KIZILELMA "HEDEF TURAN" AMA NASIL? (XV)

11 Ocak 2023


DAĞISTAN (I)                                             

                                                     TOP NÜF                             TÜRK NÜFUS                                      KM2

Dağıstan 

                     3.111.353      

                        520.000                      

50.300  

       Dağıstan Kafkasya’nın kuzeydoğusunda Rusya Federasyonu’na bağlı özerk bir cumhuriyettir. “Kafkas Dağları batıdan doğuya aşağı yönlü uzanarak, tarih boyunca yaşama, korunma ve saklanma imkânı veren yüksek bir doğal set olmuştur. Bu dağ silsilesinin kuzeyine Kafkas Önü (Madun-ı Kafkas), güneyine Trans Kafkasya (Mavera-ı Kafkas) denmiştir. Günümüz terminolojisinde bu ayrım Kuzey Kafkasya (Sirkafkasya) ve Güney Kafkasya (Trans Kafkasya) olarak ifade edilmektedir.” (M) "Gerçekte Dağıstan, Türkistan ve Moğolistan örneğinde görüldüğü üzere kavmî bir kavramı değil Araplar’ın eski Medya’ya verdikleri “el-Cibâl” (dağlar) adı gibi coğrafî-topografik mâna ifade eden bir kelimedir." (Z)

      “IV. asra kadar Kafkasya’da sırasıyla SARMATLAR, ALANLAR, GOTLAR ve İSKİTLER bulunmuşlardır. İskitler’in Türklüğü hakkındaki bilgiler artık birçok kaynak tarafından kabul edildiğinden Dağıstan’daki TÜRK izleri için önemli bir dayanaktır. Bu dönemdeki İSKİT-PERS mücadeleleri Dağıstan tarihi açısından önemlidir. Romalılar M.Ö. 65’te, IV. yüzyıl başlarında da bölgeye HUNLAR girmiştir. 630’da kurulan HAZARLAR ise bölgede derin izler bırakmışlardır. Nitekim iki başkenti Dağıstan’da bulunmaktadır. Hunların ve Hazarların tarihi Dağıstan’daki Türk izleri için dayanak oluşturmaktadırlar. VII. asırda SASANİLER Dağıstan’da bulunmuşlar ve Hazarlarla mücadele etmişlerdir.” (M)

      "Kafkasya’da en fazla etnik unsurun yaşadığı ve en fazla etnik dilin konuşulduğu yer Dağıstan’dır. Nitekim ARAPLAR buraya Cebel-ül Elsine (Diller Dağı) demiştir. Dağıstan tarih boyunca Romalılarca ALBANYA adıyla, İslam eserlerinde ise Cebeli Kaf (Kaf Dağı), Cebel-ül Elsine (Diller Dağı), Cebel-i Memleket-ül Etrak (Türk Ülkesinin Dağı), Cebel-i Kubç (Kubaçilerin Dağı), Cebel-i Lan (Alanların Dağı) ve Bab-ül Ebvab (Kapılar Kapısı) adlarıyla anılmıştır." (M)

      "Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 50.300 km2, başşehri Mahaçkale, diğer önemli şehirleri Derbend, Buynak, Hasavyurt, Kızılyar ve İzerbaş’tır. Güneydoğudan kuzeybatıya doğru Sulak ırmağına katılan Andi-Koysu, Anar-Koysu, Kara-Koysu ve Kazı Kumuk-Koysu çayları akar. Sert ve dik yamaçlı dağlar arasında derin boğazlar yer alır. "(Z)

      "Tarih boyunca çeşitli kavimlerin göç yolları üzerinde bulunan Dağıstan önemli bir geçit yeri olduğu için muhtelif sebeplerle yurtlarını terk eden insanların bir kısmı buraya yerleşmiş ve böylece ülkenin nüfusunun çeşitlenmesini sağlamışlardır. Dağıstan nüfusunu oluşturan otuz civarındaki etnik gruptan; Agullar, Andiler, Avarlar, Azerbaycanlılar, Çeçenler, Darginler, Didolar, Karataylar, Kumuklar, Lekler Lezgiler, Nogaylar, Rutullar, Ruslar, Tabasaranlar, Tatlar, Tatarlar, Tizahurlar, Ukraynalılar, Zahurlar, Dağıstan’daki etnik toplulukları meydana getirirler." (Z) (M)

