16 Temmuz 2005
Bu gün Erzincan ve Erzincan ekonomisi için sevindirici bir bilgiyle başlıyorum, yazmaya. Hemen belirteyim; Erzincan Maden Suyu Kiralama İhalesi 21.7.2005 günü yapılıyor. İhalenin önemine, moral değerlerine değinmeden önce, BÖGERT Maden Suyunun geçmişine kısaca bir bakalım.
Farklı yöntemlerle bu güne kadar getirilen maden suyu, mülkiyeti Erzincan İl Özel İdaresi ne ait iken, Erzincan İl Genel Meclisinin 4 Ocak 1966 Tarih, 24 sayılı kararı ile Erzincan Belediye Başkanlığına ‘’HORHOR, BÖGERT MADEN SUYU ve ILICA ‘’ olarak devrediliyor.
Maden Suyu ile ilgilendiklerini söyleyen, bir çok iş adamımızın ‘bu su belediye başkanlığının malımıdır,’ diye sorduklarını sıkça duyuyorduk. Ben de bir yazım da aynı soruyu sormuş, bu güne kadar da kimseden cevap alamamıştım, almadım da. Her halde bizim yöneticilerimiz ya toplumu bilgilendirme becerisine sahip değiller, ya konuyu bilmiyorlar, ya da kendilerince bilgi vermeyi kayda değer bulmuyorlardır…! Başka ne demeliyiz ki..?
Böylece, başka kaynaklardan edindiğimiz bilgiyi, ilgili görünen ve merak edenlere maden suyunun nasıl belediyeye ait olduğunu açıklamış olduk.
1966 Yılından, 1977 Yılına kadar, değişik şişeleme ve pazarlama yöntemleriyle, maden suyu 4000 şişe/saatlik tesis haline getiriliyor. Tam otomatik 22.000 şişe/saat lik yeni bir tesis için hazırlanan proje, İller Bankası kanalı ile, Devlet Planlama Teşkilatı Başkanlığınca 1978 Yılı Yatırım programına alınıyor. Her nedense, bu proje takip edilmiyor. 8000 şişe/saatlik , ekonomik ömrünü tamamlamış, ikinci el bir tesis kuruluyor. Bu tesisle Erzincanlı maden suyunu bulamadığı günleri de yaşayıp, 1999 Yılına kadar geliniyor. Bu ara da Erzincan da maden suyu içilemediği günleri söylerken, bazı dönemler de başta İstanbul olmak üzere, diğer illerimizin bazılarında da, maden suyunun satıldığının haklılığını teslim edelim.
Erzincan Belediye Başkanlığı, bu tarihlerde, yeni bir kararla, maden suyunun özelleştirilmesi adı altında ve ihale ile Doğadan A.Ş.ne 26.2.1999 Tarihli Sözleşmeyi imzalayıp, ‘’ maden suyu bedelinin ödenmesi, o gün ki tesisin kiralanması ve yeni tesis kurulması’’ şartlarıyla veriyor. Söz konusu firma sahibi Doğan Vardarlı’nın 31.5.2001 de ölümü nedeniyle, bir süre sonra ilgili şirket taahhütlerini yerine getiremiyor. Bu arada hukuki süreç başlıyor, maden suyu kör-topal, bir gün var on gün yok, yürümeye çalışıyor. Sonuç da Belediye Başkanlığı Doğadan A.Ş.nin sözleşmesini 31.12.2002 tarihinde iptal ediyor.
2003 Tarihi ne geldiğimiz de bu defa tesis (Korkmaz Yiğit ) veriliyor. Bu firmada bir noktaya kadar, çalışıyor. Daha sonra ekonomik olmadığı gerekçesiyle çalışmalarını 2004 de durduruyor.
Bizim, yani hepimizin bildiği EKŞİSU tesisler çöplüğüne dönüşmek üzere, yeni ve başarılı uygulamaları bekliyor…!
Umarım, yanılırım….
Bir de iş adamlarımıza,’’ ayine-si iştir’’ penceresinden bakalım. Sayın yöneticilerimizin başarısızlıklarının yanında , hemen yanı başlarında ki maden suyunu görmeyen ve değerlendiremeyen iş adamlarımızı da kusura bakmasınlar ama, sadece kınamak gerekiyor. Bizler Erzincan da yanımızda ki akan maden suyunu şişeleyerek pazarlayamazken, Fransa, benim ÜLKEME, Afrika’ya, Orta Doğu’ya, Arap Yarım Adasına ve Avrupa’nın tamamına kendi maden suyunu sata biliyor.
