25 Nisan 2009
Yazım şu anda hazır. Sadece bir kelime için bekliyorum. Barack H. Obama, soykırım dedi veya demedi şeklinde yazacağım. Görüyorsunuz bir kelime bizim için ne kadar önemli…!
Siz hala, BANA NE demeyecekseniz, üzerine basa, basa yazıyorum TÜRK MİLLETİ tarihin hiçbir döneminde bırakın Ermenileri, tek bir millete veya guruba SOYKIRIM UYGULAMAMIŞTIR…
Geçen hafta, yazımda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Dışişleri Bakanlığı sitesinden Ermenilerle ilgili hangi konular da anlaşamadığımızı, Asala’nın yaptığı melanetleri oldukça uzun olmasına rağmen sizlere aktarmıştım. Öncelikle dikkatinizi çekmek istediğim, Dışişleri Bakanımızın, bu konuda yapılanların mahrem olduğunu bir ilkokul öğrencisi edasıyla TV kanalarının birinde açıklaması idi. Aynı günlerde dış basında da, değişik kaynaklardan Türkiye ile Ermenistan arasında gizli görüşmelerin İsviçre de yapıldığı DÜNYA kamuoyuna açıklandı. Bu açıklamalarla yetinmeyen kaynaklar, gizli görüşmelerle ilgili bilgilerin Rus istihbarat birimlerince elde edildiğini de açıkladılar. Bunlara rağmen bizim Dışişleri Bakanlığımız kendi kamuoyuna yeterli herhangi bir açıklama da bulunmak gereğini duymadı.Dünya’ya açık..Bize gizli..
Bu yapılan en büyük yanlıştı. Muhakkak ki, devletler gerek duyulduğunda gizli görüşmeler yapmışlardır, yapacaklardır da. Bu, ancak gizliliğin gereklerini yerine getirmek kaydıyla yapılır. ABD’den İran’a, Rusya’dan İngiltereye, ve İsviçre’den Azerbaycan’a kadar görüşmenin çarşaf, çarşaf yazılması TÜRK Milletinin onurunu kırmıştır.
Böyle bir dış politikanın, nesini, neresini yazayım inanın çok düşündüm. Bir ara, Yarabbi.. şu devleti bilmek şuuruna bir türlü gelemeyen AKP iktidarını, hiç değilse Ermenistan konusunda yanlış yapmaktan koru, diye ÜLKEM için DEĞERLERİM için dua ettim. Ama olmadı…
SOYKIRIMI ASLA YAPMAMIŞ bu Millete bakın neler reva görülüyor;
Oturup ABD Başkanlarının her yıl 24 Nisan da Türkler soykırım yapmıştır dememesini bekliyoruz. Hop oturup, hop kalkıyoruz. Hillary Clinton’un, Nancy Pelosi’nin ağzından çıkacaklara bakıyoruz. Sonra, geçmiş yıllarda olduğu gibi, 24 Nisan geçtiği için yerimize oturup kalıyoruz. Sonrada hiçbir değerimize sahip çıkamıyoruz. Mesela, yutkunduklarımızdan biri..
Diyelim, Barack Obama sürç-ü lisan ederek; Türkiye de Kürtler için azınlık diyerek gitti. ABD Dışişleri sözcüleri, Amerika’nın Türkiye Büyükelçisi bunu düzelmek zahmetinde neden bulunmadılar, biz neden suskun kaldık. Bu safdillilik niye..Anlamıyorum… Bu bir AKP dış politikasıdır. Başka bir adı olamaz.
Eskiden, Dışişleri Bakanlarını tanır, ön planda bulunduklarını izlerdik. Bırakın Dışişleri Bakanını, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Japonya, Rusya ve İran Büyükelçilerimizin isimlerini bilir, yaptıklarından bilgimiz olurdu. Kendi kendinize sorar mısınız, hangi Büyükelçimizin ismini biliyorsunuz…?
AKP nin 2002 Yılından buyana izlediği zikzaklar bize nelere mal olacak, doğrusu üzülerek merek ediyorum. Bu gün yaşadığımız Ermenistan meselesinin görüşmeleri de bilindiği gibi yeni değildir. Dönemin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bakın 13 Nisan 2005 de TBMM’de Ermeni İddiaları konusunda, yapılan genel görüşmede uzun konuşmasının sonun da neler söylüyor;
‘’Türkiye bu ihtilafın sona ermesi için aktif faaliyette bulunmaktadır. Azeri ve Ermeni meslektaşlarımla bu çerçevede son İKİ yılda çok kere görüşmeler yaptık. Bu çabalarımız sürecektir.’’Diyor ama, ne görüşüldüğünü, Avrupalısı, Amerikalısı, Ermenisi, biliyor, TÜRK Milleti nedense bilmiyor. Nereye kadar, bugün geldiğimiz veya getirildiğimiz noktaya kadar.
