KIZILELMA "HEDEF TURAN" AMA NASIL? (XXXVII) (III)

19 Haziran 2024


NİJNİ NOVGOROD OBLASTI  (III)
1236 Ülke artık Cuci’nin diğer oğullarına kalmıştı. Batu ise bunlar arasında en fazla göze çarpanı idi. Fakat kurultay Cengiz’in oğlu Ögedey’i Büyük Han (Kağan) seçti ve Ögedey Sübüdey’i tekrar Kıpçaklar, İdil Bulgarları ve ticaret şehri Saksın (Saksin) üzerine yolladı. Kıpçaklar arasında bir gurubun Moğollara yakınlaşmak istemesinden dolayı Moğolların işi kolaylaştı. Kıpçak ve Moğol orduları Ural dağlarından çıkan Cayık (Yayık: bugünkü Ural) Nehri’nde karşı karşıya geldiler. Mağlup olan Kıpçaklar ve Saksın şehri halkı, İdil Bulgarlarının yanına kaçtılar. 1236’da toplanan kurultay bu sefer Batu’ya başkomutanlık ve büyük askerî yetkiler verdi. Batu’nun emrinde bir kısım akrabaları ile geleceğin büyük hanı Möngke de bulunuyordu. İlk olarak İdil Bulgarlarına karşı sefere çıkıldı. 1237 yılının sonbaharında başkent Bulgar ele geçirildi, ardından da Kıpçak Beyi Baçman yakalandı. Bulgar ileri gelenleri, Rusya’ya kaçarak buradaki knezlerden hüsnü kabul gördüler. Muzaffer Moğol orduları hücumlarını doğuya kaydırdılar. Ryazan Knezi boyun eğmeyi reddetti, fakat büyük knezin yardımcı kuvvetlerine rağmen beş günlük kuşatmadan sonra mağlup edildi. Bundan sonra Kolumna, Moskova, Vladimir, Suzdal, Rostov, Yaroslav, Pereyaslav, Tver (Kalinin) gibi şehirler peş peşe düştü. Torjok şehrinin iki hafta direnmesi Novgorod’un Moğol işgalinden kurtulmasına yol açtı. Batu, yolunun düşman tarafından kesilmesine engel olmak için güneye inmek zorunda kaldı. Rus şehirleri ve köyleri bu müthiş saldırının tesirini yavaş yavaş unutmakta iken Cebe ile Sübütey iki tümen ile İdil (Volga) Nehrine doğru yürümeye başlamışlardı.
1238 Altın Orda Hanlığı’nın Moskovaya kadar olan Don ve Dnyeper bölgelerini ele geçirerek Rus Prensliklerini ortadan kaldırması.

1240 Batu Han Novgorod ve Moskova’yı yağmalayarak, Kiev’i ele geçirmiş. Böylece Batu Han’ın Gök Orda’sı Rusya’da büyük bir güç haline getirmiş ve Altın Orda’nın çekirdeğini oluşturmuştu.

1241 Çağatay Han’ın ölümü  

1241 Ögedey Han’ın ölümü

1261 Yılında, Müslüman Berke Han döneminde Ortodoks Başpiskoposluk merkezi kurulmuştur. Altın Orda Hanları Hıristiyan din adamlarının tebliğ faaliyetlerine karışmamış, ibadetlerini açık bir şekilde yapmalarına da izin vermişlerdir. Diğer taraftan, Tatar Hizmet Enstitüsü’nün kurulması ve Tatarlar’ın Rus Prensleri’nin hizmetine girmeleri de iki din ve millet arasında hoşgörü köprüsü kurmuştur. Tatarlar farklı dine mensup olmalarına rağmen Rus mahkemesi hiyerarşisinde ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuşlardır. Bu ise Rus Devleti’nin Müslümanlar’a karşı nispeten hoşgörülü tutumunu meydana getirmiştir. 

1280’lerde Rhein Bölgesindeki tüccar gruplar ortak çıkarları için işbirliği yaparak başta Liubech olmak üzere diğer Alman şehirleriyle birlik kurdular. Birlik üyeleri ticaretlerini güvence altına almak, fenerler inşa ettirmek, korsan ve haydutlara karşı önlem almayı amaçlıyorlardı. Bu dönemde Bergen, Novgorod ve Londra’da birliğe bağlı üsler kuruldu.

