20 Aralık 2012
Ötüken Neşriyat’ın, Haziran 2012 de ilk baskısını yaptığı Necati Gültepe’nin roman tadındaki tarih veya tarih tadındaki romanı için kalemim döndüğü ölçüde düşüncelerimi dile getirmeye çalışacağım. Şakiliği, eşkıyalığı, haydutluğu, cürümü ve şiddeti şekavet adı altında masumane gösterenlere de gerçeğin bu olmadığını, dile getireceğim. Her şeyden önce romanın konusu ve işlendiği tarihsel dönemi çok iyi bilmeli, bununla da kalmayarak, bin yıl, belki üç bin yıl öncesine gitmeliyiz.
26 Kasım 2012
Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı’ndan mavi zemin üzerinde etkinliklere davet metinlerini okumaya alışkınken, yukarıda gördüğünüz e-mail, ölümün mukadderliğiyle birlikte, saygı duyduğum insanı kaybetmenin hüznünü yaşattı. Ebediyete intikal eden her fani için, alışa geldiğimiz hiçbir konuya değinmeyeceğim. Dün internette gazetelerin haber akışlarına bakarken, basının ne kadar da ilgisiz kaldığı gerçekten beni bir kez daha üzdü.
07 Ekim 2012
İktidar partisi, kendilerinin sanki yaşama ve iktidarda kalma garantileri varmışçasına, 2023 ‘ü gerçekleştireceklerini, yetmezmiş gibi; gençlere de, kendilerinin göremeyeceklerini ifade ettikleri 2071 hedefini göstermişler! ‘’Bu tarih milenyum çapında bir tarih’’miş..! Demek ki, daire şeklinde olmalı!
31 Ağustos 2012
Büyük Zaferi benim ifade etmem, birkaç satır yazmam, idrak yoksunlarının at gözlüğü ile baktıkları yolu değiştirmeyecektir. Şayet DERS ALMAK denilen bir kavram hâlâ geçerli ise, sizinle iki büyük ÜSTAD’DAN; bir mektup ve de bir konuşmanın bir bölümünü paylaşmaya çalışalım. Magosa zindanından, Rodos zindanındaki Ebuzziya Tevfik’e 18 Ağustos 1875’de yazdığı mektupta Namık Kemal diyor ki:
01 Ağustos 2012
ÜLKE’NİN Başbakanı, bugün yaptığı ULUSA SESLENİŞ konuşmasında, ‘’AZİZ MİLLET’’ dedi de, yine inatla TÜRK MİLLETİ demedi. Belki ders alınır diye, size Sayın Doç. Dr. Ali Fuat Örenç’in 2011 yılında yayınladığı, ‘’YUNANİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞI SÜRECİNDE YOK EDİLEN MORA TÜRKLERİ’’ başlıklı bilimsel makalesinden bölümler aktarmaya çalışacağım.
27 Haziran 2012
Türkiye’nin MİLLİ çıkarları, devletin EGEMENLİĞİ özenle sahiplenilmediğinde, belirli güçlerin ‘’BÖL ve PARÇALA’’ hedefinden kurtulması mümkün olmayacaktır. Bugün Suriye için ahkâm kesenlerin, O’ ülkenin çok kültürlü, çok dinli, çok mezhepli, çok milliyetli ve çok etnisiteli olduğu için parçalanmaya hazır hale getirilmeye çalışıldığını da unutulmamalılar. Öncelikle kendimize dönüp baktığımızda, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz dediğimizde,
26 Mayıs 2012
Emperyalizmle olan kavgamızda da, TÜRK DÜNYASI için çırpınışımızda da, TURAN idealimizde de, her şeyi nasıl sahipleniyorduk. En basitinden, halay çekenimize halay çek, şiir yazanımıza şiir yaz, resim yapanımıza resim yap, bu kâfi değil, toplumun karşısına eserlerinizle de çıkın diyorduk. Ziya Gökalp’ın, Talât Paşa’ya yazdığı manzumelerde;
23 Nisan 2012
Kopenhag Kriterleri, Coğrafi ve Kültürel Sorunlar, Avrupa Birliği, Dünya’da Küreselleşme Süreci, Gerçeklerle yüzleşmek, Kimliğin Bastırılması, Tarihle Yüzleşmek, Türkiyelilik, Kısıtlı İrrasyonellik, Türkiye’nin Resmi Zihniyeti, Tarihin Farklı Yorumu, Saygınlığı Olan Tarihçiler, Tarihin Siyasallaşması, Dönmeler, Münasip Bulunan Belgeler, İmha Edilen Divan-ı Harbî Örfî Kararları, Türkiye Alternatif Tarihi, Demokratik Açılımlar Dünyası, Fikirsel Özgürlük ve Çoğulculuk,
25 Mart 2012
Geçtiğimiz günlerde, 18 Mart 1918 ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN, bir yıl dönümünü daha yaşadık. Bu ZAFERİN için de güya olmayan kimse yok. Herkes biz de vardık, CUMHURİYET’N temel taşlarını bu ZAFERLE biz de döşedik diyorlar. Acaba söylediklerine kendileri de gerçekten inanıyor mu? Malûm, bugün bizi yönettiğini zannedenler, Dersim’den tutun, sözde ERMENİ Kırımı’ndan çıkın, her şeye ayrıştırıcı bir pencereden bakıyorlar.
16 Şubat 2012
Bizi yönettiğini zannedenler, Fransa denince; konuşmaya, hemen Cezayir soykırımını gündeme getirerek, biraz gazete kültürüyle donanmış olanları ise, Ruanda ile devam ederek başlıyorlar. Fransa’nın henüz 2006’da sözde soykırımını tanıdığını, nedenlerini ve bunun için bizim neler yaptığımızı, dile getirmedikleri gibi, MİLLETE de anlatmıyorlar. Kaynaklarımızda ki belgeleri kullanmıyorlar. Bu arada bazılarını ise, Milli olan, Türk olan her şey rahatsız ediyor.
17 Ocak 2012
Başlık da ki ifade torunum Zehra’dan. Dinlediklerimiz, okuduklarımız, izlediklerimiz karşısında da neresinden bakarsanız bakın bizim de taraftarlaşmış, değerlerini kaybetmiş ve uzaklaşmış insanlara dönerek KÜSDÜM dememiz gerekecek. Din adına, her gün zorlanarak yeni bir şeyler söylemek için çırpınanları, TÜRK denince olmadık düşüncelere kapılanları görünce susmak noktasına gelmemek için karar veremiyor, bana da çaresiz, KÜSDÜM demek kalıyor.