08 Mayıs 2006
Sözlükler, ÖDÜL’ü : Bir başarı, iyi ve güzel bir davranış karşılığında, verilen şey, mükafat şeklinde, ÖDÜLLENDİRMEYİ de: Bir başarıyı, iyi ve güzel bir davranışı mükafat vererek değerlendirmek, şeklinde açıklıyor.
Bu bakıştan hareketle olacak ki, TBMM Başkanlığı, ‘’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletine, ulusal ve uluslararası düzeyde üstün hizmetlerde bulunanlara, Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayanlara; halkın refahı, eğitimi, mutluluğu ve sosyal gelişimi için yararlı hizmetlerde bulunanlara verilmekte olan Üstün Hizmet Ödülü’ nün bu yıl ilk kez 27 kişi ve kuruluşa verilmesi ‘’ kararlaştırılmış.
Herhangi bir zaman ve sayı sınırı olmadan, Vali, Kaymakam veya Belediye Başkanlarının teklifi ve İl Genel Meclisi’nin kararları ile belirlenen adaylar, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu’ na bir yazı ile bildirilerek, Kültür Sanat Yayın Kurulu tarafından TBMM Başkanlık Divanı’ nın onayına sunularak, seçilmektedirler.
Bu yıl ilk kez verilecek Üstün Hizmet Ödülleri için TBMM Başkanı, 81 İl Valisinden aday göstermelerini istemiş, bu isteğe maalesef 19 ilimiz cevap vermiştir. Bu, ödüllendirmenin de, ödül alanlarında, TBMM Başkanının taleplerini yerine getirmeyen İl Valileri için de, değerlendirmeyi yapan Başkanlık Divanı için de, üzerinde düşünülmesi, düşen gölgenin tartışılmasını doğuracak boyutta bir konudur.
Üzülerek belirmek isterim ki; Duyarsızlık kamu kurumlarından, Valilerden, yöneticilerden toplumun her kesimine kadar yerleşmiş bulunmaktadır. Bizim aslında ödülleri seçilen insanlara, kurumlara değil de, öncelikle görevlerini yapan 19 İlin Valisine vermemiz gerekirdi. Diğer Valilerin de topluma teşhir edilmesi yerine getirilse, acaba nasıl olurdu, diye de düşünürüm.Bilmem düşünmek için bir engel var mıdır..?
Gelelim ödül alan kuruluş ve şahıslara : Güler Sabancı, Oral Baytok, Recai Gizer, Mehmet Erdemoğlu, Ömer Duruk, Zehra ve Emine Kadıköylüoğlu, Cemil Özgür, Ahmet Eren, İzzet Baysal Vakfı, İbrahim Bodur, Hacı Ali Akın, Abdülkadir Konukoğlu, Mehmet Tekerlek, Süheyla Tahanoğlu, Prof. Sabahattin Zaim, Şakir Eczacıbaşı, Salih İşgören, Mado, Hacı Boydak, Refik Atlaş, Neşet Ertaş, Ahmet Çalık, Prof.Dr.Metin Sözen, Zeynel A. Erdem, Kazım Yılmaz ve Şevket Yardımcı.
Sizlere yukarıda verilen isimlerden sadece birini ön plana çıkararak, öğrendiğim kadarı ile tanıtmaya çalışacağım. Bu ismi seçmemdeki en büyük etken ise, kişinin Türkiye’ nin en büyük şehrinde yaşayarak, kazandıkları ile Doğu Anadolu da iddiası bulunmayan bir şehre bağışlarını yapmasıdır.İstanbul da yapmış olduğu hayır ve sağlık kurumları da hiç de küçüksenmeyecek büyüklüktedir. Bu kişi Doğu Anadolu da yapmış olduğu bağışlarını, İstanbul da devam ettirecek olsa , inanıyorum ki, isminden Türkiye de değil, Dünya da söz edilirdi.
Evet bu isim HACI ALİ AKIN : 1932 Yılın da Erzincan Kemaliye de doğmuş. Kemaliye de babası Osman Akın’ la birlikte ticaret yapmış, 1957 Yılın da İstanbul’ a gelmiş, ticarete devam ederek, bu gün ki, varlığına kavuşmuştur. Öyle ki, Kemaliyeli olmayan diğer Erzincanlıların son on yıla kadar Hacı Ali Akın’ı pekte tanıdıkları, varlığından haberdar oldukları da söylenemez. Zor ikna edilebilen yapısının yanında, bağışlarının devamlılık göstermesi en belirgin özelliğidir.
Başlangıç da İstanbul da sağlık alanında yaptıklarını, Kemaliye ilçesinde yaptırdığı okulla eğitim alanına taşımıştır. Bunu liseler, yüksek okullar, fakülte binaları, sosyal yardım binaları ve aş evi ile devam ettirmiştir. Bunlardan Erzincan da yaptırmış olduğu Fen-Edebiyat Fakülte binası Erzincan Üniversitesinin kurulmasında en büyük etken olmuştur.
Hacı Ali Akın’ ın bütün yaptıklarının içinde, son on yıla sığdırdıklarının gerçekleşmesin de sanırım, merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’ nun da motive etmekte ki becerisinin payı olsa gerek. Diğer yönlendiren, fikri anlam da katkısı bulunanlar içerisinde yakın dönem için, İstanbul’ daki mevcut sivil toplum örgütlerini, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan’ ı ve Erzincan Milletvekilleri ile halen kabinede ki üç Erzincanlı Bakanın da payı ve etkin olduklarını sanıyorum.
Kimlerin payı, kimlerin etkisi olursa olsun, as olan kişinin kendi varlığından bir bölümünü toplumun istifadesine karşılık beklemeden sunmasıdır. Her ilin insanını gururlandıracak hayırsever kişilere sahip olması herkesin temennisi olmalıdır.Her ilin insanının bu yapılanların değerini kavraya bilmesini ve o noktaya varmak için çaba göstermesini diliyorum.Hacı Ali Akın’ı bu örnek davranışı ve Türkiye’ de ÜSTÜN HİZMET sahibi 27 kişi arasında bulunması nedeni ile gönülden kutluyor, sağlıklı bir ömür içinde başarılarının devamını diliyorum. Yazımı, Kemaliye folkloründen bir dörtlükle bitirelim.
KUŞ OLSAN DA HERDEM UÇSAN HAVADAN
ŞAHİN YAVRUSUNU ATMAZ YUVADAN
SEN BENİ YAKANDAN ATMAK İSTERSEN
BEN SENİ UNUTMAM HAYIR DUADAN
Cem Cüneyd Canan