1312 Tokta Han’ın ölümü.

1312 Altın Orda Hanlığı’nın idari merkezi olarak Saray şehri ön plana çıktı. Fakat Tokta 1312 yılında reformlarını tamamlayamadan ölünce İtil Bulgarları da dahil Müslüman din adamları ve tüccarlarının desteğiyle İslamiyet’in sıkı taraftarı olan Mengü Timur’un torunu Özbek Han (1312-1342) onun yerine geçti. Onun devrinde uygulanan devleti merkezileştirme politikalından Bulgarlar da nasibini aldı. Fakat onun şehirlere ve ticarete önem vermesi neticesinde Bulgar şehirleri canlandı. Bulgar ve Muhşa şehirlerinde bakır paralar basılmaya başladı. Bulgar tüccarları uluslararası ticarette aktif rol oynadılar. Özellikle Özbek Han devri Bulgar şehrinin en parlak dönemi olmuştur. Bu durum onun mimarisinde göze çarpmaktadır. Bu bölge fuslarını getirdiklerine şüphe yoktur.

1313 Özbek Han’ın tahta çıkışı.

1314 Rus Knezliklerinin tek çatı altında birleşmelerini engelleme ve Moskova ile Tver Knezlikleri arasında denge politikasını devam ettirme çabasındaydı. Özbek Han döneminde, Novgorod ahalisi Tokta Han döneminde tayin edilen Tver Knezi Mihail’e değil de Moskova Knezi Yuriy’i knezliğe davet etmişlerdi. Tver Knezi Mihail, durumu Özbek Han’a bildirmiş ve bunun üzerine Özbek Han, Moskova Knezi Yüriy’in Saray şehrine gelmesini emretti.
1317 Knezliği’nin asıl yükselişi Özbek Han zamanında gerçekleşti. Özbek Han (1313-1340), Han’ın yanına gelen Moskova Knezi Yüriy, Han’a ve onun yakınlarına hediyeler sunmuştu. Ayrıca Moskova Knezi Yüriy, 1317 yılında Özbek Han’ın kızkardeşi Konçaka ile evlenerek Özbek Han’ı tamamen kendi tarafına çekmeyi başarmış ve Özbek Han, Tokta Han döneminde Tver Knezi Mihail’e verilen yarlığı Moskova Knezliğine vermişti. Ayrıca Özbek Han, Moskova Knezi Yuriy’i, bir miktar askerlerle birlikte Moskova’ya göndermişti. Fakat yolda Tver Knezliğiyle yapmış olduğu savaşta yenilmiş. Bu savaşta Özbek Han’ın kız kardeşi Koncaka, Tver Knezinin eline esir düşmüş ve zehirlenerek öldürülmüştü.
1332 Novgorod sadece Urallar daki bu halklarla değil aynı zamanda İskandinav halkları ve Baltık Slavları’yla da ticaret yapmaktaydı. Bir bakıma Novgorod, Ural’larla Avrupa arasındaki ticaret için bir arabulucu görevi üstlenmiştir. Çünkü samur, sansar ve sincap kürkleri Avrupa pazarı için oldukça önemli idi. 1332 yılına ait verilere göre Moskova’nın giriştiği mücadeleler ve Altın Orda Devleti’ne haraç vermeye başlamasından dolayı boşalan hazinesi için yeni kaynak ihtiyacı baş göstermiştir. Artan bu sefer maliyetlerinden dolayı Moskova yönetimi Novgorod’dan “Zakamski Gümüşü”nü talep etmiştir. Sadece bu taleple de yetinmeyerek Torzok ve Bejesk’i de ele geçirmiştir.
