20 Kasım 2008
Üzerinde çok konuşulan ‘’ŞARK RAPORU’’ (Kürt Raporu) na merhum İsmet İnönü ‘’Vazife seyahatine evvela sırası ile geçtiğim vilayetlerde rast geldiğim vaziyetleri ve meseleleri olduğu gibi hikaye etmek ile başlamak isterim.’’ Diyerek giriş yapıyor. Ulu Önder ATATÜRK’ÜN bu konuya bakışını herkes biliyor. Söz konusu raporun ne dediğine geçmeden önce, biraz tarihin derinliklerinde KÜRTLERİN neler yapmış olduklarına bir bakalım.
21 Ekim 2008
Bugün KÜRT meselesinin ne olduğuna bakmak isterken, daha önce yazılmış KÜRT RAPORLARI nın olduğunu da sizlere hatırlatmak istedim. Herkesin bildiği gibi, bunların içerisinde İSMET İNÖNÜ’nün KÜRT RAPORU ile CELAL BAYAR’ın DOĞU RAPORU hazırlayanların görevleri nedeniyle, en çok ses getirenleri olmuş ve tartışılmıştır.
29 Eylül 2008
Gençler soruyor; Şerefsiz.. Ne demek…? Müfteri.. Ne demek…? Ergenekon… Ne demek….? Deniz Feneri… Ne demek…? Şirket ortağı… Ne demek…? Şirketin eski ortağı… Ne demek…? O Gazeteleri okumayın…. Ne demek…? Gel de, yaz…. Mutluluğun ve sevincin resmini yapamazsam da, herkese ZEHRA’NIN dünyaya geldiğini müjdeleyecektim. Saf, ay gibi parlak, bir torunum oldu diyecektim.
10 Eylül 2008
Bugün son şehit haberlerinden sonra, yazmak için karar veremiyorum. Cennetten farksız bu topraklarda hiçbir canlının ölmesini istemiyorum. Kahpece sağa sola, korumasız insanlara saldıran PKK militanlarına, bomboş emeller peşinde koşan Kürtçü terörist ve yardakçılarına artık söylenecek bir sözde bulamıyorum. Kürtçülerin, şartlandırdığı, bilinçsizce terörün kucağına atılmaya hazır genç insanlara bari bir öneride bulanayım.
15 Ağustos 2008
‘’KEMAH’TA PKK nın KAHPECE, HAİNCE DÜZENLEDİĞİ UZAKTAN KUMANDALI MAYININ PATLATILMASI SONUCU ŞEHİT OLAN ASKERLERİMİZE ALLAHTAN RAHMET DİLERKEN, TERÖR DENEN BELAYI LANETLİYORUM.’’
21 Temmuz 2008
Bu yazıya güzellikleri konu ederek başlayacak ve öylede devam edecektim. Temmuz sıcağında terastaki gül yeniden tomurcuk verdi diyecektim. Belki Işıkpınar’da ailece yediğimiz yemeği anlatacaktım. Yine olmadı. Geçen hafta Milliyet Gazetesinde Sayın Metin Münir, bakın neler yazmıştı. Köşe yazısının bir bölümünü beraberce okuyalım;
27 Haziran 2008
Türkiye, konuşulanlarla, yazılanların ötesinde zor bir dönemden geçiyor. Osmanlı’nın gittiği her bölgeden çöküş döneminin sonunda döndüğü yer, yine kurulduğu Anadolu olmuştur. Daima öğünerek sahiplendiğimiz geçmişimizi ‘’Biz Osmanlı’nın Torunlarınız’’ ‘’Biz Yemen de Biz Hicaz da Biz Viyana önlerindeydik’’ ‘’Biz Tarihte 16 Devlet kurmuş bir milletiz’’gibi beylik laflarla süsler dururuz.
05 Haziran 2008
Geçen yazımda, dost ve müttefikimiz (!) İsrail’in emellerini, kendi bakış açım çerçevesinde ele alarak sizlere aktarmaya çalıştım. O noktada işin bir de din boyutu olduğunu, bu boyutta ABD, AB ve İsrail’in farklı figüranlar olduğunu ise, konunun uzunluğu nedeniyle yazamadım. Musevilik ve Hıristiyanlığın İSLAMİYETE karşı aldığı tavrın ise hiçbir zaman unutulmaması cephesini eksik bıraktım…
20 Mayıs 2008
Sözde soykırımı sadece 24 Nisanlarda yazıp çizmekle ve konuşmakla olmayacağını ben yazmışken, farklı gündemler nedeniyle Ocak 2008 den bu yana yazmam mümkün olmadı. Bu nedenle en azından Ocak ayından başlayarak, bu konuda neler olduğunu kısa başlıklarla hatırlamaya çalışalım.
25 Nisan 2008
Denilecektir ki, AKPM si bildirisiyle Condoleezza Rice’nin ne ilgisi var..? İzin verirseniz ben yazarak sizde okuyarak bulmaya çalışalım. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin AK Partinin kapatılması talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısınca hazırlanan iddianame ile ilgili bildirisi, herkesin bildiği gibi yayınlandı. Kırk yedi ülkenin üç yüz yetmiş üyesinden sadece yirmi bir üyenin imzası olduğu da ayrıca belirtildi.