17 Mayıs 2010
Geçen yazımıza, kaldığımız yerden SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI konusuna devam edersek, sonunda sabrınıza sığınarak ne demek istediğimize geleceğim. Bakalım 5 Mart 2010’dan 30 Nisan 2010 kadar neler yaşanmış birlikte bakalım;
5 Mart 2010
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesince, Ermeni soykırım iddialarının kabulünü ön gören H.Res. 252 sayılı karar tasarısı 23’e karşı 22 oyla kabul edildi.
5 Mart 2010
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’ Türkiye, tehditle baskıya hiçbir zaman inanmadığı bir şeyi kabul etmez’’ dedi.
6 Mart 2010
Bülent Arınç, ‘’ABD’deki Ermeni tasarısı için, ‘’Bazıları komedi diyor ama trajikomedi demek lazım’’ dedi.
11 Mart 2010
İsveç Parlamentosu, Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararı aldı.
16 Mart 2010
Başbakan Erdoğan ‘’100.000 Ermeni göçmeni sınır dışı edebiliriz’’ dedi.
26 Mart 2010
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ‘’ Türklerle Ermenilerin gerçek bir barış yaşamasını istediğini, bu amaçla Ermeni diasporasıyla temasa geçmek istediklerini’’ açıkladı.
7 Nisan 2010
Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı Nalbandyan, ayrı ayrı, Türkiye Cumhuriyet Başbakanı Özel Temsilcisi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nu kabul ettiler.
12 Nisan 2010
Serj Sarkisyan, Washington Ana Katedralini ziyaretinde, ‘’ Geçen aylarda biz sizlerle beraber Türkiye’nin vatan ve diaspora’yı bölme, Ermenistan ve diasporadaki durumu güya iki farklı görüş olduğu yönünde göstermeye çalışan, yenilgiye mahkum denemelerine tanık olduk. Bugün biz birlikte bir kez daha benzeri sinik tahayyülleri tekzip ediyoruz. Ermenistan Ermenileri ve diaspora Ermenilerinin görüşleri arasında fark yok, birlikte bir Ermeni halkı var ve o adil davasının sahibidir’’ dedi.
13 Nisan 2010
Başbakan Erdoğan- Başkan Sarkisyan ABD, de 1,5 saat görüştü. Erdoğan, ‘’zirvede gergin ilişkiler korkulduğu gibi kopmadı ‘’ dedi.
13 Nisan 2010
Beyaz Saray Basın Bildirisi; Başkan Obama’nın Başbakan Erdoğan’la görüşmesi: ‘’ Başbakan Erdoğan’a Ermenistan’la ilişkileri normalleştirme çabalarında süregelen desteğini ve takdirlerini ifade eden Başkan Obama, gelecek nesillerin yararı için protokollerin onaylanması yolunda ilerlemeye devam edilmesi yönündeki desteğini iletti’’
14 Nisan 2010
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ABD’nin 28. Başkanı Woodrow Wilson’un mezarı başında Ermenilere hitaben ‘’ Ermenistan ‘’soykırım’’ konusunu hiçbir formatta tartışmak istemiyor.’’ ‘’ Türkiye, Ermenistan ve Ermeni halkına önkoşullar diliyle konuşuyor, buna izin vermeyeceğiz’’ dedi.
20 Nisan 2010
Ermeni Stratejik ve Ulusal Araştırmalar Merkezi Direktörü Richard Giragosian son açıklamasında, ‘’Ermeniler satranç, Türkler ise tiyatro oynuyor’’ dedi.
22 Nisan 2010
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesini öngören protokollerin Ermenistan Meclisinin gündeminden çıkarılarak, onay sürecinin askıya alınmasına karar verdiklerini açıkladı.
Bu açıklamaya devamla, ‘’Türkiye, normalleşmeyi Karabağ sorunuyla ilişkilendiremez’’ yine devamla ‘’ Türk tarafı süreci kayıtsız şartsız devam ettirmeye hazır olana kadar, Ermenistan Parlamentosu’nun çoğunluğu, süreci sona erdirmeyi ve sorunu parlamentonun gündeminden çıkarmayı uygun görür’’ diyor.