      "Dağıstan’da yaşayan Türk nüfusu; KUMUK Türkleri, AZERBAYCAN Türkleri ve NOGAY’LARLA birlikte 603.063 kişiye ulaşmaktadır. Bu oran Dağıstan nüfusunun %20,8’ine tekabül etmektedir. Ayrıca bu nüfusa henüz sayıları net olmayan TÜRKMEN nüfus ve Türk olduğu henüz net olarak ortaya konmamış halklar dâhil değildir. Dağıstan, Kuzey Kafkasya’nın en doğusunda bulunmaktadır. Dağıstan, kuzeyinde KALMUK Özerk Cumhuriyeti, kuzeybatısında STAVRAPOL Bölgesi (Krayı), doğusunda HAZAR Denizi, güneyinde AZERBAYCAN, güneybatısında GÜRCİSTAN, batısında ÇEÇENİSTAN-İÇKERİYA ile çevrilidir. Bunlardan sadece Gürcistan ve Azerbaycan bağımsız devletler olup diğerleri Dağıstan ile birlikte RUSYA Federasyonu’na tabidir." (M)

      “Dağıstan ilk İSLÂM fetihleri sırasında Müslümanların akınlarına mâruz kaldı. Sürâka b. Amr kumandasındaki İslâm ordusu DERBEND’in fethiyle görevlendirildi. Sürâka’nın ölümünden sonra Abdurrahman b. Rebîa el-Bâhilî başkumandanlığa getirilerek bölgeye hâkim olan Hazarlar’la savaşa memur edildi. Onun Hazarlar’la çarpışırken şehid düşmesi üzerine kardeşi Selmân b. Rebîa savaşa devam ederek muhtemelen 32’de (652-53) Derbend’i fethetti. Selmân b. Rebîa daha sonra Hazarlar’ın başşehri BELENCER’e kadar ilerlediyse de geri çekilmek zorunda kaldı. EMEVÎ Halifesi Hişâm b. Abdülmelik devrinde (724-743) halifenin kardeşi Mesleme fetihleriyle bölgede İslâm hâkimiyetini kurmayı başardı. Daha sonraki yıllarda Emevî kumandanlarından Mervân b. Muhammed de Dağıstan’a başarılı akınlar düzenledi. Fakat bölgedeki İslâm hâkimiyeti, 180 (796) yılında Hazarlar’ın Derbend’i zaptetmesiyle sona erdi. ABBÂSÎLER’in ilk zamanlarında da Hazarlar’la mücadele sürdürüldü. İki asır devam eden bu mücadele Müslüman Araplar’ın zaferiyle sona erdi. 815 yılında Şeyh Ebû İshak ile Şeyh Muhammed el-Kindî yaklaşık 2000 kişiden oluşan bir gönüllü ordusuyla Dağıstan’a girerek İslâmiyet’i yaymaya çalıştılar. Dağıstan Abbâsîler zamanında Azerbaycan ve ERMÎNİYE valileri tarafından idare edildi. Abbâsîler’in zayıfladığı bir dönemde 869’da HÂŞİMÎ hânedanı Derbend’i merkez yaparak burada hüküm sürmeye başladı. X. yüzyılda SÂCOĞULLARI Derbend’e hâkim olduysa da Hâşimîler kısa bir süre sonra şehri tekrar ele geçirdiler. “ (Z)

       “Bölgenin İslam ülkesi niteliğini kazanması ise daha sonraki yıllarda SELÇUKLU-OSMANLI ve kısmen KIRIM Hanlığı eli ile olmuştur. Müslüman Türkler ilk defa Selçuklular döneminde Kafkasya ile tanışmışlardır. 1062 yılında bölgeye akınlar yapan Selçuklu, Sultan Melikşah döneminde Gürcistan’dan Hazar Denizi’ne kadar Dağıstan’a Türk boylarını yerleştirmiştir. Melikşah’ın yaptığı bu iskân politikasının bölgeyi Türkleştirdiği ve İslamlaştırdığı bellidir. (M)

