20 Şubat 2007
İnsanın, cinayete kurban gitmesini kesinlikle tasvip etmediğimi, geçen hafta ki yazımda dile getirmiştim. Türkiye’de herkes bu tepkiyi ortaya koymuş, sıradan sayılan cinayetlerin dışında değerlendirmiştir. Ne demekse sıradan cinayet….! Aslında böyle farklı bakışı hiçbir insanın kabul etmemesi gerektiğine inanıyorum. Hırant Dink cinayetini ise, bir kesim etnik aidiyetine bağlarken, bir kesim buna siyasi cinayet demiştir.
31 Ocak 2007
İnsan… O insan ki, bilindiği gibi DOĞAR, BÜYÜR, ÖLÜR… Bilinmeyen yüzü vardır, bu gerçeğin…İnsan ; Nasıl Doğmuştur..? Nasıl büyümüştür…? Nasıl ölmüştür…? Yaşamak nasıl bir bahşediştir…? Son, kader midir…? Mukadderat mıdır..? Soralım kendimize, nedir…?
17 Ocak 2007
Yeni Yılın ilk yazısına, birkaç yıl önce yaşadığım bir anımı, sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum; Anadolu’da evlilik öncesinde SÖZ KESMEK dediğimiz bir gelenek vardır. Bu geleneğin yerine getirileceği bir akşam, oğlum için söz kesilecek. Aile arasında yapılan mütevazı toplantıda aynı zamanda MEHİR de tespit ediliyor. Bunun için kız BABASI , anne DEDESİNİ, bende bir aile yakınımı adlarımıza konuşmak üzere VEKİL olarak belirliyoruz.
23 Aralık 2006
Geçen hafta, kopuş noktasında kalmıştık. Kaldığımız, daha doğrusu virgül koyduğumuz yerden devamla, sorunla, çözümün yalnız hayır cevabının içinde olmadığını , bu defa Türklerin ve Ermenilerin 1915 öncesinde de Rusya da yaşadıklarının cevabını evet olarak almış; Evet yaşamışlardı…Cevabını alırken, Birinci kopuşun birleştiği nokta HAYIRKEN , ikinci kopuşun geldiği noktanın da EVET olduğunu görmüş olalım.
06 Aralık 2006
Osmanlı İmparatorluğunu çöküş noktasına sürükleyen nedenleri bir tarafa bırakanlar ve tek noktaya bakanlarla, sözde Ermeni soykırımına nasıl gelindiğini açıkça görmemiz mümkün değildir. Osmanlının 1800 ler de karşılaşmaya başladığı ayaklanmalar, Fransa, İngiltere, Avusturya ve Rusya’nın yaptığı kışkırtmalar,yönetenlerin yetersizliği ve birçok sorunun ortaya çıkması artık bardağı taşırmaya başlamıştı.
21 Kasım 2006
Başlarken, NOBELLE uzaktan yakından kişisel bir ilgimizin , edebiyatta da hiçbir şekilde iddia sahibi olmadığımızı belirtmeliyim. Şu NOBEL nedir, ne değildir biraz ona bakacağız. Kitapların reklamlarla satıldığı Türkiye de nasıl oluyor da kendi okurunun tenkit ettiği bir romancı ödül alabiliyor, onu anlayacağız.Tarihçilerin dahi kullanmadığı sayılarla, Ermeni ve Kürtleri, Türklerin öldürdüğünü söyleyen bir romancı, bazı kesimlerden de üstüne üstlük, nasıl alkış alıyor, onu biraz düşüneceğiz…
07 Kasım 2006
Sözlükler, ‘’İşe yaramaz diye bir kenara atılmış nesne’’ ‘’Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün ‘’ Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan; bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim.’’
21 Ekim 2006
İki yıla yakın zaman diliminde, sözde Ermeni soykırımı konusunda 23 farklı yazımla bu cam sayfada ve İstanbul da yayınlanan yerel Can Erzincan Gazetesinde , düşüncelerimi ve geçmişte yaşananları sizlerle paylaştığımı belirterek, yazıma başlamak istiyorum. Sözde Ermeni soykırımını konu alan yazılarımda, Türk insanının yaşadığı mezalimi, acıların yaşandığı yörelerimizi, tarihçilerimizin yeterince duyarlı olmadıklarını,
08 Ekim 2006
16. Türk Yüzyılın da Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’in esareti altında yaşayan Fransız Kralı 1. Fransuva, annesinin, Kanuni Sultan Süleyman’ a yakarışları sonrasında kurtarılmıştır. Chirac’ın dedeleri Osmanlı sayesinde, o dönem ticaret ve siyasette de imtiyazlar elde etmişlerdir. Bildiğimiz yoldan, Fransa’nın bu güne geldiği, nedense Fransızlarca unutulmaktadır…!
25 Eylül 2006
Siyasi hareketliliğin ısınmaya başlaması, Lübnan-İsrail Savaşı, BM’nin tutumu, asker göndermek-göndermemek, üzerine yapılan tartışmalar ve yorumlar alınan kararlara rağmen devam ediyor. İsrail’in ‘’DAHA ÇOK İNSAN ÖLDÜRMEK İÇİN NAMAZ ÇIKIŞ SAATLERİNDE SAYISIZ MİSKET BOMBASI ATIK’’ açıklamalarına insani olduklarını söyleyen Dünyadaki hiçbir sivil toplum kuruluşundan TEK BİR SES, TEK BİR TEPKİ gelmiyor.