vahşet (Hayri Bildik-Ali Özoğlu)
22. XI.1921 Hınıs Ka’im-i makamlığı
Tahrirat Kalemi
Cem Cüneyd Canan