 "Dağıstan 1222’de MOĞOL istilâsına uğradı. XI-XIII. yüzyıllarda Karadeniz’in kuzeyinde ve Kafkaslar’da hüküm süren Kumanlar (Kıpçaklar) Dağıstan’a kadar sokularak bölgenin Türkleşmesinde önemli rol oynadılar. Daha sonra sırasıyla İLHANLILAR, ALTIN ORDA Hanlığı, TİMURLULAR, ŞİRVANŞAHLAR ve SAFEVÎLER Dağıstan’a hâkim oldular." (Z) "Selçuklulardan sonra ise yine Türk olan Şirvanşahlar özerk yönetimler şeklinde daha çok Güney Kafkasya’da olmak üzere hüküm sürmüşlerdir. Timur’un altında faaliyet gösteren Şirvahşahlar 1395-96 seferinden sonra 1525’e kadar bölgede yönetimlerini sürdürmüşlerdir.  Yine bu dönemde bölgede Türk Devleti olan Timur Devleti ve Türk olan Şirvanşahlar, Dağıstan’daki Türk izlerinin önemli dayanaklarıdır.” (M) "Dağıstan 1578-1606 yılları arasında Osmanlı hâkimiyeti altında kalmıştır." (Z)

      “Tarihte İskit-Pers ve Hazar-Sasani mücadelelerine sahne olan Dağıstan, 16. yüzyılda da Osmanlı-Safevi devletlerinin mücadele sahası olmuştur. 1578 yılında Vezir Lala Mustafa Paşa aslen Kafkasyalı “KUŞTOKA” boyundan olan Özdemiroğlu Osman Paşa, yardımcılığında Safevî seferine çıkar. Ağustos 1578’deki Çıldır Savaşı’nı kazanan Osman Paşa; ÇILDIR, AHILKELEK, TİFLİS, ŞEKİ, ŞİRVAN, ŞAMAHI ve BAKÜ’yü fetheder. Tarihte Kafkasya fatihi unvanı alan Özdemiroğlu Osman Paşa, Dördüncü Osmanlı Beylerbeyliği kurulup Beylerbeyi olduktan sonra tüm Dağıstan’ı fetheder. Özdemiroğlu Osman Paşa, söz konusu fetihlerle birlikte İslamiyet’in Dağıstan’da büyük ölçüde kök salmasını sağlamıştır. Osman Paşa’nın bu başarısında bölgenin özelliklerini çok iyi bilip buna göre davranması ve Kafkasyalı bir zevce alıp bölge ile akrabalık ilişkileri kurması önemli rol oynamıştır. Osman Paşa bu dönemde LEZGİLERLE (Dağıstanlılar) antlaşma yapmıştır. Bu antlaşmaya göre, hutbe Osmanlı hanedanı adına okutulmuş, İRAN seferine çıkıldığında 30.000 kişilik Kırım kuvvetlerinin Dağıstan’dan geçmesi ve bu orduya gerekli yardımın yapılması kararlaştırılmış, ŞEMHALLERİN iç işlerine karışılmaması kabul edilmiş, Osmanlıların savaşlarında Dağıstanlıların Osmanlı’ya yardım etmesi kabul edilmiştir. Nitekim Dağıstanlıların da Osmanlı ordusuna katıldığı MEŞALELER Savaşı’nda Osmanlı, İranlıları bozguna uğratmıştır. İslamiyet’in Kafkasya’ya yayılması Dağıstan üzerinden ve kısmen Kırım Hanlığı’nın kuzeyden teşvikleri ile mümkün olmuştur. 16. asır sonları ve 17. asır Dağıstan Şemhalleri ve Osmanlı ile Safevi ve Rusya arasındaki mücadeleler ile geçmiştir. Bu dönemde Gazi Kumuk Hanı Çolak Surhay Han gibi birçok han Osmanlılar ile ittifak kurmuş, Gürcistan, İran ve Rusya seferlerine çıkmışlardır." (M)