1332 Zira Ebulgazi Bahadır Han 1663-1664 yılları arasında yazmış olduğu “Şecer aktarır: Hanlar, hamamlar v.s. inşa edilmişti. Büyük İtil Bulgar köylerinde zanaat üretimi gelişme göstermişti. 1360’lı yıllardan itibaren sürekli olarak gerek Altın Orda beylerinin gerekse de Novgorodlu nehir eşkıyaları ile Rus knezlerinin saldırıları neticesinde Bulgar nüfusunun yaşamış olduğu alan daralmış ve Kama yanı bölgesine sıkışmış XIV. yüzyılın sonunda ve XV. yüzyılın ilk yarısında Kazan bölgesinin sınırlarını belirlemiş ve burası daha sonra Kazan Hanlığı’na dönüşmüştür. Moğol fatihlerin Deşt-i Kıpçak yurdunu ele geçirdiklerinde bölgenin ahalisine oranla az sayıda olsa da yanlarında kendi nü e-i Terakime” adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Coçi Han, Kıpçak’ın çoluk çocuğunu tutsak edip Kıpçak ülkesinde oturdu. Moğol’dan evini ve babasının verdiği halkların hepsini getirdi. Özbek’in her soyundan (insanlar) göçüp Kıpçak yurduna geldiler”. Moğolların Altın Orda Hanlığı’nın kurulduğu Deşt-i Kıpçak bozkırlarına belli bir oranda yerleşmiş olduklarına dair arkeolojik veriler de mevcuttur. Zira bölgede ortaya çıkarılan kuzeye doğru yöneltilmiş ve içlerinde bronz levhalardan yapılmış heykelcikler ve başlıklar içeren yığma mezarlar bunun delilidir. Ancak Moğolların Deşt-i Kıpçak bozkırının etnik yapısında köklü bir değişiklik yapacak oranda geldiklerini söylemek zordur. Zira Sovyet dönemi antropoloğu T. A. Trofimova da Altın Orda Hanlığı dönemine ait Tatarların bir takım kafataslarının incelenmesinin analizine dayanarak Moğolların askeri-politik yayılışının Orta İtil’in yerli ahalisinin ırksal yapısında belirgin bir değişiklik meydana getirmediği sonucunu çıkarmıştır.
1359 Yılından itibaren Altın Orda Hanlığı’nda baş gösteren taht kavgaları sebebiyle merkezi otorite zayıflamıştı. Çeşitli Altın Orda asilzadeleri taşra bölgelerde hâkimiyet mücadelesi içerisine girmeye başlamışlardı. Bu durum merkez ile taşra arasında kopukluklara sebep oluyordu. İtil Bulgar toprakları da bu mücadelelerin aktif olarak yaşandığı ana bölgelerden biriydi. İşte bu sıralarda Hanlığın içerisindeki zaafiyetten faydalanmak isteyen Novgorodlu eşkıyaların saldırılarından dolayı İtil Bulgarları büyük zarar görmüşlerdir.
1360 Rus kroniklerinin bildirdiğine göre 1360 yılında Velikiy Novgorod’tan eşkıyalar Kama kenarındaki Bulgar şehri Jukotin’e geldiler ve çok sayıda Müslümanı öldürerek onların mallarını aldılar. Aynı yıl Bulgar Jukotin Beyi Altın Orda Hanı’nın yanına giderek ondan eşkıyalara karşı kendilerini korumasını istedi. Hızır Han da eşkıyaları yakalayıp kendisine yollasınlar diye Urus, Kairmek ve Altıncıbey adlı elçilerini Rus knezlerine yolladı. Vladimir Knez’i Dmitri Konstantinoviç ve onun büyük kardeşi Nijniy Novgorod Knez’i Andrey Konstantinoviç ile Knez Konstantin Rostovskiy gibi bütün Rus knezleri Kostrom’da toplanmak düncelerinden vazgeçmediler.
1361 Bulat-Timur’dan başka bir Altın Orda Beyi olan Sekiz-Bey 1361 yılında Pyana Nehri bölgesinde yerleşmiş ve her tarafı yağmalayarak bu bölgeye hâkim olmuştu. 1361 yılında Altın Orda Beyi Togay da Narovçat’ı ele geçirdi. Onların amaçları hâkim oldukları ulusları özerk bir yönetime kavuşturmaktı. Bu paraların darp karakterinden Bulgar bölgesine ait olduğu bellidir.  Bulgar göçmenlerinin yerleştiği Bulgarlaşmış Burtasların merkeziydi. R. G. Fahrutdinov’a göre Moğol istilasından sonra İtil Bulgarlarının az bir kısmı ana vatanlarını terk ederek Mordvinlerle meskûn bugünkü Penzensk bölgesine gelmişlerdir. Böylece, bir süre sonra Narovçat merkez olmak üzere Altın Orda Hanlığı’nın ayrı bir ulusu meydana gelmiştir. A. H. Halikov’a göre Narovçat İtil Bulgarları ve gelecekte Tatar-Mişerler olarak adlandırılacak olan Bulgarlaşan Burtasların yerleşim alanıydı. Bu bölge Togay’dan daha sonra 1376 yılında Şeyban soyundan gelen Arapşah tarafından ele geçirildi. Arapşah Narovçad’tan Nijniy Novgorod ve Ryazan Rus topraklarına seferler düzenledi. Bu seferlerden ganimetlerle geri dönmüş ve aynı yıl Pyan Nehri civarlarında ortaya çıkmıştı. O aşağı Rus topraklarını hâkimiyeti altına aldı. Onun bu girişimleri Bulgarlaşan Burtas topraklarını olarak tek bir hâkimiyet altında birleştirme teşebbüsüdür. Altın Orda Hanlığı’nın Kargaşa Döneminde İtil Bulgarları ve Siyasi Münasebetleri,  Novgorodlu Rus Eşkıyaların İtil Bulgarlarına Saldırıları Moğol istilasından sonra Ruslarla İtil Bulgarları arasında yüz yılı aşkın bir süre herhangi bir çatışma yaşanmamıştı.