23 Nisan 2010
Başbakan Erdoğan ‘’ Onay sürecini nasıl yönetecekleri kendilerinin takdiridir, kendilerinin bileceği bir iştir. Niye şöyle söylemiyorsunuz diyecek halim yok. Protokolleri, protokollerin lafzına ve ruhuna bunların hayata geçirilmesi hedefine bağlılığımızı bundan önceki açıklamalarımızda ifade ettim.
Sayın Obama’nın yapacağı açıklamayla ilgili olarak böyle bir gün kala yapılacak açıklamalar siyasi liderleri, hele hele ABD’nin Başkanını etkileyebilecek bir güce, kabiliyete sahip olduğuna inanmıyorum.’’dedi.
23 Nisan 2010
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları Amerikan hükümetince ‘’daha yüksek sesle ilan edilinceye kadar, kendilerinin rahat olmadığını’’ söyledi.
23 Nisan 2010
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, Protokollerin askıya alınmasından sonra;
‘’ Hiçbir tarafın süreci terk etmemiş olması bizi cesaretlendiriyor, ancak sanırım hepimiz şunun farkındayız ki, sürecin ilerlemesine izin verecek yeni bir ivmenin belki yaratılması için biraz zamana ihtiyacımız olacak. Ermeniler bize, bunu yapmaya hazırlandıklarının ipucunu vermişti, dolayısıyla açıklamadan şaşırmadık’’ dedi.
23 Nisan 2010
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon ise;
‘’Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın açıklaması, Ermenistan’ın süreci sona erdirmediğini, ancak Türk tarafı ilerlemeye hazır olana kadar askıya aldığını belirtiyor. Sarkisyan’ın barış, istikrar ve uzlaşı vizyonu doğrultusunda çalışmaya devam etme kararını takdir ediyoruz. Her iki tarafa da uzlaşı ve normalleşme yönündeki çabaların sürdürülmesinde kapıyı açık tutma çağrımızı devam ettireceğiz’’ dedi.
24 Nisan 2010
Başkan Barack Obama’nın ‘’Ermenileri Anma Günü’’ Açıklaması
(Resmi Konuşma Metinleri)
‘’Bu önemli anma gününde, 95 yıl önce, 20’nci yüzyılın başında gerçekleşen en korkunç MEZALİMLERDEN birini yâd ediyoruz. Tarihin bu karanlık anında, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, 1,5 milyon Ermeni katledildi ya da ölüme doğru yürüdü.
Bugün bu korkunç olayların üzerine düşünme ve bunlardan ders çıkarma günüdür. 1915’te neler olduğuna dair görüşümü daha önce birçok kere tutarlı bir şekilde ifade ettim ve bu görüşüm değişmedi. Olayları bütünüyle, dürüstçe ve doğru olarak kabul etmek hepimizin yararınadır. Büyük felaket (MEDS YEGHERN), Ermeni halkının tarihinde yıkıcı bir dönemdir ve geçmişteki hataların tekrar edilmemesi ve öldürülen insanların anısına, hatırasının canlı tutulması gerekir. 1915’te Ermenilerin hayatını kurtaran Türkleri selamlıyorum ve bu acı tarihle ilgili olarak hem Türklerle Ermeniler arasında hem de Türkiye sınırları içerisindeki diyalogdan cesaret buluyorum. Türk ve Ermeni halkı ortak tarihlerini ve ortak insanlıklarını tanıdıkça birlikte daha güçlü olacaklardır.
1915 yılında yaşanan insaniyetsizlikle yüzleştiğimizde, Ermeni halkının olağanüstü maneviyatını da anlayıp ilham alıyoruz. Hiçbir şey Büyük Felakette (MEDS YEGHERN) ölenleri geri getiremez ancak, Ermenilerin geçen doksan beş yılda dünya çapında yaptığı katkılar, Ermeni halkının gücü, azmi ve cesaretinin bir kanıtıdır. Ermeni halkının boyun eğmeyen karakteri, onları yok etmek isteyenlere karşı kalıcı bir zaferdir. 1915’in korkunç olaylarından sağ kurtulan pek çok Ermeni ABD’ye geldi. Ermeni asıllı Amerikalılar, nesiller boyunca toplumumuzu zenginleştirdi, ekonomimize katkıda bulundu ve demokrasimizi kuvvetlendirdi. Ermenilerin güçlü gelenekleri ve kültürleri, daha iyi bir gelecek kurmak için dünya toplumları ile ortaklıklar oluşturarak, milletler topluluğunun bir parçası olan yeni bir cumhuriyetin temelini oluşturdu.
Bugün 1915 yılının korkunç olaylarını anmak üzere tüm dünyadaki Ermeniler ile birlikte saygı duruşunda bulunurken, Ermenilerin bu karanlık geçmişin ötesine geçerek, gelecek için bize umut veren katkılarını da takdir ediyoruz.’’
24 Nisan 2010
T.C.Dışişleri Bakanlığının Açıklaması; ‘’ ABD Başkanlarının her yıl 24 Nisan günü yaptıkları yazılı açıklamalar, Başkan Obama tarafından bu yıl da tekrarlanmıştır. Hatalı ve tek yanlı bir siyasi bakış açısını yansıtan söz konusu açıklamayı esefle kınıyoruz.
Tarihsel gerçeklerin en büyük düşmanı öznel hafıza kaybıdır. Hiçbir ulus bir diğerine kendi hafıza kayıtlarını dayatamaz. Üçüncü ülkelerinde Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihi konusunda siyasi Saiklerle hüküm verme hak ve yetkileri yoktur’’.
28 Nisan 2010
Kırk yedi Türk Diplomatımızı katleden terör örgütü Asala, 1915 olaylarının 95. ve örgütün 35. kuruluş yıl dönümünde Ermeni ajansları aracılığıyla yayınladığı bildiride, ‘’ Türkiye’nin eninde-sonunda dağılacağını’’ iddia etti.
30 Nisan 2010
Dışişleri Bakanlığı, Ermeni iddialarının İsrail Meclisi Knesset’te ele alınmasıyla ilgili kararı, ‘’ Geçmiş yıllarda olduğu gibi, bu tür tasarıların yine akim kalmasını bekliyoruz, Tarihi tarihçiler yorumlamalı’’ dedi.
Bütün bu söylenenleri alt alta değerlendirdiğinizde siz ne anlıyorsunuz. ? Bütün bu söylenenlerde, Ermenilere açık övgü, takdir varken, bize nasıl bakılıyor.
KARABAĞ diye başlayan konuşmaların, Hocavend, Hocalı, Şuşa, Lâçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Zengilan, Cebrayil, Gubadlı,’ya dönüştürülürken, bir-iki-üç’ünden’’çekilme’’ şeklinde devam etmesini nasıl yorumluyorsunuz.
Başbakan Erdoğan’ın dış politika zaferlerine (!) son olarak Yunanistan’da açıkladığı; Sen Sinod papazlarını Türk Vatandaşı yapmak, Patrikhane’nin ekümenik olmasını kabul etmek, Ruhban Okulu’nu açmak gibi başarılı (!) hedeflerine bilmem ne diyeceğiz. Herhalde bu da Yunanistan açılımı olacaktır.
Söyler mi siniz, nerede MİLLİ değerlerimize gösterilen özen, nerede sıfır sorunsuz dış politika? Size bilmecenin parçalarını ve bir NİSAN ayının sonuna nasıl geldiğimizi anlatmaya çalıştım.
En iyisi uzayıp giden bu yazımı da, çok bilinen şu farsça ifadelerle bitirelim.
‘’ Men çe guyem, tamburem çe zened’’
KAYNAK : T.C. Dışişleri Bakanlığı (http://www.mfa.gov.tr)
Avim (http://www.avim.org.tr)
ABD Büyükelçiliği (http://turkish.turkey.usembassy.gov/pr)
Türksam (http://www.turksam.org)
Cem Cüneyd Canan