      "Safevîler’in XVII. yüzyılın başlarında Dağıstan’da ŞİÎLİĞİ yaymak için başlattıkları harekât Dağıstanlılar’ın şiddetli tepkisiyle karşılaştı. 1607’de Şah I. Abbas Şamahı Kalesi’ni kuşatarak ele geçirdi. Osmanlılar burayı hiç kimsenin canına dokunulmaması şartıyla teslim ettikleri halde Şah Abbas pek çok kişiyi öldürttü ve 1639’da Dağıstan’da önemli bir nüfuz tesis etti. Dağıstan XVI. yüzyıldan itibaren Ruslar’ın da ilgisini çekmeye başlamış ve XVII. yüzyılın başlarından itibaren İranlılar, Ruslar ve Osmanlılar arasındaki nüfuz mücadelesine sahne olmuştur. XVIII. yüzyılın başlarında Safevîler güçlerini kaybetmeye başladıklarında Dağıstanlılar Gazi Kumuk Hanı Çolak Surhay Han’ın önderliğinde birleşerek Şemahi’yi geri almayı başardılar ve İran’a karşı zafer kazandılar (1712). Başarılarını devam ettirmek için Osmanlı yönetiminden yardım isteyen Dağıstanlılar’a Bâbıâli yardım ve hanlarına hediyeler göndererek himayesine aldı. (Z) . 1712 Osmanlı-Rus Antlaşması ile Gürcistan ve Dağıstan’ın kuzey sahilleri Rusya’ya bırakılmıştır. "(M)