Avrupa Komisyonu ve Konseyi, Türkiye’nin Ermenistan ile olan ilişkilerini normalleştirmesini istiyor. Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Ermeni ‘’soykırımını’’ tanımasının Avrupa Birliğine üye olmasının ön şartı olduğunu ileri sürüyor. Amerika Başkanı, geçmişinizle yüzleşin diyor. Biz de ise, AKP’nin uluslar arası AKIL hocası Ahmet Davutoğlu; ‘’yerine getirilmeyecek taahhütlerde bulunmadık’’ diyor. Bu mu diplomasi dili..?
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın, 16 Aralık 2003 de yaptığı bir açıklamayı da beraberce okuyalım.
‘’İsviçre Konfederasyonu Parlamentosu Ulusal Meclis Kanadı’nın Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili Benimsediği Karar Hakkında Hükümet Açıklaması:
İsviçre Konfederasyonu Parlamentosu Ulusal Meclis Kanadı’nın, bugün (16 Aralık 2003) sözde Ermeni soykırımı hakkında benimsediği kararı şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. Birinci Dünya Savaşı’nın çok özel koşullarında cereyan eden ve Türklerin ve Ermenilerin karşılıklı büyük acılarına neden olan olayların çarpıtılarak tek tarafa bir soykırım olarak takdimi kabul edilemez.
Ulusal Meclis kararında sözde soykırımın Birleşmiş Milletlerce tanınmış bulunduğu gibi gerçek dışı bir iddiaya yer verilmek suretiyle kamuoyunun yanıltılmaya teşebbüs edilmesi, hayretle karşılanmıştır. Türkiye, öteden beri ulusal parlamentoların haklar ve uygarlıklar arasında çatışma yaratacak girişimlerden kaçınmalarının, gelecek nesillere daha barışçı bir dünya devretmeye çalışmalarının gerektiğini savunmuştur.
Ulusal Meclis, iç siyasal mülahazalarla Türkiye-İsviçre ilişkileri ile ülkesindeki Türklerin duygu ve düşüncelerini göz ardı ederek aldığı bu kararın yol açacağı olumsuz sonuçları bakımından sorumluluk yüklenmiş bulunmaktadır.’’
Yukarıda okuduğunuz satırlar, İSVİÇRE Parlamentosunun ‘’soykırımını’’ tanıma kararı almasından sonra DIŞİŞLERİ BAKANLIĞIMIZCA hükümet açıklaması olarak yayınlanmıştır. Aradan geçen altı yıl sonra Ermenistan tezlerinden yana olan aynı İSVİÇRE ile ve de yanına ERMENİSTANI da alarak DIŞİŞLERİ BAKANLIĞIMIZ nasıl bir açıklama yayınlamış bunu da birlikte okuyalım.
‘’Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı
Güncel Açıklama No:56 22 Nisan
‘’22 Nisan 2009, Türkiye Cumhuriyeti ve Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlıkları ile İsviçre Federal Dışişleri Bakanlığı’nın Ortak Açıklaması :
‘’Türkiye ve Ermenistan, İsviçre’nin arabuluculuğunda, ikili ilişkilerini normalleştirmek, iyi komşuluk ve karşılıklı saygı çerçevesinde geliştirmek ve bu
surette tüm bölgede barış, güvenlik ve istikrarı ileri götürmek amacıyla yoğun çaba göstermektedirler.
İki taraf, bu süreçte somut ilerleme ve karşılıklı anlayış sağlamış ve ikili ilişkilerinin her iki tarafı da tatmin edecek şekilde normalizasyonu için kapsamlı
bir çerçeve üzerinde mutabık kalmışlardır. Bu çerçevede bir yol haritası belirlenmiştir.
Üzerinde mutabık kalınan bu zemin, devam eden bu süreç için olumlu bir perspektif sağlamaktadır.’’
Bir tarafta 72 Milyon TÜRK MİLLETİ, bir o kadar TÜRK CUMHURİYETLERİ, diğer tarafta 2 Milyon Ermeni… Nasıl bir dış politika ama..!
Diğer değerlendirmelerimi haftaya bırakıyorum. Zira şu anda ABD Başkanı BARACK H. OBAMA ‘’ 94 Yıl önce, 20. yüzyılın en büyük katliamlarından biri başladı. Her yıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesi veya ölüme yürümesini anıyoruz. Ermeni halkının kalplerinde yaşadığı gibi, MEDS YEGHERN anılarımızda yaşamalıdır.’’ Dedi. Ama, SOYKIRIM dememiş…!
Ben, APTAL değilim…
KAYNAK: Dışişleri Bakanlığı
Cem Cüneyd Canan