19 Aralık 2007
Kimilerinin normalleşme süreci dediği, kimilerinin Ermenistan da 15-20 kişilik grupla bir araya gelerek, oradan güya dostluk mesajları vermeleri, Milli Takımımızın Ermenistan ile yapacağı maçlar üzerinden ahkam kesenler, sınır kapılarını açanlar…! Buna benzer dayanağı olmayan sayısız senaryolar. Neden dayanağının olmadığına gelince; Tamda bütün bunlar mesnetsiz sergilenirken, haber ajanslarından bakın basınımız aldığı haberleri, okuyucuya nasıl duyuruyor.
29 Kasım 2007
Bir ÜLKE de birlikte yaşadığınız etnik unsurlar hakkında yazmak zaman zaman zor olur. Kimi, her an birlikte olduğunuz bir arkadaşınız, kimi yıllardır sizden dost elini çekmeyen saygı duyduğunuz insandır, insanlardır. Bazıları ile bir akşam yemeğinde bütün sevinç ve elemlerinizi paylaşırsınız. Bazıları ile iş dünyasında kar ve zarara katlanır veya yılların yoğurduğu tecrübeyi alır-verirsiniz.
05 Kasım 2007
RUHANİLEŞEN BEDENİNİZLE O, GENÇ YAŞINIZIN ŞAHİKA NOKTASINDA SİZLER, ŞAHADET MERTEBESİNE ULAŞIRKEN, YAZMAK İÇİN KELİMELER BULAMIYORUM.
13 Ekim 2007
Bu hafta, Avrupa Birliğine HAYIR diyebilecekler çoğunlukta olduğu için, küplere binenlere hiç de haklı olmadıklarını, farklı bir dille bakalım, anlatabileceğiz mi ? 16 Nisan 1948’de,Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İsveç, İsviçre, Trieste, Türkiye ve İngiltere bir araya gelerek, AVRUPA İKTİSADİ İŞBİRLİĞİ Antlaşmasını imzalıyorlar.
20 Eylül 2007
Bir süredir gerek günlük olaylar, siyasi açmazlar, ekonomik kaos, gerekse yaşadığımız genel seçim, hükümetin kurulması, Cumhurbaşkanı seçimi, ülke gündeminde bütün unsurlarıyla yer aldığı için SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI yazamadım. Ülkemizde ve Dünya’ da hiç değilse son günlerde neler olduğunu hatırlayarak sözde soykırıma değinmeye devam edelim....
23 Ağustos 2007
Bir dergide TURGUT CANSEVER ‘’Allah kainatı her an yeniden dirilen bir biçimde yaratmıştır. Varlık her an yeniden oluşmaktadır. İnsanın elinden çıkan şeyler ise donuk biçimlerdir.’’ Demekte. Bense Kemah Belediye Başkanının TOKİ konutları ile açıklamasını okuyunca donup kalıyorum. Donmak ne kelime buz kesiyorum….. Diğer tarafta aynı dergide MUTLU ÖZGEN’in ‘’Bir Beypazarı evi, bir EĞİN evinden yada Safranbolu evinden farklıdır, ancak bu farklılıklar detaylarda gizlidir.’’
01 Ağustos 2007
Bazen zor olan işler vardır.Adamın kafası , menfaati olmadığı için talep edileni yerine getirmeyi almaz. Türlü yollardan bahaneler üretir.Muktedirken , menfaati doğmayacağını bildiği için parmağını dahi oynatmaz.Ama zor iştir, böyle davrana bilmekte….! Bazen 40 derece sıcaklıkta yazı yazmakta zor olur.Hareket etmenin güçlüğü ister istemez düşünmeni de etkiler.Yazmak, düşünmek ama nasıl..? Bocalar durursun.
13 Temmuz 2007
Bugün sözde Ermeni soykırımı konusuna değinmeyerek, sadece becerdiğim ölçü de siyaset yazacaktım. Heyecan duyulmadığı iddia edilen bir seçim ortamında herkes konuşurken, bende bazı şeyler söyleyecektim…. Fakat şu Petkim ihalesi ile yine Ermenilerden bahsetmeye mecbur kaldım. Bildiğiniz gibi AKP iktidarı Türkiye’nin MİLLİ ve STRATEJİK kuruluşlarından PETKİM’İN de özelleştirme kapsamında ki, ihalesini yaptı.
24 Haziran 2007
Mr.Bush, Bu gün şahsınıza üçüncü mektubumu yazarken, hala sizden cevap alacağımı düşünüyorum. Yaptıklarınızla sağlıklı olduğunuzu ise televizyon kanallarından izliyorum.Avrupa seyahatiniz de saatinizi kaptırmanıza gerçekten üzüldüm…! Irak’ta dört bine yakın ABD askerini kaybettiğinizi elemle izlerken, bir de özel eşyalarınıza sahip çıkamıyor oluşunuz, inanın beni endişelendiriyor…!
06 Haziran 2007
Mr. Bush, 17 Mayıs 2007 de yazdıklarıma henüz cevap alamadım. Bir gün yazacağınız umudumu kaybetmeden, bugün de olduğu gibi size zaman zaman yazmaya çalışacağım.Size yazmakla amaçladığım, sözde Ermeni soykırımı konusunda, bir türlü doğru bilgiye ulaşamadığınız düşüncesiyle, sizi bilgilendirmektir. Fakat, şu yakın günlerde yaşadıklarımız karşısında Türkiye’ den bazı tabloları aktararak, sizin bakışlarınızı anlamak istiyorum.
17 Mayıs 2007
Mr.Bush, Ailenizi, muhterem babanız Mr.George Herbert Walker Bush’un CIA de görev aldığı ve ABD başkanlığı yıllarından, sonrada sizle devam eden süreç içinde bir nebze tanımış olduğumuzu söyleyebilirim. Her nedense, Ortadoğu’ya ailece duyduğunuz ilgiye, bizler hep farklı yorumlar getirmek zorunda kaldık ve sizleri bir türlü anlayamadık.
27 Nisan 2007
Hırant Dink’in menfurca bir saldırıda öldürülmesinden hemen sonra, ÖLÜMÜN MİHENGİ başlığı altında düşüncelerimi, tepkilerimi burada yazmıştım. Kendi gazetesinde ki, yazılarından da tanımaya çalışacağımızı belirtmiş, kaç haftadır da sekiz bölümlük yazısını bir çok yerde yayınlanıyor olmasına rağmen burada bilgilerinize sunmuştum. Bu yazı için, kendi yorumumu da yazacağımı geçen yazımda belirtmiştim.
12 Nisan 2007
Bu hafta Hırant Dink’in Ermeni kimliği üzerine yazdığı, bir bölümü soruşturma ve mahkeme konusu olan yazısının son üç bölümünü de sizlere aktararak tamamlıyorum. Haftaya kendi yorumumu yine sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Bakalım Hırant Dink bu son üç bölümde neler söylemiş….
22 Mart 2007
Bugün, herhangi bir yoruma girmeden, Hırant Dink’in yazdıklarını aktarmaya devam ederken insanın ister istemez aklına, Meşrutiyetin ilanından sonra siyasi ve ihtilalci düşünce sahibi Ermeni komitecilerin o günlerde nasılda asıl niyetlerini sakladıklarını hatırlar gibi oluyorsunuz. Mesela iki küçük örnek verecek olursak; Kafkasya Ermenilerinden hınçak komite reisi SABAH GÜLYAN, Beyoğlu Surp Yerortutyan kilisesinde yapılan bir hınçak komite toplantısında
07 Mart 2007
Bu hafta Ermeni kimliği üzerine Hırant Dink tarafından kaleme alınan yazının (2.) ve (3.) bölümlerini sizlere aktaracağım. Yalnız genel değerlendirmelerin içinde neden HOCALI soykırımını yeterince konu etmediğimizi bu konuda neden eksik kaldığımızı oturup sorgulamalıyız. Umarım kendi adıma bu eksikliğimi bir gün yerine getiririm.
20 Şubat 2007
İnsanın, cinayete kurban gitmesini kesinlikle tasvip etmediğimi, geçen hafta ki yazımda dile getirmiştim. Türkiye’de herkes bu tepkiyi ortaya koymuş, sıradan sayılan cinayetlerin dışında değerlendirmiştir. Ne demekse sıradan cinayet….! Aslında böyle farklı bakışı hiçbir insanın kabul etmemesi gerektiğine inanıyorum. Hırant Dink cinayetini ise, bir kesim etnik aidiyetine bağlarken, bir kesim buna siyasi cinayet demiştir.
31 Ocak 2007
İnsan… O insan ki, bilindiği gibi DOĞAR, BÜYÜR, ÖLÜR… Bilinmeyen yüzü vardır, bu gerçeğin…İnsan ; Nasıl Doğmuştur..? Nasıl büyümüştür…? Nasıl ölmüştür…? Yaşamak nasıl bir bahşediştir…? Son, kader midir…? Mukadderat mıdır..? Soralım kendimize, nedir…?
17 Ocak 2007
Yeni Yılın ilk yazısına, birkaç yıl önce yaşadığım bir anımı, sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum; Anadolu’da evlilik öncesinde SÖZ KESMEK dediğimiz bir gelenek vardır. Bu geleneğin yerine getirileceği bir akşam, oğlum için söz kesilecek. Aile arasında yapılan mütevazı toplantıda aynı zamanda MEHİR de tespit ediliyor. Bunun için kız BABASI , anne DEDESİNİ, bende bir aile yakınımı adlarımıza konuşmak üzere VEKİL olarak belirliyoruz.