      “1722’de Kafkasya’yı almayı tasarlayan Rus Çarı I. Petro, (M) Rus tüccarlarının öldürülmelerini bahane ederek (Z)  Derbent’i işgal etmiştir. Ancak Osmanlı ültimatom göndermiş ve Petro Dağıstan’dan çıkmak zorunda kalmıştır. (M) Ruslar Dağıstan’ın iç kısımlarında tutunamamışlarsa da Hazar sahillerine doğru egemenliklerini genişlettiler ve ancak Mustafa Paşa idaresindeki Osmanlı kuvvetlerinin yardımıyla Bakü önlerinde durdurulabildiler." (Z)  "Şemhal Adil Giray teslim olsa da Şirvan Şahı Davut, Osmanlı kuvvetleri ile birlikte Rusları Bakü’de durdurmayı başarmıştır. Bunun üzerine Petro, İran seferine çıkıp GEYLAN, MAZENDERAN ve ESTERABAD’ı işgal etmiştir. 1727’de Osmanlı-İran arasındaki antlaşma ile de TEBRİZ, GENCE, TİFLİS, KARABAĞ ve ŞİRVAN Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır. 1732 Rus-İran REŞT Antlaşması ile Dağıstan’ın güneyi, DERBEND ve BAKÜ İran’a bırakılmıştır. 1736 yılında İran hükümdarı Nadir Şah, Şamahi’yi işgal etmiştir. Nadir Şah, Ruslar’a karşı sürdürdüğü mücadeleler sonunda 1732’de imzalanan Reşt Antlaşması’yla Dağıstan’ın güneyini, Derbend ve Bakü’yü, 1735 tarihli antlaşma ile de SULAK ve KURA (Kür) nehirleri arasında kalan bazı toprakları ele geçirdi. 1747’den sonra Ruslar Dağıstan’da yeniden nüfuz kazanmaya çalıştılar. (Z) 18. asırda zayıflama emareleri başlamış olan Osmanlı ve İran’ın yerine Kafkasya’da Rusya güçlenmeye başlamıştır. Nitekim 1739 BELGRAD Antlaşması ile AZAK Kalesi’ni Osmanlı’dan alan Rusya, Kafkasya’nın orta kesimindeki KABARTAYLAR’ a müdahale edilmemesi teminatını almıştır. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı’nı Osmanlı kaybetmiş ve KÜÇÜK KAYNARCA Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı’ya bağlı Kırım ve hanları müstakil olmuş, Kırım hanlarının seçimlerine bundan sonra Osmanlı’nın karışmaması karara bağlanmıştır. Böylelikle Rusya Kırım’a daha kolay müdahale edebilmenin yolunu açmıştır. Nitekim bundan yararlanarak 1783’te Rusya Kırım’ı ilhak etmiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar Dağıstan’daki hanlıklar bağımsız şekilde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu hanlıklar bazen Osmanlı hâkimiyetini tanımışlar bazen Safeviler bazen de Ruslar tarafından ilhak edilmişlerdir. Tarihte değişmez bir gerçek gibi büyük güçlerin mücadele sahası olan Kafkasya ve Kafkasya özelinde Dağıstan bu dönemde daha çok Osmanlı kuvvetleri ile birlikte hareket etmiştir.” "Buradaki maksat Kafkasya’yı ortadan bölmek ve Hristiyan olan Gürcü bölgelerini ileri karakol olarak kullanmak amacıyla egemenlik altına almak ve Kafkasya’yı kuzey ve güney yönlü olarak kıskaca almaktır. Bunun sonucu olarak 1784 yılında DARYALl Boğazı yakınındaki VLADİKAFKAS Kalesi’ni yaparak Gürcistan askerî yolunu genişletmişler ve bu amaçlarına daha sonra ulaşmışlardır." (M) "1785’te Kafkasya valiliğini ihdas ederek hâkimiyetlerini büyük ölçüde sağlamlaştırdılar. İmam Mansûr, Dağıstanlılar’ı bir safta toplayıp bütün İslâm ülkelerini cihada çağırdıysa da başlatılan isyan başarılı olmadı. 1791’de esir alınan İmam Mansûr’un 1794’te öldürülmesinden sonra yerine Gazi Muhammed geçti. Onun zamanında Ruslar’la İranlılar arasında imzalanan GÜLİSTAN Antlaşması ile (1813) Dağıstan Ruslar tarafından ilhak edildi." (Z)  "Şirvan Şahı Surhay Han, Osmanlı kuvvetleri ile birlikte bu dönemde Nadir Şah’a karşı savaş verse de Nadir Şah’a teslim olmak zorunda kalmıştır. Ancak Surhay Han’ın oğlu Mehmet Han ve Dağıstan’ın diğer hanları Nadir Şah’ı perişan etmişlerdir. Nadir Şah Derbend’ e güç bela dönebilmiştir. Kafkasyalıların bu zaferinden sonra “Şah aklını kaybedince Kafkasya’ya hücum eder.”, “Dağıstan, İran’ın mezarı oldu.” gibi meşhur sözler ortaya çıkmıştır “Kırım’ın Kafkasya ile derin bağlarından biri “atalık müessesesi”dir. Bu uygulamayla Kırım Hanları eskiden beri çocuklarını yetiştirilmesi için Kafkasyalı ailelere verirler, çocuklar büyüyüp genç olduklarında geri alırlardı. Böylelikle çocuklar hem savaşçı kabiliyetle yetişmiş