01 Aralık 2011
Dersim isyanı hakkında bugüne kadar birçok defa yazdım. Şu güne kadar konuşulan ve yazılanlara dikkatle bakarsanız, yeni bir bilgilinin ortaya konulmadığını, sonuçsuz ve sığ tartışmalardan ibaret kaldığını sizde göreceksiniz. Şimdiye kadar yazmadıklarımı, başka bir yazımın konusu yapacağımı belirteyim. Siz siz olun hele de sözlü tarihten bahsedenlere, ortaya koymağa çalıştıklarına da itibar etmeyiniz.
21 Ekim 2011
Mustafa Kemal ATATÜRK, Nutuk’da; ‘’Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, nüshacılara talih ve hayatlarını emniyet eden insanlardan mürekkeb bir kütleye, medenî bir millet nazarıyla bakılabilir mi?
19 Eylül 2011
Türkiye’nin 31 Aralık 2010 tarihinde nüfusu 73.722.988 dir. Gayrimüslim vatandaşlarımızın tamamını 1.722.988 kabul edersek, Ülkemizde 72.000.000 TÜRK vatandaşımız yaşamaktadır. Ancak sosyolojik olarak kendilerini Kürt olarak tanımlayan yaklaşık 7.500.000’ vatandaşımız arasında, ne yazık ki, kendilerini azınlık olarak ayrıştırmaya çalışan bir kesim de vardır. Bize düşen ise kişi kendini ne olarak tanımlıyor ise onu öylece kabul etmemizdir.
09 Ağustos 2011
Bugün yazımın başlığını Hayl-ü Haşem koyacaktım. Bunun göçebe anlamına gelen yönünü ele alarak, Kerimüddin Mahmud-i Aksaray-i’nin Müsâmeretü’l-Ahbâr da ki, kendi memleketimi anlamaya ve de anlatmaya çalışacaktım! Kâbus-i Veşmgir, Kâbus-name adlı eserinde oğlu Gilan Şah’a nasihatinde; (şiir) ‘’Zamanenin işkenceleriyle bizi incitenlere de ki: Günün birinde felâkete uğramayacak hangi mağrur vardır?
01 Temmuz 2011
1982 Anayasa’sının 23.7.1995’de değiştirilen BAŞLANGIÇ maddesi; ‘’Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda; 3.10.2001’de değiştirilen BAŞLANGIÇ maddesi, 5. fıkrasının;
31 Mayıs 2011
Okumayan bir milletin, her şeyi bildiğini iddia eden fertleriyiz. Etrafımızda ağzı biraz laf yapanı dinlediğimizde yüz seksen derece çarpılıyoruz. Akşam çocuklarına ahkâm kesen aile reisi, yarın yediği kulisle bambaşka düşüncelere sahip olabiliyor. Mangalda kül bırakmamakta nedense üstümüze yok! Yüzde 99’u MÜSLÜMAN olan bir MİLLET her şeyden önce kendi DİN’İNİ yeterince bilmiyor. O’KU emriyle başlayan KUR’AN’I KERİMİNİ okumuyor.
03 Mayıs 2011
Önceki yazımda Ziya Gökalp için Hamdullah Suphi Tanrıöver’in neler söylediğini yazmıştım. Bir süredir, gencecik dimağların karşısına ‘’5–10 bin genç çıkaracağını’’ söyleyen Başbakan’a, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, ESFELİ SĂFİLÎN demişti. Bende sizlere Büyük Millet Meclisi’nin 14 Şubat 1926 tarihli oturumunda, teceddüt ve eskilik tartışmaları yapılırken, Erzurum Mebusu Ziya Efendi’nin söylediklerine cevaben, 15 Şubat 1926 günü Hamdullah Suphi Beyin konuşmasından, bir bölümünü aktarayım:
08 Nisan 2011
Ziya Gökalp’ın ölümü üzerine Hamdullah Suphi Tanrıöver diyor ki; ’’Bazı adamlar vardır ki, en durgun şekiller içinde inanılmaz bir mücadele gücü taşırlar, onları yürürken seyrediniz, ağır ağır giderler ve sessiz basarlar; oturuşları konuşuşları mülâyimlik, incelik ifade eden en yumuşak tavırlar içindedir. Hâlbuki karşınızdaki sessiz adam korkunç bir mücadele cihazıdır. O mücadele için yaşayacak ve mücadele içinde ölecektir.
09 Mart 2011
Siz hiç küçük bir şehirde yaşadınız mı? Çocukluğunuz, gençliğiniz o şehirde geçti mi? 1960 Yılında 40.000 1965 yılında 50.000’li nüfusa sahip bir şehirden bahsediyorum. Herkes birbirini tanırdı. Bugün hatıralarda yaşatılan mahalle gibiydi şehrin tamamı. Paylaşmanın, saygı, sevginin, hatırın ve vefanın sıradan ama içten yaşandığı bir şehir, korkmadan, ürkmeden, hatta geceleri kapılarımızı kilitlemeden yattığımız, yaşadığımız şehir.
12 Şubat 2011
Şu Haydarpaşa Garı ve Kılıç Ali Paşa Camii’ni YAKILMADAN önceki haliyle bana verin, Recep Tayyip Erdoğan’ın sekiz yılda yaptık dedikleri varsın sizin olsun. Bazı işler vardır ki, okumakla yazmakla öğretilmiyor, öğrenilemiyor. ‘’Allah akıl-fikir versin ‘’ mi diyelim, yoksa ‘’Allah dağına bakıp kar’ını mı veriyor’’diyelim. TÜRK ve MÜSLÜMAN olmak ne demek diye mi soralım?
14 Ocak 2011
2011 Yılının ilk ayı. İktidar da, Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si var. Din, dil, millet ve tarih şuurunun, ne hale geldiğini birlikte izliyoruz. Türkçülüğe karşıymış..! ‘’TÜRK MİLLETİ’’ ve ‘’TÜRK EVLÂTLARI’’ ifadeleri, Anayasa Mahkemesi Üye Yemininden çıkarılıyormuş..! Korku ve baskı salınmıyormuş…! Mahalle baskısı yokmuş…! Özel hayata müdahale etmezlermiş…! Herkesin hayat tarzına saygılıymışlar..! En geniş özgürlükleri savunuyorlarmış..!