30 Temmuz 2013
Hz. Mevlana’nın; ‘’ Bazen bize melekler imrenir, bazen bizden şeytan bile iğrenir’’ dediği günlerden mi geçiyoruz?
Şayet, bizi var eden ALLAH’A, KURA’AN-I KERİME ve HZ. PEYGAMBER’İN gösterdiği yolda şu RAMAZAN ayında orucunuzu tutabildiyseniz! Bayram’a ulaşabilmişseniz bir daha, bir daha düşünün…!
Dünyada zulüm gören milletlerin tamamı için elimizden ne geliyorsa yapalım. Bunu yaparken, dinleri, dilleri, mezhepleri, tarikatları, fırkaları, hizipleri ve cemaatleri çatıştırmadan yapalım.
Somali, Myanmar, Irak, Afganistan, Filistin, Gazze, Suriye, Tunus, Libya ve MISIR’dan başka ülkelerde de MÜSLÜMANLARIN acı çektiğini unutmayalım. Suriye ve Irak’ta hangi derinliliklerden bulunup çıkartıldığı bilinmeyen, dış politikamızla güya timsah gözyaşları dökerek, bir şeyler yapıyormuş gibi, değil, herkesin gıpta edeceği yardımı yapalım. İnsan oldukları için her acılarına koşalım.
Ancak, Karabağ’ın KAÇKINLARI’NA, Kerkük’ün, Musul’un, Halep’in, Şam’ın TÜRK ve TÜRKMENLERİ’NE sıra gelince KÖR olmayalım. TÜRK olmasaydı veya hiç kimsenin sormadığı soruyu sorarak; TÜRKLER MÜSLÜMANLĞI KABUL ETMEMİŞ OLSALARDI bugün nasıl bir İSLAM dünyasında yaşıyor olurduk? Diye de kendimize bir soralım.
Düşünme melekelerini hala kaybetmeyenler varsa! Varsın düşünsünler. KÖR’LÜK, her TÜRK’ÜN ALLAH’A, KURA’AN-I KERİME ve HAZRETİ PEYGAMBERE sonsuz bağlılığını, HERKES bildiği halde, toplum içinde bazıları akıllarınca statü temini için bir takım cemaatlere ayrılarak, MÜSLÜMANLIĞIN/İSLAM’IN tek savunucusu, biat edeni olarak kendilerini göstermelerinde yatmaktadır.
Başbakan’ın mensubu olduğu okul grubuyla yaptığı iftarda; ‘’Haklı, hakkını arayacak, bizi de haberdar edecek’’ ifadelerini, hangi AYET’LE, hangi HADİS’LE, hangi MÜSLÜMANLIKLA açıklayabilirsiniz. Başka bir iftar yemeğinde, üstüne-üstlük kendi misafirlerini ağırladığı yabancı ülke misyon şeflerine- büyükelçilere; adeta dövercesine neden bakmıyorsunuz-neden yapmıyorsunuz havasında ifadeleri biryana, elin adamlarına TÜRKİYE muhalefetini, şikayet etmesini nereye koyarsınız?
Şimdi siz, Fatin Rüştü Zorlu, Selim R. Sarper, Feridun Cemal Erkin, Hasan Esat Işık, İhsan Sabri Çağlayangil gibi DIŞİŞLERİ bakanlarımızı saygıyla yâd ederek, o günleri iğne ucuyla aramaz mısınız?
Biz, yani 76 milyon TÜRK MİLLETİ, istiyoruz ki; ÜLKEMİZİN milli ve manevi değerleriyle örtüşen başarılarından bahsedelim. Bizi yönetenlerin tehditkâr hatiplikleriyle anlattıklarını değil, diplomasi diliyle, nükte ile teşbihle, incelik dolu konuşmalarını gıpta ile dinleyelim. İftar sofralarımıza, Bayram Sabahlarımıza huşu içerisinde kavuşalım. Dini anladığımız, bildiğimiz gibi yaşayalım. Kimse bu MİLLETE dindarlığın arkasına sığınarak bir koltuk uğruna KİNDARLIK tohumları ekmesin.
İşin başka tarafı, tutturduk, çözüm-barış süreci diye gidiyoruz. Eğer, iktidarın yürüttüğü bu süreç çok doğru ise, neden ne olduğu ne olacağı dürüstçe halka anlatılmıyor? Bu yapılanlar gerçekten T.C. Kanunlarına ne kadar uygun yapılıyor? Onu da bilmiyoruz.
Yine insan merak ediyor, sormadan da dura mıyor! Irak’ın-Suriye’nin KUZEYİ Mİ? Yoksa kuzey Irak, kuzey Suriye mi? Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğumuz tezi, yoksa anı olarak mı kalacak? Mısır’da insani duyarlılık için, söylenecek tek kelime yok. Ancak Mursi-İhvan meselesinin yanında olurken, bunu KORO halinde savunmamız sizce ne kadar mantıklı?
IRAK’DA halen öldürülenler, ölenler, IRZINA GEÇİLEN KADINLAR’IN feryatları karşısında BAŞBAKAN neden hançeresini yırtarcasına hiç bağırmadı? Sözde İSLẤMỈ duyarlılığı olan kuruluşlar ve insanlar NEDEN CAMİ avlularında gösteriler yapmadılar?
Ne hikmetse! Bunların mihenk taşlarında; IRAK-MISIR-SURİYE-TÜRKİSTAN ve TÜRKİYE Müslümanları farklı farklıdır…!
Ya anlaşılmayanlar!.Ya merak edilenler!...
PKK’lıları yüzde kaçı topraklarımızdan çekildi?
PKK’ya yüzde kaç katılım oldu?
Irak Kürt yönetiminin, TÜRKİYE ile PYD arasında arabuluculuk yapması için bir yerlerden teklif aldık mı?
İftiraya göz yumanlar, aleyhte yazı yazanlar, sinsi zevk alanlar, kalleşlik yapanlar kimler?
1950–1960 yılları arasında Türkiye de; bucak, ocak, il, ilçe, siyasi parti (DP) başkanlarından sadece mevkii sahibi olmayan devlet memurlarının vd. neler çektiğini, acaba Başbakan akıl hocalarından öğrenerek, bu topluma anlata bilir mi?
Bildiğiniz gibi; bir STRATEJİK BÜYÜK ORTAĞIMIZ.. Bir de, STRATEJİK derinlikli, SIFIR SORUNLU DIŞ POLİTİKAMIZ var.
İşte, o sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, savunduğumuz MURSİ’Yİ iktidardan indirdi.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, dün savunduğumuz BEŞAR ESAD’İ katliamcı yaptı.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, savunduğumuz PEŞMERGE başı ile karşı olduğumuz MALİKİ’Yİ anlaştırdı.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, savunduğumuz KIRMIZI çizgileri silerek, Irak’ın Kuzeyine Kürt bölgesini kurdu.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, savunduğumuz KIRMIZI çizgileri silerek, Suriye’nin Kuzeyine PYD’İ getirip yerleştirdi.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, bize MISIR’DA, SURİYE’DE ne işiniz var der oldu.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımıza ‘’ O zamanlar sorarlar, senin 10 binlerce kilometreden gelip, Mısır’da, Suriye’de ne işin var’’ diye sorar olduk….!
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, kardeşimiz dediğimiz Suudi Arabistan’a, HAC ve UMRE sayısını sınırlattı.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, birilerine terörist başına karşı kirli propaganda yaptığımızı söyleyecek kadar cesaretlendirdi.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, birilerine TV. Kanallarında ‘’bizi öldürmek için arayan DEVLET, bugün bizi AKİL adam yaptı’’ demesini sağladı.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, birilerine ‘’Kürt ulusu Kürdistan’ın doğal zenginlikleri ile bölgenin gelişmesi ve bölgedeki tüm hakların yaşam şartlarını en üst düzeye çıkaracaktır’’ dedirtti.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, birilerine ‘’ Kürtler bölgede huzuru sağlamak ve demokrasi istiyorlar. Bunlar silâhla elde edilemez’’ dedirttirerek, bizimle alay ettirdiler.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, içimizdeki kalleşlerle de işbirliği yaparak (!) SOMALİ/MOGADİŞU’DA Büyükelçiliğimize saldırdı.
O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, bizi Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı yaparken,
Kısacası her yer STRATEJİK ortağımıza ARAP BAHARI, bize ‘’GAMLI HAZAN’’…. ‘’DİNLEDE VAZGEÇ’’ bile diyemez olduk!
Kİ; O sıfır sorunlu dış politikamızla, Stratejik ortağımız, hatırlarsanız Nato Gen.Sek.Yrd. Kitaroç’e ‘’-PATRİOT- Füzelerin tek amacının TÜRKİYE kara sahasını ve İNSANLARI korumak amacını taşıdığını’’söyletmişti.
Suriye’den yapılan atışları görmeyen, İNSANLARIMIZI ve TOPRAKLARIMIZI koruyamayan bu PATRİOTLARIN GÖZLERİ sizce KÖR MÜ?
Pencereleriniz, BÜTÜN İNSANLIĞI ayrıştırmadan SEVECEK rüzgârlara açık olsun. Nice sağlıklı BAYRAMLAR diliyorum.
NOT: Geçen yazımda, ‘’Tarih ve Unutulanlar’’ web sayfasından aldığım yazıyı, sehven ‘’Haftalık Yazılar’’ olarak belirttiğim için düzeltir, özür dilerim.
Cem Cüneyd Canan