09 Mayıs 2005
Bizim ulaşabildiğimiz kaynaklar da , dünya da ilk terör hareketinin M.S. 66-73 Yılların da ‘’SİCARİİ’’ adıyla,bağnaz din adamları tarafından Kudüs’te kurulduğunu görmekteyiz. Bu terör örgütünün varlığına Moğolların son verdiğini, 11. Y.Y.gelindiğin de ‘’Haşhaşini’’ terör örgütünü, arada ki bir çoklarını geçerek, Ermenilerin 1893 de İstanbul da Ovanes Yusufyan tarafından gizli bir terör örgütü kurduğunu, bu terör örgütünün Osmanlıya hizmet eden Ermenilere karşı eylemler gerçekleştirdiğini, bunlardan; Maksut Sultan Beyi, İstihbarat şefi Artaşek’i, Jandarma Komutanı Adisi’yi, Piskopos Benlyan’ı ve saray Dr.u M.Tutundjiyev’i teker teker öldürdüklerini, 1970 ler de Hakop Hagopyan’ın ülkemize karşı kurmuş olduğu eli kanlı Asala terör örgütünü söyleyebiliriz.
Bildiğimiz, Türkiye’deki sosyalist faaliyetlerin 1908 Yılın da 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra belirgin olarak başladığıdır. 1908 Öncesinde, sosyalizmin ne olduğunun tam yorumlanmamasına rağmen, Osmanlı İmparatorluğu içerisin de Ermeni ve Bulgarlar arasın da sol faaliyetlerin yayılmaya başladığıdır.
Sosyalizmin tam anlaşılmadığını Tarık Zafer Tunaya Hürriyetin İlanı: İkinci Meşrutiyetin Siyasi Hayatına Bakışlar adlı eserinde; ‘’o tarihler de sosyalizmin savunucularının dahi sosyalizmin anlamını iyice kavrayamadıklarını’’ belirtiyor.
Aynı yıllar da Kemal H.Karpat’ da ‘’Sosyalizmin Türkiye de sun’i olarak başlatılmış bir hareket olduğuna’’ dikkat çekmektedir.
Türkiye de kurulan ilk sosyalist partinin Hınçak Komitesi olduğunu söylemek herhalde yanlış olmayacaktır. 1887 Yılın da Cenevre de sosyal demokrat (sözde) bir hüviyetle, Karl Marks’ın prensipleri esas alınarak Rus vatandaşı Avetis Nazarbekyan ile eşi Mariam Vardaryan ve Ermeni öğrenciler tarafından kurulmuştur.
Türkiye’nin doğusunda bir Ermeni devletinin kurulması, propaganda, gerginlik yaratma, terör için örgütlenme ve işçi eylemlerini yapmak ve de yaptırmak, Hınçak amaçlarının başında geliyordu. İstanbul da ve bütün Anadolu da yaşanan kanlı eylemler bu yapılanma doğrultusunda gerçekleşmiştir.
1897 de Avetis Nazarbekyan – Arpiar Arpiaryan liderliklerinde ikiye bölünürken, çıkan çatışmalarda Ermeniler birbirlerini katlettiler. Bu hareketleri Hınçakların önem kaybetmesine neden olmuştur.
Ermeni yazarı A. Babakhanyan Leo, Türkiye de Ermeni İhtilalinin İdeolojisi, adlı eserinde; ‘’Kendilerini sosyalist ihtilalci olarak nitelendiren Hınçakların öğretmenleri arasında, Herzen, Bakunin, Lovrov ve Çernehevski gibi Rusların bulunduğunu’’ söylemektedir.
1893 de Dr.Cyrus Hamlin bir yazısında Hınçak komitesi için, ‘’Bunun aslı Rusya’dır.Bunları Rus altını ve zekası idare etmektedir.’’ Diyor.
İkiye ayrılan Ermeniler, 1890 da (Troşak) Taşnaksuyun cemiyetini kurdular. Taşnaklar 1892 de ki ilk programlarını, Rusların Narodnaya Volya teşkilatından aldılar.Zaten komitenin kurucularından Christopher Mikaelyan’da bu teşkilattan yetişen birisiydi. Böylece kendilerine sosyalist-ihtilalci diyen taşnaklarda bir terör örgütü olarak ortaya çıkıyordu.
Ermeni komitecilerin, Avrupalıların müdahalesini sağlamak için ‘’ihtilal ve terörden faydalanacaklarını ‘’ söylemeleri, Türk düşmanı tarihçilerin, Anadolu’nun yarısını Ermenistan olarak göstermeleri, ihtilal teşebbüslerinin bastırılması nedeniyle 2.Abdülhamit’e kızıl sultan denmesi, terördeki amaçlarının da bir parçasıydı.
‘’Ermeni sosyalistleri 2. Abdülhamit’in kararlı tutumu karşısında, Osmanlı’yı zayıf düşürmek için Doğu Anadolu’da ki aşiretlere, Makedonya komitelerine, kürt aşiretlerine el atmak istemelerine rağmen, bunun tamamını başaramadılar. Daha sonra, Makedonya komiteleri ile iş birliği yapmakta başarılı oldular.’’
Taşnak partisinin kurucularından Stepan Zoryan 1895 de Makedon devrimcilerle çalışmak üzere, Balkanlara gitti. Bir başka yönde Boris Sarafov 1893 de kurulan ‘’ Makedonya-Edirne Bulgar İhtilal ‘’ komitelerinde, Osmanlı yönetimine karşı terörist bir gurup kurarak, ayrıca eylemlerde bulunmuştur.Daha sonra komite içinde fanatiklerle ılımlılar arasında çıkan boğuşma ve lider takımının birbirini öldürmesi dönemin de Boris Sarfov ve arkadaşları da Sandonski, Panitza, Kantarciyev ve Boynov tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
Sosyalist ve terörist Ermeniler tarafından yapılan alçakça tasarlanmış vahşetlerinin, hangi birini, hangi yönüyle yazsak bitmeyecek.
Mesela, Meşrutiyetin ilanından sonra yapılan seçimler sonucunda, 17 Aralık 1908 de açılan Osmanlı Meclisine giren Ermeni Milletvekillerinin neler yaptıklarına da bakalım.
Erzurum Milletvekili Hovhannes Serangiyan (Vartkes) 1896 da Taşnak partisinin İstanbul da düzenlediği Osmanlı Bankası baskının da görev almıştır.
Bir başka Erzurum Milletvekili Karakin Pastırmacıyan (Armen Garo) da aynı baskında yer almış, 1.Dünya Savaşı yılların da (Armen Garo) adıyla Kafkasya’ya geçerek Rus-Ermeni ordusuna katılmış, Doğu Anadolu da Türk’lere karşı vahşice katliamlar gerçekleştirmiştir.
Sivas Milletvekili Dr.Nazaret Dagavaryan 1908 de İstanbul da kurulan Ermeni Ramgavar partisi ile 1911 de kurulacak olan ‘’Osmanlı Hürriyet ve İtilaf ‘’ partisinin kurucularından olmuştur.
İstanbul Milletvekili Krikor Zohrap Taşnak mensubu ve Ermeni Milli meclisi üyesi olmuş, 1913 Yılın da Paris’te bastırdığı kitabın da, Ermeni nüfus istatistiklerini, patrikhanenin telkinleri doğrultusun da düzenleyerek yayınlamıştır.
Kozan Milletvekili Murad (Hampartsum Boyacıyan ) 1894-95 Sason isyanını Hınçaklar adına yönetmiş, bu komiteci milletvekili, 1.Dünya Savaşı yıllarında asıl mesleği katilliğe dönerek, Murad Paşa adı ile çete başı lık yaparak, ayrıca Kürtleri elde etmek için büyük çabalar harcamıştır.
‘’Besle kargayı, oysun gözünü.’’
O kadar adice yapılmış örnek var ki, ben sizlere ikisini daha aktararak devam edeyim.
Balkan mağlubiyetin de, Meşrutiyet Parlamentosunda Bayındırlık Bakanı olan Bedros Hallacyan Efendi nin yaptığı yol imarlarıyla ilgili istismarlar, üzerinde durulacak bir başka konudur.
1927 Kürt Hoybun Cemiyeti nin kurulmasında faal görev alan Van Milletvekili Vahan Papazyan ın yaptıkları neyle izah edilir. Yine Van Milletvekili Wramyan’ın Osmanlı Bankası baskınında görev alan bir terörist olduğunu da ayrıca işaret etmemiz gerekecektir.
Konuyla ilgili neleri vurgulamaya çalıştığımı sizlere ben aktarmayacağım. Bu terörist ve sosyalist Ermeni gurupları Avrupa’nın nasıl etkilediğini yine bir Ermeni yazarın kaleminden aktaralım.
Levon Panos Dabağyan –Türkiye Ermenileri Tarihi- adlı kitabın da ‘’BÖL ve PARÇALA’’ HAREKETİNİN TAMAMLANIŞI ve SONRASI..! başlığı altın da;
‘’1834 Yılın da Bezciyan Amira’nın vefatından sonra, ortamı daha da uygun bulan Fransa ,Osmanlı Devletine yaptığı baskıyı daha da artırmış ve böylece, Ermeni Katolik Cemaatine ait bir ‘’Dini temsilcilik ‘’ kurdurabilmişlerdi. (1835)
Akabinde harekete geçen İngiltere ise, Amerikan Misyonerlerinden istifade ederek, başsız kalmış Ermeniler içinde yoğun şekilde ‘’PROTESTANLIK’’ propagandasına girişmiş ve bilahare, aynen Fransa Devleti gibi davranarak, baskı kanalı ile: 1850 yılın da, müstakil Ermeni-Protestan Dini Temsilciliği, kurdurmuşlardı. Yani, ‘’Böl ve parçala’’ stratejisinin ikinci ve son merhalesi de neticelenmişti ve Cihan Medeniyetini (!) temsil eden bu iki saygın ( ! ) Devlet: Osmanlı Ermenilerini ‘’üç’e’’ bölerek, parça parça etmiş ve böylece dehşet verici bir akibete doğru sürüklenmesine zemin hazırlamışlardı..!
Ne var ki,her şeye rağmen, yine de memnun değillerdi. Zira, Osmanlı-Türk Devleti’ne temelden bağlı ve Osmanlı Ermeni Cemaati üzerinde gayet etkili bir nüfusa sahip bulunan, o ünlü, Amiralar yine de pek büyük çapta engel teşkil etmekteydiler…! O halde onların da icaplarına bakmak lazımdı…!
Ancak bu problemin çözümünde, mezhep çatışmalarındaki gibi öyle pek yorucu çaba ve gayretlere hiç mi hiç lüzum kalmayacaktı…! Şöyle ki, Osmanlı Ermenileri üzerinde oynanan oyunları gayet rahat izleyebilen Çarlık Rusya’sı, pastadan kendisi de pay alma gayretine girişmişti. Hem de en büyük payı alabilme gayreti..!
Bu şöyle olacaktı: Özellikle Anadolu Ermenileri arasında pek büyük bir şöhrete haiz bulunan yüksek dereceli bir din adamı mevcuttu ki, bu zat, Ruslar için adeta biçilmiş kaftandır denebilir..!
Çünkü, kendine has özellikleri bulunan ve de İstanbul’ da ki Amiralar’dan hiç mi hiç hoşlanmayan bu din adamı, şayet İstanbul’ a Patrik tayin edilecek olursa, kendine has özellikleri ve Rus Büyükelçisi’nin geri plandan destekleriyle, İstanbul Ermenileri üzerinde söz sahibi olan Amiralar’ın saltanatına son verebilir ve bu suretle, Osmanlı Ermenileri tamamen başsız ve sahipsiz duruma düşer, Çarlık Rusya’sı da dilediği şekilde onları kullanabilirdi…! ‘’Levon Panos Dabağyan bu şekilde olayları anlatmaya devam ediyor.
Bizler neler yapıyoruz. Armudan’dan Tercan’a kaldıracağımız her taşın altında bir şehitimiz yattığının farkında değilmiyiz. Kimse Ermeniler den de öldürülenler olmadı demiyor, demiyor, demiyoruz. Bu neslin ve de çifte standartlı Dünya’nın bir soykırım yaşanmadığı gerçeğinin bilinmesini istiyoruz. Aksi taktirde, kendisine entelektüel ve Ermeni kimliği nedeniyle sevgi ve sevgiyle baktığımız bir köşe yazarı ‘’Bir Siyaset Meydanı Hikayesi’’ başlıklı yazısın da Türk Tarih Kurumu görevlisi ile yaptığı tartışma programının ardından söz konusu yazısını ‘’Üretilen bu yeni ‘andıç’ teşebbüsü tarihteki yerini alırken,izleyenlerin zihninde kalan ise pespayeliğin ve yozluğun kekremsi tadıydı..’’ diyor. Ve bu zat Ermeni diasporasının Türkiye’ de ki bir ferdi olduğunu da yavaş yavaş istemese de böylece ortaya koyuyordu.
Bu nedenle gerçeği biz ortaya koymak için çok çalışmalıyız. Erzincan bu konu da çok daha aktif olmalı…
Kaynak :
Hatem Cabbarlı
Dr.Erdal İlter
Cem Cüneyd Canan