olurlar hem de Kafkasya ile akrabalık ilişkisi içerisinde olurlardı. Böylelikle İslamiyet Kuzey Kafkasya’ya Kırım Hanları vasıtası ile de yayılıyordu. Kırım’ın kaybı Osmanlı ve Kuzey Kafkasya için ciddi bir tehdit olmuştur. Kafkasya, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Osmanlı’nın daha fazla önem verdiği bölgelerden biri olmuştur. Bu sebeple bölgeye 1781 yılında SOĞUCAK Valisi olarak Ferah Ali Paşa gönderilmiştir. Ferah Ali Paşa ÇERKEZ kabile beyleriyle sözleşme imzalamış, Çerkez kabilelerini itaat altına almış, kendisi bir Çerkez kızı ile evlenmiş ve askerlerine de bunu tavsiye etmiştir. Adaletli ve hakkaniyetli politikalarıyla İslam’ın Çerkez bölgelerinde yayılmasına vesile olmuştur. Ferah Ali Paşa, Karadeniz sahilindeki ANAPA Kalesi’ni inşa etmiş ve Osmanlı’nın Kafkasya politikası için burasını merkez olarak konumlandırmıştır. 1785-1786 yıllarında, Dağıstan Hanları Gürcistan’a saldırmıştır. O dönemki ÇILDIR Valisi Süleyman Paşa aracılığı ile Dağıstanlılar Rusya’ya karşı harekât için teşvik edilmiştir. Bu dönemdeki Dağıstan Hanı Öme Han idi. 1789’da Osmanlı’nın Anapa civarına gönderdiği Doğu Seraskeri Battal Paşa’nın 1789’da Devlet-i Âli’ye ihanet ederek Ruslara teslim olması, Anapa’nın 1791’de işgali, Şeyh Mansur’un esir edilmesi, 1801’de Gürcistan’ın Ruslarca ilhakı gibi olaylar tüm Kafkasya’nın işgal edileceğinin sinyalleri olmuştur.  1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı’nın kaybedilmesiyle Osmanlı’nın Kafkasya’dan çekilmesi hızlanmıştır. Anapa Kalesi Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Rusların Kafkasya’yı işgal harekâtlarının hızlandığı bu dönemde Ruslara karşı bir bağımsızlık ve direniş harekâtı olan ve GAZAVAT diye tarihe geçen İmam Mansur (Uşurma) önderliğindeki direniş başlamıştır. İmam Mansur Ruslara çok büyük kayıp verdirmiş ve Kafkasyalıların işgale boyun eğmez karakterinin yol başçısı olmuştur. Bu dönem Osmanlı’dan yardım istenmesine rağmen istenilen yardımlar gönderilememiştir. 1801 yılında Ruslar Gürcistan’ı ilhak etmiştir. 1793’de Tarku Şamhalı (Bammat) Mehmet, Ruslar tarafından Şamhal olarak tanınmıştır. 1796’da Derbent Hanı Şeyh Ali Han ilk başlarda Ruslara büyük darbeler vursa da Ruslara esir düşmüştür. 1803’te GENCE Hanı Cevad Han, Rusların büyük komutanını öldürdükten sonra şehit edilmiştir ve Gence Rusların eline geçmiştir. 1804-1805’te ŞİRVAN ve ŞEKİ Hanlıkları işgal edilmiştir. 1805’te Derbent işgal edildikten sonra Dağıstan’ın birçok bölgesi Ruslarca işgal edilmiş bulunuyordu. Dağıstan, kuzeyden, batıdan ve güneyden kuşatılmış durumdaydı. Merkezde bulunan AVARLAR, GAZİ KUMUKLAR, ÇEÇENLER ve AKOŞALILAR mücadeleye devam ediyorlardı. 1818 yılında Rus Generali Yermolov Sünç (Grozni) Kalesi’ni yaptırmış ve Çeçenleri baskı altına almıştır. 1819’da HAYDAK bölgesi Rusların eline geçmiştir. Bu dönem Rusların en büyük düşmanı Gazi Kumuk Han’ı Surhay Han’dır. Derbent Hanı Şeyh Ali Han, Haydak Usumisi Adil Giray ve Mıhtılı Hanı Hasan Bey Ruslara karşı çok çetin savaş verseler de 1820’de Gazi Kumuk Hanlığı Ruslarca işgal edilmiştir. 1821’de TARKU Şamhallığı zaten Rus etkinliği fazla olduğu için ilhak edilmiştir. 1829’da İmam Mansur gibi İmam Gazi Muhammed bir beyanname yayınlayarak Gazavat harekâtını başlatmıştır. Gazavat, Nakşibendi tarikatına bağlı imamlar, naipler ve müritler harekâtı olarak gözükse de Rusya’ya karşı bir bağımsızlık harekâtına dönüştürülmüş, sistemli bir yapılanma hali içerisine sokulmuştur. EDİRNE (1829) Antlaşması ile Kafkasya’daki haklarından vazgeçen Osmanlı bu direniş harekâtına askeri olarak destek sağlayamasa da bu mücadeleye ilgi göstermiştir. İmam Gazi Muhammed 1793’de Dağıstan’ın GİMRİ Köyü’nde doğmuştur ve İMAM ŞAMİL ile yakın arkadaştır. 1832’de şehit olana kadar Dağıstan’ın ve Kafkasya’nın bağımsızlığı için mücadele vermiş, Ruslara ağır kayıplar verdirmiştir." (M) "Gazi Muhammed 1832’de Ruslar’la çarpışırken şehid düştü. (Z) 1832’de imamlığa İmam Hamzat seçilmiştir. İmam Hamzat 1834’de şehit edilene kadar mücadeleyi yürütmüştür. İmam Hamzat, Avar Hanlığı’nın merkezi HUNZAH’ı ilhak etmiş, Rus yanlısı han olan Bahu-Bike Hatun’un oğullarını öldürmüş, 1834’de Bahu-Bike’nin sütkardeşleri olan Hacı Murat ve Osman tarafından HUNZAK Camisi’nde öldürülmüştür. 1834’de imamlığa seçilen ŞEYH ŞAMİL, Gazavat harekâtını sistemleştirmiş ve Kafkasya’nın bağımsızlığı adına büyük bir ordu kurmuş, barut fabrikaları inşa ettirmiş, mahkemeler ve idari sistem (naiplik) kurarak bir nizam oluşturmuştur. Tüm Kafkasya’ya naiplerini göndererek Kafkasya’nın birliği idealini benimsemiş ve bunu yaparken İslam şeriat kurallarını esas almıştır.      Dağıstan’ın başkenti MAHAÇKALA’dır. 1847’de Rusların PETROVSK Kalesi’ni inşa etmesiyle bu şehir ortaya çıkmıştır. Bu isim 1722’de İran seferine çıkan Deli Petro’nun burada konaklamasından dolayı verilmiştir.  Ruslara en büyük kayıpları verdiren ve büyük başarısından dolayı Rus Çarı tarafından saygıyla karşılanan İmam Şamil, Dağıstan’ın Gimri Köyü’nde doğmuştur. İmam Gazi Muhammed’in şehit düştüğü Gimri Savaşı’ndan ağır yaralı kurtulan Şeyh Şamil, oğlunu Ruslara emanet bırakmak zorunda kalmış, daha sonra ise esir ettiği Rus subaylarının oğluyla takas edilmesi ile oğluna kavuşmuştur. 1853’te Sultan Abdülmecid’e mektup yazan İmam Şamil’den, Kırım Savaşı’ndan dolayı Sultan tarafından gönderilen fermanla Ruslara karşı cihat edilmesi istenmiştir. Şeyh Şamil’e Dağıstan Serdar-ı Ekrem’i ünvanı verilmiş, oğlu Gazi Muhammed’e, Danyal Sultan’a ve İsmail Paşa’ya mirlivalık, Şemhal Han’ı Ebu Müslim’e feriklik rütbesi verilmiştir. Osmanlı’nın bu teşvikleri ve manevi himayelerine karşılık, Osmanlı’nın içinde bulunduğu ahvalden dolayı askeri bir yardım yapılamamıştır. Bu durum daha sonra Ruslara teslim olan İmam Şamil’in Çar’ın özel izniyle hacca gitmek üzere İstanbul’a gelerek sultanla karşılaşması esnasında sitayişle Sultan’ın yüzüne karşı dile getirilmiştir. Osmanlı bu dönemde sürekli Ruslarla yaptığı savaşlardan dolayı Kafkasya’daki bağımsızlık harekâtlarından yararlanmayı düşünmüştür. İmam Şamil 1859 yılında Ruslara teslim olmak zorunda kalmıştır. (M) "Nihayet 25 Ağustos 1859’da General Baryatinski kumandasındaki ağır silahlı Rus birliklerine teslim olmak zorunda kaldı. Ruslar Şeyh Şâmil’in teslim olmasından sonra imamlara karşı mahallî beyleri destekleme kararı aldılar. Ancak 1862’de bu siyasetten vazgeçip Avar Hanlığı’na son verdiler ve idareyi askerî valilere bıraktılar." (Z) "İmam Şamil’den sonra Kafkasya ve Dağıstan’da bağımsızlık savaşları bir süre daha devam etmiştir. 1860 yılında Kuzey Kafkasya’da yeni idari düzenlemeler yapılmıştır. KUBAN ve TEREK eyaletleri oluşturulmuş, RUS-KOSSAK birliği meydana getirilerek Kossakların bölgeye iskânı ve Kafkasyalıların yerlerinden göç ettirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu düzenlemeler ve Kossakların kayırılması, ileriki dönemlerde Kafkasyalıların Ruslara karşı çıkaracağı isyanların önemli nedenlerinden olmuştur. İmam Şamil’in teslim olduğu gün Terek-Kossak Ordusu yıldönümü bayramı olarak ilan edilmiştir. Kossaklar Dağıstan ve Kafkasya’ya yerleştirilmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı yıllarında Dağıstan SUGRATLI Abdurrahman Hacı ile SEMŞİRLİ Ali Elden Bey ayaklanmışlardır. 1878 yılında Gazi Kumuk Han’ı Feth Ali Han şehit edildikten sonra Abdurrahman Hacı idam edilmiş ve Dağıstan’daki isyan bastırılmıştır. 1905’te başlatılan ikinci isyan da başarılı olmadı." (Z) "1909’da dağa çıkan aslen Çeçen olan Abrek Zelim Han 1913’e kadar Ruslara karşı savaşmıştır. Görüldüğü gibi Dağıstan’da Ruslar istenmemiş ve aralıklarla isyanlar çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın akabinde Çarlık Rusya’nın dağılmasına kadar Dağıstan Rus işgali altında kalmıştır.” (M) Bağımsız Kuzey Kafkasya ve Dağlı Cumhuriyeti (1917-1921) döneminde şehrin adı Şeyh Şamil’e izafeten ŞAMİLKALE olarak değiştirilmiştir.

(DEVAM EDECEK)

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön