06 Aralık 2006
Osmanlı İmparatorluğunu çöküş noktasına sürükleyen nedenleri bir tarafa bırakanlar ve tek noktaya bakanlarla, sözde Ermeni soykırımına nasıl gelindiğini açıkça görmemiz mümkün değildir. Osmanlının 1800 ler de karşılaşmaya başladığı ayaklanmalar, Fransa, İngiltere, Avusturya ve Rusya’nın yaptığı kışkırtmalar,yönetenlerin yetersizliği ve birçok sorunun ortaya çıkması artık bardağı taşırmaya başlamıştı.
21 Kasım 2006
Başlarken, NOBELLE uzaktan yakından kişisel bir ilgimizin , edebiyatta da hiçbir şekilde iddia sahibi olmadığımızı belirtmeliyim. Şu NOBEL nedir, ne değildir biraz ona bakacağız. Kitapların reklamlarla satıldığı Türkiye de nasıl oluyor da kendi okurunun tenkit ettiği bir romancı ödül alabiliyor, onu anlayacağız.Tarihçilerin dahi kullanmadığı sayılarla, Ermeni ve Kürtleri, Türklerin öldürdüğünü söyleyen bir romancı, bazı kesimlerden de üstüne üstlük, nasıl alkış alıyor, onu biraz düşüneceğiz…
07 Kasım 2006
Sözlükler, ‘’İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne’’ ‘’Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün ‘’ Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim.’’
21 Ekim 2006
İki yıla yakın zaman diliminde, sözde Ermeni soykırımı konusunda 23 farklı yazımla bu cam sayfada ve İstanbul da yayınlanan yerel Can Erzincan Gazetesinde , düşüncelerimi ve geçmişte yaşananları sizlerle paylaştığımı belirterek, yazıma başlamak istiyorum. Sözde Ermeni soykırımını konu alan yazılarımda, Türk insanının yaşadığı mezalimi, acıların yaşandığı yörelerimizi, tarihçilerimizin yeterince duyarlı olmadıklarını,
08 Ekim 2006
16. Türk Yüzyılın da Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’in esareti altında yaşayan Fransız Kralı 1. Fransuva, annesinin, Kanuni Sultan Süleyman’ a yakarışları sonrasında kurtarılmıştır. Chirac’ın dedeleri Osmanlı sayesinde, o dönem ticaret ve siyasette de imtiyazlar elde etmişlerdir. Bildiğimiz yoldan, Fransa’nın bu güne geldiği, nedense Fransızlarca unutulmaktadır…!
25 Eylül 2006
Siyasi hareketliliğin ısınmaya başlaması, Lübnan-İsrail Savaşı, BM’nin tutumu, asker göndermek-göndermemek, üzerine yapılan tartışmalar ve yorumlar alınan kararlara rağmen devam ediyor. İsrail’in ‘’DAHA ÇOK İNSAN ÖLDÜRMEK İÇİN NAMAZ ÇIKIŞ SAATLERİNDE SAYISIZ MİSKET BOMBASI ATIK’’ açıklamalarına insani olduklarını söyleyen Dünyadaki hiçbir sivil toplum kuruluşundan TEK BİR SES, TEK BİR TEPKİ gelmiyor.
11 Eylül 2006
Herkes devleti bilir mi…? Şeklindeki bir soruya hepimizin vereceği cevap hayır olacaktır.Burada kast ettiğimiz yönetmek üzerinedir. Devlette görev almadan, o alanda yol kat etmeden, devlet bilinmez. Devlet terbiyesi almış olmak vasfına da erişilmez. Sistemi tanımadan,bildiğini sanarak onu yönetmek ise hiç düşünülmemelidir. Buradan da her bilenin de devleti yönetebileceği anlamı çıkmamalıdır.
29 Ağustos 2006
Asım Bezirci, ÇOK KAPILI ODA isimli eserinde, ‘’ Elbette, bir sanatçının çağını (çevresini,zamanını, yurdunu, ulusunu, halkını, toplumunu) açık ve doğru olarak yansıtması için onu iyi bilmesi gerekir. Yurdunun özelliklerini bilmeyen, ulusunun ve halkının yaşayış ve kültürüyle ilgilenmeyen, yöresinde olup bitenlerin (tarihin) içyüzünü, kat ve tabakalar arasındaki ilişkileri görmeyen, toplumun geçirdiği oluşum özünü kavramayan bir sanatçıdan
13 Ağustos 2006
Ölüm üzerine yazılanları nedense dikkatle okumuşumdur. Ölümün anlatılması dualarla şiirle farklı bir ulviyet kazanır. Sonra artılarınız, hele de eksileriniz film şeridi gibi önünüzden geçer. Ama filmi bir daha seyredemezsiniz. Yaşanmış birliktelikleri, paylaşılan düşünceleri bir bir sıraya koyarsınız. Yapacağınız başka bir şey yoktur, artık çaresizsinizdir. Mihrali Aksu’yu çok geç tanıdım. O öğrenciyken, ben iş hayatındaydım. O Erzincan’a döndüğünde ise ben gurbet denen diyara gelmiştim.
25 Temmuz 2006
Türk Dil Kurumu, sözlüklerimizden bir çok ata sözünü çıkaracakmış. Özellikle kadını aşağılayan sözler seçilerek, kadına yöneltilen olumsuz bakışlar böylece ortadan kaldırılacakmış. Kendi söylediklerine, kendilerinin de gülerek, inanmadıklarını sanıyorum. Bu sözleri yazılmış metinlerden, şiirlerden nasıl çıkaracaklar. Varlığından şüphe duymayacağımız olumsuzluklar, kadın dahi olsa nasıl ifade edilecek.