1366 Yılında İtil üzerinde birçok Tatar ve Müslüm eşkıyaların bir kısmı İtil’den aşağı Saray’a doğru gitti. Bundan sonra Rus knezleri eşkıyaları yakalayarak bütün mallarıyla birlikte onları Altın Orda Hanı’na teslim ettiler. Akabinde de bu eşkıyalar idam edildi. Novgorodlu eşkıyaların bu saldırıları tamamen bir yağma hareketiydi. Zira Jukotin o sıralarda oldukça zengin bir şehir olarak dikkat çekmekteydi. Eşkıyalar bu önlemlere rağmen İtil Bulgarlarının yaşadıkları topraklara saldırma düşmanı, öldürüp Nijniy Novgorod’u yağmaladılar. Daha sonra Kama’ya doğru ilerlediler. Bulgar şehrine saldırarak çok sayıda kişiyi öldürüp orayı da yağmaladılar.
1374 Novgorod’lu eşkıyaların Bulgar’a önemli bir saldırısı da 1374 yılında gerçekleşti. Eşkıyalar Vyatka’nın aşağı kesimlerini yağmalayarak Bulgar’a saldırdılar. Şehre dokunmamaları karşılığında haraç aldılar. Burada iki gruba ayrılan Şpilevskiy, Kama Nehri’nin sol kenarında Tataristan Cumhuriyeti’nin Çistopol şehrinin 3 km batısında kalıntıları bulunan ve Rus kroniklerinin Jukotin adıyla zikrettikleri şehir daha çok Djuketau adıyla bilinmektedir. Altın Orda Hanlığı döneminde Jukotin şehrinin uluslararası çapta tanınmış olduğunu XIV. yüzyılda yapılmış eski dünya coğrafya haritaları ortaya koymaktadır.
1374 ’de Nijni Novgorod’daki isyan sonucunda Altın Orda Han’ı ve askerleri şehirden kovuldu.
 1377 Altın Orda tahtında bulunan Arabşah, 1377 yılında Nijegorod, Novgorod, Murom ve Ryazan şehirlerini tahrip etmişti. Ancak Arabşah’ın bu ilerleyişi sırasında, Toktamış Han başkent Saray’ı ele geçirmişti.
1379 Jukotin şehrinin daha çok Altın Orda Hanlığı döneminde önem kazandığını düşünmek mümkündür. Şehrin tahkimat kalıntılarının tamamında Altın Orda katmanının gözlemlenmemesi Moğolların ele geçirdikleri şehirlerin tekrar tahkim edilmesini yasaklamaları gelenekleriyle açıklanabilir. Jukotin’de yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan kuru kap-kacaklar, demir ok uçları, silindir şeklinde Bulgar tipi anahtarlı kilitler, serdolik ve camdan küresel ve piramitsel gerdanlık boncukları, lazuritten yapılmış küpeler ve benzeri envanterler Moğol öncesi dönemin İtil Bulgar sanatını simgelemektedirler, Huzin, İtil’den yukarı doğru giderek Kazan dolaylarındaki Obuhova’ya kadar ilerlediler. Bütün Sura ötesini ve Markvaş’ı yağmaladılar. Sonra İtil Nehri’ni geçerek atlarla Vyatka ostrom’u aldıktan sonra İtil üzerinden giderek Nijniy Novgorod büyük bir darbeyi yine Hasan üzerine gönderdi. Hasan ’ya doğru giderken Vetluge kenarındaki yolları üzerindeki birçok köyü yağmaladılar. Anlaşılan Novgorodlu eşkıyalar bu kez Bulgarlar, Çeremişler ve Mordvinlerle meskûn toprakları yağmalamışlardı. Eşkıyaların yağma hareketleri devam etti. Novgorodlular ve ve Ustyuglular 1379 yılında Jukotin ve Kazan’a saldırdılar ve çok sayıda ganimetle geri döndüler.