Bunun yanında ise, Erzincan sadece konuşuyor. Kollektif çalışmayı ve yapılanmayı maalesef bilmiyor. İmkanları yetmediği halde de, egoistce sadece benim olsun diyor. Yıllardır dinliyor ve okuyoruz. – Şu iş adamımız veya adamlarımız Erzincan’a geldiler. Yatırım için ne gerekiyorsa yapacaklarını söylediler- veya -Erzincan için hep birlikte, elimizi taşın altına koyacağız, dediler- gibi örnekleri çoğalta biliriz.
Şimdi bütün iş adamlarımıza seslenmek istiyorum. Hanımlar, Beyler ; Taşın ağırlığından olacak ki, bir türlü elinizi taşın altına koyamadınız. Buyurun size büyük bir fırsat. Taşın altına koyamadığınız ellerinizi gelin birlikte, Mübarek ve serin olan suyun altına koyunuz.
Ben bunları söylerken, yatırımın kolay olmadığını, bu işin pazarlama yönünün zor olduğunu, ihracat konusunda çetin bir mücadele verilmesinin gerektiğini, tam otomatik bir tesisin 300.000 Euro civarında bulunduğunu da bilenlerdenim. Kaçınılmaz her işin bir maliyeti mutlaka olacaktır.
Artık, Erzincan bu işi başarmalıdır. Erzincan içinden bu yatırımı gerçekleştirecek kimseler çıkmıyorsa, Erzincan dışından konuyla ilgili ortaklar bulunmalıdır. Bu arada İstanbul su sektörüne hakim hemşehrilerimiz de, artık vurdum duymazlığı,ince eleyip sık dokumayı bir kenara bırakarak, her zaman büyük olduklarını söyledikleri bu konuya gönülden eğilmeli, yöneticilerin olumsuz istek veya yorumları onları caydırmamalıdır.
Gelelim, ‘’ Erzincan Maden Suyu’nun Kiralama İhalesi’’ Şartnamesine.
Her tüccar, bu güne kadar, en azından konusuyla ilgili bir çok ihale şartnamesinin tarafı,muhatabı vs. olmuştur. İhaleler de öncelikle amaçlanın yanında, şartnamelerde ihalenin ruhuna uygunluğu, kanunların özüne bağlılığı vardır.
Erzincan Maden Suyu İhalesinin şartname maddelerini birer birer okuduğumuz da, ister istemez duruyor, düşünüyorsunuz.Muğlak ifadelerle dolu 14-15-17-18-20 ve 22. maddelerde olduğu gibi. Sadece 20. ve 22. maddeleri buyurun birlikte okuyalım.
Madde 20 : Kiracı bölgeye,belediyeler yada diğer ilgili kurumlar tarafından yeni hizmetler götürülmesi yada mevcut hizmetlerin iyileştirilmesi şeklinde yapılacak işler için, ilgili idarenin verdiği emirlere aynen uyacak ve gerekli katkı payları yada iştirak bedelleri kiracı tarafından yatırılacak ve kiraya verenden talep edilemeyeceği gibi kiradan mahsubu da istenemiyecektir.
Madde 22 : Bu şartname kiraya veren idarenin belirleyeceği diğer hususlarla birlikte sözleşmenin ekini teşkil eder.
Beyler, hangi emirleri vermeyi düşünüyorsunuz..? Katkı paylarından anlatmaya çalıştığınız nedir…? Diğer hususlar neden şimdi belirtilmiyor….?
Bunlar, yatırımcıya olumsuz yorum farklılıkları getire bilir.Bu maddeler ilk bakışta yatırımcı için caydırıcı olabilir.Anlaşılan o ki, bu şartname başka bir konuda, bambaşka bir ruh taşıyan başka bir ihalenin şartlarına benzetilmiş, veya kopya edilmiş.
Bütün bunlara rağmen, ilgili maddelerdeki muğlak ifadelerin bir yaptırım gücü olmayacağını, olsa olsa konunun yargıya taşınacağını, as olanın SUYUN KİRALANMASI ve TESİS YAPIMI olduğunu, ihalenin özünün bu iki başlık altında yattığını, gerisinin ise laf-ı güzaf olduğunu HUKUKÇULARA sorarak sizlere yazıyorum.
Bir nokta da hiç ortada görünmüyor. Sahi , on yıl sonra ne olacak…?
Bunların eksik bilgilerden kaynaklandığını var sayarak, kimsenin de kötü niyet taşımayacağını kabul ederek, konuyu ihale aşamasına getirenleri kutluyorum. Bunların yanında, eksisiyle, artısıyla ERZİNCAN’ın kazanmasını, bu yatırımın uzun ömürlü olmasını gönülden diliyorum.
Cem Cüneyd Canan