14 Ocak 2011
2011 Yılının ilk ayı. İktidar da, Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si var. Din, dil, millet ve tarih şuurunun, ne hale geldiğini birlikte izliyoruz. Türkçülüğe karşıymış..! ‘’TÜRK MİLLETİ’’ ve ‘’TÜRK EVLÂTLARI’’ ifadeleri, Anayasa Mahkemesi Üye Yemininden çıkarılıyormuş..! Korku ve baskı salınmıyormuş…! Mahalle baskısı yokmuş…! Özel hayata müdahale etmezlermiş…! Herkesin hayat tarzına saygılıymışlar..! En geniş özgürlükleri savunuyorlarmış..!
16 Aralık 2010
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’550 Milletvekili yemin etti, mevcut mevzuat parti kapatma nedenidir. Anayasa’mızın 2. maddesi ve Siyasi Partiler Kanunu’nun 81. maddesi değişmediği sürece Kürtçe konuşulamaz’’ diyor. Bütün acı olumsuzluklara rağmen, bunları duyunca, insanın yeniden yaşama sevinci duyacağı geliyor. Anayasa’mızın ve T.C. Kanunlarıyla ilgili hükümlerin halen savunucuları ve uygulayıcıları olduğunu görmek ve bunu Cumhurbaşkanı’nın,
15 Kasım 2010
‘’O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facia karşısında bunalan ruhların ızdıraplar içinde halâs dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. O’nu kimse yazamaz. O’nu bende yazamam. O’nu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lâzım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim milletime karşı en kıymetli hediyem budur.’’
17 Ekim 2010
Kendimizi bilmeğe başladığımızda tartışılan konular için; yemin edilerek ‘’de, gazete yazıyor’’ ‘’ajans da dinledim’’ dendiğinde de, her şey biterdi. Devlet memuru, daire müdürü, kaymakam ve valinin söyledikleri mutlak doğru idi. Askerin saygınlığını herhalde yazmama gerek yok.
16 Eylül 2010
Herkesin bildiğini sandığım şu anonim ifade de ‘’ Batılılar Afrika’ya geldiklerinde, onların elinde İncil, bizim topraklarımız vardı. Bizden gözlerimizi kapatıp, dua etmemizi istediler. Gözlerimizi açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların ayaklarının altında bize ait topraklar vardı’’ der Afrikalılar.
01 Eylül 2010
Öncelikle 12 Eylül 1980 ANAYASASINI değiştiriyoruz diyenlerin YALAN söylediklerini belirterek başlayalım. Safsatayla, hele YARADANIN en mükemmel kabul ettiği İNSANI kimsenin İSTİSMAR etmeye, ALDATMAYA hiç hakkı olmadığını hatırlatarak başlayalım. Bunları en basit bakışla özetlersek;
09 Ağustos 2010
P.ALB. SUAT KARADAĞ 4. KOMANDO TUGAYI PİYADE ALAY KOMUTANLIĞI TUNCELİ Sevgili Suat; Hınzırlık olsun, diyerek, önce görevli olduğun adresi başlığa taşıdım. P.Alb. Suat Karadağ 4. Komando Tugayı Şehit Albay Suat Karadağ Kışlası
13 Temmuz 2010
Hamas ve Hamaset başlığı altında yazdıklarımla Haziran 2010’ un ilk yarısına kadar yaşananları, bir bölümü ile sizlere aktarmaya çalışmıştım. Geldiğimiz noktada ne Hamas ne de Gazze kaldı. Başbakan Erdoğan bu konu da pek konuşmazken, Dışişleri bakanı Davutoğlu numaraladığı şartları tekrarlayarak, öncelikle İsrail’den bir özür bekliyor. Üzülerek izliyoruz ki; dış politikada bütün çizgiler sıfır problemsizlik denklemiyle, maalesef sıfır sonuç veriyor. Herhalde matematik kurallarına uyuluyor!
15 Haziran 2010
Gazze için her tarafı ayağa kaldıran AKP iktidarının İsrail ile ilişkilerini sadece dışişleri penceresinde, görünen küçük bir bölümünü perdeleri arayarak gelin birlikte izleyelim. Öncelikle, UNRWA’nın (BİRLEŞMİŞ MİLLETLER FİLİTİNLİ MÜLTECİLERE YARDIM AJANSI’NIN) sürekli yaptığı yardımların halen devam ettiğini de belirterek; Nisan 2002, TÜRK KIZILAY’I Filistin halkına insani yardım götürüyor.
17 Mayıs 2010
Geçen yazımıza, kaldığımız yerden SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI konusuna devam edersek, sonunda sabrınıza sığınarak ne demek istediğimize geleceğim. Bakalım 5 Mart 2010’dan 30 Nisan 2010 kadar neler yaşanmış birlikte bakalım; 5 Mart 2010 ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesince, Ermeni soykırım iddialarının kabulünü ön gören H.Res. 252 sayılı karar tasarısı 23’e karşı 22 oyla kabul edildi.