1380 Kroniklerin bildirdiğine göre Nijegorod Rus Knezi Boris Konstantinoviç 1372 yılında Sura Nehri’nin sağ kenarında Kurmış şehrini kurdu. Bu şehrin kuruluş amacı Sura Nehri’nin rahat bir şekilde geçilmesini ve Rus topraklarının emniyetini sağlamaktı. Burası Rusların Bulgarlar üzerine yapacakları seferler için stratejik bir nokta olarak kullanılacaktı. Böylece Rusların Sura Nehri kenarında kolonizasyon hareketleri de hız kazanıyordu. Rus kroniklerinin bildirdiğine göre 1376 yılında kışın Büyük Knez Dmitriy Konstantinoviç Suzdalskiy oğulları Knez Vasili ve Knez İvan’ı Kazan Suyu’na doğru Bulgarlar üzerine yolladı. Knez Dmitriy İvanoviç Moskovskiy de kendi ordusunu ve Knez Dmitriy Mihayloviç Volınskiy’i yolladı. Onlar 16 Mart’ta Kazan’a geldiler. Bu kez savaş oldu. Kazanlılar şehirden çıkarak karşılıklı ok atışları ve çatışmalardan sonra Ruslar onları şehre sığınmaya mecbur ettiler. Kazan beyleri Hasan ve Muhammet Sultan Rus knezlerine boyun eğerek onlara haraç ödediler. Böylece bu çatışma da sona erdi. 1380 yılında Altın Orda Hanlığı’nın tarihinde oldukça önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bu yıl içinde Tatarlar Ruslarla yaptıkları Kulikova Savaşı’nda Dmitriy Donskiy tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmışlardır.
1391 Novgorodlu eşkıyalar Kostrom’u aldıktan sonra Novgorod’u aldılar. Sonra Kama’nın ağzına gittiler. Reisleri Anfal’ın tavsiyesi üzerine acele etmediler. Durumu öğrenen Bulgar ve Jukotin beyleri Anfal’a haraç vererek ateşkes yapılmasını kararlaştırdılar. Novgorodlu eşkıyaların bu saldırılarının İtil Bulgar ekonomisini aşağı indirdiği ve bölgenin istikrarsızlaşmasına sebep olarak Bulgar halkına büyük dehşet saçtığına şüphe yoktur. Onların saldırıları aynı zamanda Rus topraklarında da merkezi bir otoritenin zayıflığını göstermesi açısından manidardır. Altın Orda Hanlığı’nın kargaşa içerisinde olduğu dönemde Novgorodlu eşkıyalardan başka Rus knezleri de İtil Bulgar topraklarına saldırmaktan geri durmamışlardır.
1392 Batıda Lehistan ve Litvanya ile dostluğu sayesinde kendisini sağlama alan Vasiliy, Toktamış’ın zayıflığından faydalanarak 1392’de Nijni Novgorod’u işgal etti.
1398’de Novgorod kaybettiği toprakları geri aldı.
1437 Uluğ Muhammet Han Kazan Hanlığı’nı (1437) kurduktan sonra ilk iş olarak Moskova Knezliği’ne karşı harekete geçmiştir. Tatarlar, Volga ve Oka nehrinin belirli kısımlarından Rusları püskürtmeyi başararak bölgede önemli bir konumda olan Nijniy Novgorod şehrini ele geçirmiştir. Belli bir zaman Tatarlar bu şehri üs olarak kullanmış ve Ruslara karşı seferlerini buradan yönetmeye başlamıştır.
1445 Büyük bir felaketin üzerlerine doğru geldiğini fark eden Moskova Knezi Vasili Vasiliyeviç güçlü bir orduyla Tatarlar üzerine harekete geçmiş, ordular Temumuz 1445 tarihinde Suzdal yakınlarında karşılaşmıştır. Yapılan savaşın ardından Ruslar Tatarlar tarafından büyük bir hezimete uğratılmış, Knez Vasili Vasiliyeviç de bu savaşta Tatarların eline esir düşmekten kurtulamamıştır. Tatarlar Vasili’nin boynunda asılı olan altın haçın Moskova’ya göndererek esir alındığını bildirdiler. Ardından onu Nijniy Novgorod’daki Kurmış Kalesi’ne Muhammet Han’ın huzuruna getirdiler. Kazan Hanlığı, knezin serbest bırakılması için bazı şartlar öne sürmüştür. Bu şartların en önemlisi Vasili’nin özgürlüğüne kavuşması için yüklü miktarda istenen kefalet olmuştur. Ruslar istemeyerek de olsa Tatarların bu ağır isteklerini kabul etmek zorunda kalmıştır. Ne var ki Ruslar Tatarlarla yaptıkları bu ağır anlaşmayı kabul etmek zorunda kalsalar da istenilen parayı ödeyecek bir hazineye sahip değildi. Ayrıca Tatarlara karşı yeniden savaşma gücünü de kendilerinde bulamıyorlardı. İstenilen bu fidyeyi ödeyebilmek için her yolu deneyerek kaynak arayışı içine girdiler. Nihayetinde soylu bir zengin olan Spiridon’un torunu Luka Stroganov bu fidyeyi Ruslar adına Tatarlara ödemeyi kabul etmiştir.
