17 Mart 2005
Bu hafta sizlerle, sözde soy kırım yaygarası atanların, gerekçelerinin ne kadar doğruluktan uzak olduğunu kısa bilgilerle paylaşmaya çalışacağım. Bu bilgileri değerlendirirken kesin haklılığımız bir yana, MEZALİMİ yüreğinde yaşayan ERZİNCAN lılar olarak, neden sessiz kalışımızı uzunuzun düşüneceğinizi zannediyorum. Sözüm düşünenlere...
Birkaç gün önce aklı evvel bir Ermeni yetkili ‘’Soy kırım, Jön Türklerin, Osmanlının işidir, modern Türkiye’ ye mal edilemez.’’ diyor. Nasıl tepki verildiğini bileniniz, duyanınız var mı…? Sözüm düşünenlere…
Bakın Ermeniler kendi kaynaklarında, kendilerini ve olayları nasıl anlatıyorlar.
1- Ermenilerin kökeni, M.Ö. 700 lerde Urartular, Hurriler ve Kafkasya kökenli haklarla karışarak meydana gelmişlerdir. Başta İranlılar, Bizanslılar, Sasaniler, Araplar ve çeşitli Türk Beylikleri olmak üzere, pek çok ulusla savaşan, tarih boyunca, çoğu zaman kendi toprakları üzerinde egemenlilerini yitiren Ermeniler…….
2- Ermeni Katolik cemaati özellikle, Fransız elçisinin çabalarıyla 1831 yılında İstanbul da resmen oluştu. 1853 de Bu kez İngiliz elçisiyle,Amerikan misyonerlerinin çabalarıyla,Ermeni Protestan cemaati kuruldu.
3- Ermeniler, Osmanlı döneminde 15 ve 18 yüzyıllarda, Kırım,Doğu Anadolu, İran ve Kafkasya’dan İstanbul’a göç ettiler. Osmanlı İmparatorluğu artık çözülme sürecine girmişti. Çeşitli milletler İmparatorluktan ayrılıp, bağımsızlıklarını ilan ettiler. Osmanlı Ermenilerinin büyük çoğunluğu, Osmanlı Devleti’nin geleceğine olan inancını sürdürüyordu. Ancak bazıları mevcut kargaşa ortamında can ve mal güvenliğinden endişe duyduğunu ifade ederken, buna kültürel otonomi gibi taleplerini de ekliyordu. Küçük bir azınlık ise, bağımsızlık kazanma peşindeydi. BÜYÜK DEVLETLERİN de çabaları sonuncunda, kadim Türk-Ermeni dostluğu da, yavaş yavaş yerini güvensizlik ortamına bıraktı.
Yukarıdaki üç madde de sıralanan ifadeler, Ermenilerin kendi kaynaklarında ki sözde masumane kendi ifadeleri. Bu ifadelerin bu gün benzerini kullanmaya çalışanları da gözden kaçırmamak gerekliliğini ayrıca dikkatlerinize sunuyorum. Madalyonun başka tarafına,başka tarihi kesitlere de bir bakalım….
İlk defa Rusların, sonra İngiliz ve Fransızların Kurtuluş Savaşı döneminde, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için, Ermeni sorununu yaratarak, Ermenileri nasıl kullandıklarını bilmekteyiz. Mesela; 1877-78 Savaşı sonrasında, Rusların Doğu Anadolu ile ilgilenmesiyle, İngilizler son derece rahatsızlık duymuş, Müslümanlar la anlaşamadıkları için Ermenileri kullanmışlardır.
- ABD Başkanı Wilson’un uzmanları, Bolşevik ve Türklere karşı, Ermenileri savunmak için, en az 200 000 kişilik bir Amerikan Ordusunun ve yıllık 276 milyon ABD doları tutarında bir ödeneğe gerek olduğunu hesaplayıp işe karışmamayı önerirlerken, İngiliz Başbakanı Lloyd George’un tavrı da Ermenilerle açıkça alay etmekle sınırlıydı. Sevr’in Avam Kamarasında ki tartışmalarında, Ermeni Olayının genel Doğu Politikaları içinde, önemli bir yere sahip olmadığını açıklamadan kaçınmadı. İngiliz Başbakanı; ‘’Özellikle rica ediyorum, Erzurum tarafında ki bazı sıkıntılar nedeniyle, bütün Doğu Politikasını değiştirmeyelim.’’
Bu bir bakış……..!
- İngiliz Koloniyat Ofisinin resmi yayını, Near East Dergisi,önceleri (18 Temmuz 1919) Milli Liberal Kulüp’teki bir konuşmada; ’’Geçmişte Osmanlı İmparatorluğuna yönelen politikamız, orada yaşayan hıristiyan halklar için felaket getirmiştir.’’ dendiğini,aktarmaktan çekinmiyordu. Ama Amerika’da ki dalgalanmaları fark edince, bundan yararlanmak fırsatını kaçırmadı. 1 Nisan 1920 tarihli sayısında; ’’Anadolu da bir kıyım varsa, bunun nedeni Amerika’nın Yakın ve Orta Doğu barışında hissesine düşeni üstlenmemesindendir.’’ diye yazmıştı. Yine aynı derginin 23 Aralık 1920 tarihli sayısında ki ‘’İstanbul Mektubunda ise şu kayıt vardı. ’’Ermenistan, Türkiye ile Bolşevikler arasında paylaşıldı. Bu durumda Bay Wilson’un Ermenistan sınırlarını saptayacağını söylemesi, dertli yaralıya hakaret etmekten başka bir şey değildir.’’
Bu satırlar da, söz de dostlarımızın paylaştıkları bakış…..!
- 11 Mart 1920 günü, Lordlar Kamarasın da Vikont Bryce’a verdiği cevap da, ’’Dünya nın bu bölgesinde Ermeniler, hatta son haftalarda bazı kimselerin, sandığı gibi, masum kuzucuklar olarak davranmamışlardır. Şu anda elimde, onlar tarafından son derece vahşi ve KANA SUSAMIŞ tarz da işlenmiş saldırılara ilişkin, bir sürü rapor var. Unutalım bunu, Kuzey Ermenistan da ki Ermenilerin, ne kıyım, hatta ne de saldırı tehlikesinde olduklarına inanmıyorum.’’
Bu ifadeler de Türk sever olmadığı bilinen bir İngiliz Dış İşleri Bakanının sözleri…..! (Lord Curzon)
Bunlardan sonra fazlasını, yazmaya başka yazımız da değiniriz. Bizim Erzincanlı olarak yapacağımız, yeterince bir araya getirilmemiş, veya ulaşılmamış kaynaklara ulaşmak, canlı MEZALİM mağdurlarımızın hatıralarını bir araya toplamaktır. Bu kaynak ve bilgileri canlı tutmaktır. Zira bu kadar kaygan zeminler de oluşturulan politikalar, gelecek de çocuklarımızı, torunlarımızı zora soka bilecektir. Bu dersi gelin, tekrar edelim, yeniden çalışalım.
Kaynak:
Popüler Tarih Mart 2001 (Orhan Koloğlu)
Bolsohays ( İstanbul-Armenians)
Cem Cüneyd Canan