1450  (XV. Yüzyıl Novgorod yıllıklarına göre Rurik Novgorod’a oranın durijina lideri olan Kostamısl’ı davet etti.) Böylece Rus yıllıkları eski Rus devletinin menşeinin Vareg asıllı bir sülaleden geldiğini ve Rus devletinin adının da Vareg Rus kabilesinin adından alındığını yazmıştı. Daha sonra XV-XVI. Yüzyıllarda merkezileşmiş tek Rus devleti kurulan devirlerde Novgorod’u idare eden Rurikoviçler kendi soylarının ve devletin tarihinin daha eskilere gittiğini ispatlamak için bundan daha güçlü bir iddia ileri sürdüler. Özellikle bu devirde Tverli din adamı Spiridion, Büyük Vladimir knezleri hakkında bir yıllık yazdı. Bu esere göre Rurik’in aslı Prusdan knezlik yapmaya davet edilmiş olan Avgust’tan gelmekteydi. Bu Moskova knezlerinin aslı Vladimir knezlerinden geçerek Avgust’tan başlar tezi daha sonra Büyük Moskova Knezliği’nin resmi teorisine dönüştü.
1456 Rusya’nın Altın Orda’ya 250 yıllık bağımlılığı bu devirde sessizce sona erdi. İvan artık Altın Orda’ya vergi ödemiyordu. Ama halktan vergi toplamaya devam etti ve topladıklarını bu kez kendi amaçları için kullandı. Rusya hızla büyüyerek gelişirken Moskova da bir siyasi merkez olarak tanındı. Farklı sınıflar birleşmeye ilgi göstermekte ve bu birleşmede Moskova’nın esas rolü oynayacağını düşünerek ona yardım etmekteydiler. III. İvan genç olmasına rağmen ileri görüşlü bir knez idi. Hâkimiyetinin birinci on yılını esasen Novgorod ile mücadeleye hasretmişti. O, Rus toprakları üzerinde en büyük yetkinin kendisine ait olmasına karşı çıkan ya da kendi üstünlüğü açısından tehdit oluşturduklarına inandığı kişilerle mücadele etmekteydi. Karşıtlarının başında Novgorod ve Tver ya da en azından buradaki yöneticiler geliyordu. Novgorod birkaç kez Moskova ile yapılan ittifakı bozmuş ve topraklarına girmişti. XV. Yüzyılda Novgorod’un durumu tehlikeli bir belirsizlik içindeydi. Altın Orda zayıflamış ve Rus mirasının Moskova ve Litvanya arasında kutuplaşması sonucu Novgorod’un koyduğu mesafeler giderek zorlaşmıştı. 1456’da II. Vasiliy Novgorod’a bir sefer düzenledi ve zafer kazandı. Novgorod boyarları ise Litvanya’ya ilgi göstermekteydiler. Faaliyette bulunan grubun lideri Marta Boretskaya halkı Litvanya tarafına geçmeye çağırdı. Sonunda Knez Mihail Olekoviç Novgorod’a davet edildi. Bu da III. Vasiliy’nin Novgorod üzerine yürümesine sebep oldu.
1462 Perm’deki tuz üretim sisteminin Novgorod’dakine benzediğini kanıt olarak göstererek ailenin Novgorod kökenli olduğuna işaret eder. Tüm bu iddialar ve veriler ailenin Novgorod’dan gelmiş olabileceği iddialarını güçlendirmektedir.  III. İvan’ın Veliki Novgorod’u Zaptı ve Stroganovların Ustyug ve Solviçegodsk’a Göçleri III. İvan, II. İvan’ın yani nam-ı diğer Kör Vasili’nin oğludur. Kör Vasili’nin 1462 yılında ölümünün ardından oğlu III. İvan, Moskova Knezliği’nin başına geçmiştir. II. Vasili ile birlikte temelleri atılan bağımsız Rus devleti gerçek hüviyetini III. İvan’la birlikte kazanmıştır. Moskova’nın yükselişe geçtiği III. İvan (1462-1505) zamanı Rus tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. İvan’ın nihai hedefi Moskova’nın rakipleri olan Novgorod ve Tver’i ortadan kaldırmaktı. İvan’ın sahada gösterdiği başarı, Rusların Tatarların boyunduruğundan kurtulmasına sebep olmuştur. Tatarların otoritelerini yeniden tesis etmeye çalışsalar da bunda başarılı olamamışlardır. Moskova’nın durdurulamaz yükselişinin ardından Novgorod knezinin Litvanya Kralı Kazimir’e sığınmaktan başka çaresi kalmamıştır. Novgorod siyasetinde etkili olan Marta Boretski öncülüğünde Novgorod’lu boyarlar Litvanya kralıyla anlaşma yapmıştır. Kral, Novgorod’un bağımsızlığını güvence altına alarak onları Moskova’ya karşı koruyacağının sözünü vermiştir. III. İvan kendi iç meselesi olarak gördüğü bu olaya Litvanya’nın müdahale etmesine sinirlenmiş ve Novgorod’a karşı savaş açmıştır. Yapılan zorlu savaşın ardından Novgorodlular ağır bir hezimete uğramıştır. Litvanya kralının da verdiği sözü tutmaması üzerine barış talebinde bulunmak zorunda kalmıştır.
1465 Yılında Altın Orda Devleti tarafından Ruslara karşı bir saldırı gerçekleşmişti. Fakat Kırım hanı Hacı Giray, Ruslara yardım etmişti. Hacı Giray’ın bu hareketi III. İvan’ı büyük bir tehlikeden kurtardığı gibi, bu yardım aynı zamanda Moskova Kneziliği’ne diğer düşmanlara karşı harekete geçme imkânı vermişti. III. İvan’ın tasarladığı işlerin başında Novgorod Knezliği’ne son vermek geliyordu. Moskova kuvvetleri, Novgorod’a ait bazı yerleri ve şehirleri ele geçirmişlerdi. Bu suretle Novgorod şehrinin hem istiklali, hem de arazi bütünlüğü, Moskova tarafından tehdit edilmiş oldu. 
1471 Moskova Knezliği’nin bu hareketine karşı Novgorod Knezliği, bağımsızlığının tanıması şartıyla, Litvanya, Knezliği ile 1471’de yapılan bir anlaşmayla Novgorod, Litvanya Knezliği’nin himayesi altına girmiş oldu. Ancak Novgorod’luların bir Katolik olan Litvanya kralın himayesine girmesi, Moskova’da "ortodoksluğa ve Rusluğa karşı işlenen büyük bir ihanet” diye vasıflandırılmış ve III. İvan büyük bir ordu toplayarak Novgorod üzerine sefere çıkmıştı. Moskova knezinin kuvvetleri, köyleri ve şehirler yakıp yıkmaya başlamışlardı. Novgorod’lular, III. İvan’a elçiler gönderip, barış istemişlerdi. Moskova Knezliği ve Novgorod Knezliği arasındaki anlaşmaya göre, Novgorodlular, İvan’a 15.000 ruble Savaş tazminatı ödeyecek ve Litvanya ile yapılan anlaşmayı bozacaklardı. Fakat Bir müddet sonra İvan ile Novgorod’luların arası yeniden açılmış ve III. İvan, Novgorod üzerine yeni bir sefer açmıştı. III. İvan, Novgorod’da da Moskova’da olduğu gibi, hâkimiyet sürmek istediğini belirtmişti.
1471 Novgorodlular 1471 yılında yapılan bu anlaşma gereğince yüklü bir tazminat ödemiş ve Moskova’nın otoritesini kabul etmiştir. 1471’de taraflar arasında yapılan bu anlaşma kesin bir sonuç vermemiştir. Halkla boyarlar arasında anlaşmazlıklar gün geçtikçe daha belirgin hale gelmeye başlamıştır. Bazı Novgorodlular da şehirde cereyan eden bu durumları Moskova’ya giderek İvan’a şikâyet etmişlerdir. Bunun üzerine III. İvan, Novgorod üzerinde mutlak otoritesini kurmak için tekrar harekete geçmiştir. Moskova karşısında yine hiçbir varlık gösteremeyen Novgorodlular şehri İvan’a teslim etmek zorunda kalmıştır.
1471 III. İvan’ın Novgorod’u işgal etmesiyle birlikte Novgorod’un bütün idarî, askerî ve ekonomik sistemi de feshedilmiştir. İşgalden sonra şehirde zaman zaman tepkiler baş göstermiştir. Bu tepkiler isyan aşamasına dönüşmüştür. İvan bu iç karışıklıkların önünü kesmek için kalıcı ve sert tedbirler almak zorunda kalmıştır. Novgorodlu yüz elli boyarı hemen idam ettirdiği gibi yaklaşık sekiz bin seçkin aileyi de Moskova’ya bağlı diğer bölgelere sürgüne göndermiştir. Bu olaylar Novgorod soylularının kendi topraklarını, mal ve mülklerini bırakıp daha doğrusu Moskova yönetimi tarafından zorla bıraktırılıp Rusya’nın dört bir tarafına dağılmalarına sebebiyet vermiştir. III. İvan’a karşı özgürlük için isyan eden Novgorodlular arasında Stroganovlar yer almamış ve Moskova yönetimine karşı sadık kalmayı tercih etmiştir. Fakat XV. asrın sonunda Moskova knezi III. İvan’ın Novgorod’u ilhakından sonra Fedor Stroganov da Novgorod’un bu kaotik ortamından dolayı şehirden ayrılmıştır. O sırada Stroganovlar’dan başka da pek çok bölge sakini Novgorod şehrini terk etmek zorunda kalmıştır. Özellikle de bu insanlar Divina Nehri bölgesi civarına göç etmiştir. Knez III. İvan’a sadık kalmayı seçen Stroganovlar ise Ustyug ve Solviçegodsk uyezdine sorunsuz bir şekilde yerleşmiştir. Stroganovlar’dan başka Veliki Novgorod’dan Solviçegodsk’a taşınanlar arasında Dubrovinler, Svininler, Vadaleyevler, Bayarkinler, Galkinler, Çebıkalovlar, Belyayevler, Preckodayevler, Gubinler ve daha birçok aile de vardı. Novgorod’un özgürlüğü için Moskova knezi ile mücadele içerisinde yer almayan Stroganovların Veliki Novgorod’un eski varlıklı vatandaşlarından olduğu da açıkça görülmektedir. Tarihçi ve araştırmacıların genel olarak buluştukları ortak nokta onların atalarının Novgorod eşrafından önemli insanlar olduğu yönündedir. Solviçegodsk ve Stroganovların Solviçegodsk’taki İlk Faaliyetleri Stroganovların XVI. asırda Solviçegodsk’a göçtükleri zaman Rusya’nın kuzey bölgesinde yer alan Onega, Kuzey Divina ve Peçora nehrinden Beyaz Deniz’e ve kuzeydeki okyanusa kadar olan bu topraklar Ruslar tarafından ‘Pamorya’ olarak adlandırılıyordu.
1471 14 Temmuz 1471’de Şeloni Nehri üzerindeki savaşta Moskova ordusu galibiyet kazandı ve neticede Novgorod toprakları olan Dvina, Moskova’ya katıldı.
1478 Novgorodluların III. İvan’a karşı koyacak güçleri olmadığı için 1478 yılında, III. İvan’ın şartlarını kabule mecbur kaldılar. Böylece Şehir, Moskova Knezinin askerleri tarafından işgal edilmişti.
1478 Alman tüccarlar 1478’de Moskova Knezliğinin eline geçen Novgorod’tan çıkarıldılar.
1478’de Moskova tarafından çanın kaldırılması Novgorod’un bağımsızlığının ve özgün yasasının sonunu simgelemiştir. Şehrin ileri gelenlerinin yer aldığı bu meclise halkın erişebilmesi ve tartışmaları hatta kararları yüksek sesle onaylama ya da karşı çıkma ile etkileyebileceği bilinmektedir. Novgorod’un yargı sistemi de kendine özgüydü. Knez, belediye başkanı, şehir milisi komutanı ve başpiskopos kendi özel mahkemelerine sahipti. Vali’nin başkanlık ettiği Yüksek Mahkeme ise 10 kişiden oluşan jüri sistemi ile çalışmaktaydı. Novgorod yargısı uzlaştırmacı idi. Cezalar tipik ve hafifti. Ölüm cezası yok denemese de esasen para ve ciddi durumlarda malların elden gitmesi ve sürgünlerden oluşuyordu. Ceza alanın malları halk tarafından yağmalanabilirdi. Yargı sisteminde işkence yoktu.
DEVAM EDECEK
 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön