KIZILELMA "HEDEF TURAN" AMA NASIL? (XL)

14 Ağustos 2024


     
               TOP. NÜFUS      TÜRK NÜFUS        KM2
Omsk Oblastı    2.014.135       142.000         139.700   

      Omsk Oblastı; Güneybatı Sibirya’da, Rusya’nın Federal Bölgesinde bulunmaktadır. 139,700 kilometrekarelik alana sahiptir. Nüfusu 2.014.135 olup çoğunluk 1,12 milyon idari merkez Omsk’ta  yaşamaktadır. Oblastın büyük şehirleri: Omsk, Tara, Kalaçinsk, İsikul, Nazıvayevsk, Tyukalinsk, Lusino, Odesskoye, Azovo, Rostovka, Sedelnikovo, Koloso, Znamenskoye, Nizhnyaya Omka ve Ust-Ishim dir.  Oblast, kuzeyde ve batıda Tyumen, doğuda Novosibirsk ve Tomsk Oblastları, güneyde Kazakistan ile komşudur. (Kuzey Kazakistan ve Pavlodar Bölgesi) dir.
      Bölge kuzeyden güneye 600 km ve batıdan doğuya 300 km kadar uzanıyor. Ana su arteri İrtiş Nehri ve onun kolları İşim, Om, Oshave ile Tara nehirleridir. Bölge genel olarak eğimsiz arazi yapısıyla Batı Sibirya Ovası’nda yer almaktadır.
      Güneyde, kuzeyde bozkır, orman ve bataklık taygaya dönüşen İşim Ovası bulunmaktadır. Toprak kumlu ve siltlidir. İrtiş Nehri boyunca, Kuzey İrtiş bölgesinde, ormanlık bir manzaraya ve vadilere sahip bir "vaha" mikro iklimi vardır. Omsk bölgesinin en büyükleri Tenis-Saltaim, Ik, Ebeyty, Ulzhay ve Tobol-Kushly olmak üzere bir çok göl bulunmaktadır.
      Arkeolojik araştırmalar, oblastın zamanında topraklarının son 14.000 yıldır dağılımını göstermektedir. Bölgedeki Neolitik dönemde toplum balıkçılık ve avcılıkla geçiniyordu. Yaklaşık üç bin yıl önce çiftçilik yerleşmeye başladı. Omsk Oblastı'nda 45.000 yıl önce yaşamış bir insan kalıntıları olan Ust’Ishim keşfedildi.  Çeşitli Türk Devletleri Orta Çağ boyunca bölgeye hâkim oldu. Dikkat edilmesi gerekenler Batı Türk Kağanlığı ve Sibirya Hanlığı idi. Sibirya Tatarları, Moğollar, Hatıler ve Mansi grupları ve diğerleri bölgede yaşamaktaydı. 
      Omsk'un Rus tarihi, yerel çapta nominal Rus kontrolü kuran Yermak Timofeyevich Komutasındaki bir Kazak kuvvetinin 1584'te gelmesiyle ve 17. Yüzyılda Rus çiftçiler ve Kazaklar Sibirya topraklarına yerleşmesiyle başladı. Çarlar, Feodor Ive Boris Godunov, daha fazla genişlemeyi desteklemek için tebaalarını göçebe kabile mensuplarının baskılarından korumak ve özellikle haraç ödeyen Baraba Toprakları’ndaki Sibirya Tatarları, Sibirya’nın yerel halk üzerinde otomasyon düzeni için yerel müstahkem yerleşim yerleri ve askeri karakollar inşa etmeye başladı . Bölgedeki ilk kalıcı Rus yerleşimi olan Tara 1594'te kuruldu ve kısa sürede Rusya'yı Orta Asya ve Çin ile kaplı kürk ticaretinde önemli bir rol oynamaya başladı. 
      18. Yüzyılın tamamında Sibirya göçebe kabilelerine karşı şiddetli bir mücadele damgasını vurdu. 1716'da, Teğmen Ivan Bugholtz'un emriyle, Om ve Irtysh nehirlerinin birleştiği noktada bir kale inşa edildi. Kale, gelecekteki Omsk şehrinin gelişimi için çekirdeği oluşturacaktı. 18. Yüzyılın ikinci yarısında, Omsk Kalesi Rusya’nın doğu kesimindeki her türden en büyük binaydı. 
      Omsk, en başından beri bir sürgün yeri olarak hizmet verdi. Buradan mahkûmlar ağır işler için diğer Sibirya kalelerine gönderildi. Ağır hapis cezalarını tamamlayanların, sonra çoğunluğu Omsk'a yerleşti. Hükümlüler, sırtında sarı olarak bulunan kumaşları ve ağırlığı 4-5 kg'a kadar olan ayak çamaşırlarını giyerlerdi. Bir kişi ancak serbest bırakıldığında veya öldüğünde zincirlerinden kurtuldu. Ömür boyu mahkûmlar zincire bağlanıyordu. Yanaklarına ve alınlarına BOP (“hırsız” anlamına gelen) veya KAT (“mahkûm” anlamına gelen “katorjnik” geride kalacakları) harflerle işaretlenmişti. Mahkûmların kurtuluşunun ana yöntemlerinden biri dal, baston ve sopayla dövmek gibi onların cezalarıydı. İnfaz sırasında insanlar sıklıkla ölüyordu. Mahkûmlar her gün İrtiş Nehri'nin genel dağılımını takip ediyor. Orada eski tekneleri ayırıp, kaymaktaşını yakıp temizlediler, kili sertleştirdiler, karları tırmıkladılar, kasabadaki binaları onardılar. Bölgenin etnik yapısı sömürgeleştirme süreci şekilleniyordu. Ruslar, Almanlar, Polonyalılar, Belaruslular ve diğer birçok milletten insanlar buraya asker olarak veya sürgüne gönderildi. Bölgenin yerli halkının canlı geçmişi Sibirya Tatarları ve Kazaklardı.

      Kazak yaşamı ile yerli halkın yaşamı arasında büyük bir benzerlik vardır. Ve yerlilerle, özellikle Yakutlarla Kazaklara çok yakın günlük ilişkiler. Kazaklar ve Yakutlar birbirlerine güvendiler ve yardım ettiler. Yakutlar kanolarını isteyerek Kazaklara ödünç verdi, avcılık ve balıkçılıkta onlara yardım etti. Kazaklar uzun bir süre iş için ayrılmak zorunda kaldıklarında, hayvanlarını bakması için Yakut komşularına teslim ettiler.
      Yerlilerin yerlilerle hem vaftiz edilmiş hem de paganizmde kalanların karma evlilikleri yaygınlaştı. Kilisenin bu uygulamayı büyük bir hoşnutsuzlukla gördüğü akılda tutulmalıdır. 17. yüzyılın ilk yarısında, din adamları, Rus halkının "Tatar ve Ostyak ve Vogul kötü eşleriyle karışacağından... diğerlerinin ise eşleriyle olduğu gibi vaftiz edilmemiş Tatarlarla yaşayacağından ve çocuklarına sahip çıkacağından" endişelerini dile getirdiler.
      Yerel kültür, şüphesiz Rusların kültürünü etkilemiştir. Ancak Rus kültürünün yerli kültür üzerindeki etkisi çok daha güçlüydü. Ve bu oldukça doğaldır: bir dizi yerli etnik grubun avcılık, balıkçılık ve diğer ilkel ticaretlerden tarıma geçişi, yalnızca emeğin teknolojik donanım düzeyinde bir artış değil, aynı zamanda daha gelişmiş bir kültüre ilerleme anlamına da geliyordu.
      Misyonerlik faaliyetinin sonucu genellikle tek din değil, ikili inançtı. Hıristiyanlık tuhaf bir şekilde paganizmle birleşti. Böylece Hristiyanlığı benimseyen Buryatlar, şamanist inanç ve ritüellerini korumuşlardır. Yerlileri Hıristiyan inancıyla tanıştırmanın zorlukları, yerlilerin buna karşı çıkmaları ve misyonerlerin görevlerini oldukça normal bir şekilde ele almaları ile ilişkilendirildi.
      1803-1804 yıllarında gerçekleştirilen okul reformu Sibirya'daki eğitim sistemini olumlu yönde etkilemiştir. Yönergeleri uyarınca, Rusya altı eğitim bölgesine bölündü, Sibirya, entelektüel merkezi Kazan Üniversitesi olan Kazan bölgesinin bir parçası oldu. Yerli halklar arasında ve özellikle Uzak Kuzey sakinleri arasında eğitimin gelişmesiyle durum kötüydü. Eğitim ihtiyacı muazzamdı, ancak onu alma fırsatları sınırlıydı, eğitim politikası kötü düşünülmüştü.
      Rus yerleşimleri 18. Yüzyıl boyunca Yenisey, Tobol ve İrtiş havzalarına dağılmaya devam ettikçe , Omsk bölgesinde gelişim arttı. 1753'te Kazak kabileleriyle giderek artan ticaret yoluyla taşınan mallara vergi koymak için bir gümrük karakolu kuruldu. 1764'te Rusya'nın Sibirya eyaletleri, merkezleri İrkutsk ve Tobolsk olan iki valiliğe ayrıldığında, Tara şehri ve Omsk kalesi ikincisine atandı. 1780 de Büyük Katerina’nın emriyle Kolyvan Oblastı’na devredildi. Bu sırada Omsk küçük bir şehir boyutuna ulaşmıştı, ancak 1797'den 1804'e kadar kendi uyezdine sahip değildi.
      1756 yılından sonra çürümüş ahşap yapılar yerine ilk taş yapılar inşa edildi. 1782'de Omsk kalesi kasabaya dönüştürüldü. 1785 yılında Omsk arması oluşturuldu. 1829'da ünlü mimar V. Heste'nin hazırladığı kasabanın yerleşim planı onaylandı. Mimar, yerleşim modeli olarak geniş perspektifleri, devasa mahalleleri, zarif çeşmeleri, döken demir köprüleri ve bahçeleriyle Saint-Petersburg'u örnek aldı.
      1804'te Omsk'u kayıtlı bölge Omsk Okrugu olarak düzenlendi. Şehir, Sibirya'nın 1822'de yeniden düzenlenmesiyle önem kazandı. Omsk, Sibirya'nın eski merkezi Tobolsk'un üzerinde yükselen Doğu Sibirya Genel Valiliği'nin idari merkezi oldu. Yeni valilik, Rus sömürgecilerinin yaşadığı Omsk, Petropavlovsk, Semipalatinsk ve Ust-Kamenogrsk şehirleri çevreleyen oblastlara ve Kazak göçebelerinin yaşadığı okruglara bölündü. Daha sonraki reformlarda Oblast'ın adı sağlıklı Sibirya Kırgızları Oblastı (1854), Akmolinsk Oblastı (1868) ve Omsk Oblastı (1917) olarak değiştirildi ve sonunda 1918'de Omsk Valiliği'ne geri döndü. 
      19. yüzyıl da, güçlü sınır kaleleri sahibi olan Omsk, Rus İmparatorluğu'nun Avrupa kısmından gelen siyasi sürgünler ve mahkumlar için birinci sınıf bir varış noktası olarak kötü bir şöhrete kavuştu. Dekabristler, Polonyalı isyancılar, Fransız savaş esirleri ve her kesimden siyasi aktivist Sibirya'ya ulaştı. Bunlar arasında Omsk Hapishanesinde dört yıl (1850-1854) kalan Fyodor Dostoyevski de vardı. 
      On Dokuzuncu yüzyılın başlarında şehirlerde ve İrtiş havzasının geri kalanında endüstrinin büyümesi görüldü. Sibirya Kazak Ordusu 1808'den sonra Omsk'ta karargâh kurdu ve şehrin güçlendirilmesi sağlandı, 20. yüzyılın başlarında Kazaklar hem Omsk döneminde hem de çevre toprakların toplumlarında baskın bir şekilde görülüyordu, 174 bin nüfusa ulaşmış ve beş milyon hektarlık tarımın mülkiyetini elinde tutuyordu. 18. ve 19. yüzyıllarda ayrıca Rusya'nın Volga Bölgelerinden ve sayısız Alman göçmen akınına uğradı.
      1917 Büyük Ekim Devrimi'nden kısa bir süre sonra Omsk, Batı Sibirya'da yeni kurulan Sovyet otoritesinin siyasi merkezi haline geldi. Haziran 1918'den Kasım 1919'a kadar Omsk, Rus Beyaz hareketinin başkenti ve Amiral Alexander Kolchak'ın ikametgâhı olmuştu.
      1925 te Omsk valiliği yeni oluşturulan Sibirya Krai’ye bölündü ve 7 Aralık 1934'te Tüm Rusya Merkezi Yürütme Komitesi’nin emriyle bu kez bir Oblast olarak yeniden düzenlendi. Ob -İrtiş Oblastı ve Batı Sibirya Krai’nin bazı kısımları Çelyabinsk Oblastı’nın güney kısmı da Omsk'a verildi. 1943'te Çelyabinsk Oblatı’nın batı kesiminden Kurgan Oblastı’da bir dizi Omsk'un sahibi oldu. 1944 yılında Omsk Oblastı'nın kuzey bölgesi ve daha önce Kurgan'a aktarılan ilçeler, Khanty-Mansi ve Yamalo-Nenets özerk okruglarını içeren yeni kurulan Tyumen Oblastı haline geldi. 1941-1945 Büyük Vatanseverlik Savaşı Omsk için zor bir dönemdi. Boşaltılan 200'e yakın sanayi nüfusuna, 60 ülkede, onlarca eğitim kurumuna, tiyatroya, müzeye ve yüzbinlerce göçmen göçmene ev sahipliği yapmak zor bir görevdi. Ekonomi acilen savaş zamanı temeline oturtuldu. Omsk vatandaşının yurtsever yükselişi, bölgedeki fabrikalarda ve fabrikalarda büyümede ve endüstriyel programların gereğinden fazla yerine taşınmasında bulundu. O zamanların sloganlarından biri "İç cephedeki ona işçi Kızıl Ordu'ya yardım ediyor" idi. 1950'li yıllarda petrol işleme endüstrisinin yarattığı yanı sıra, yüzyılın geri kalanında Oblast ekonomisini ilgilendiren çeşitli yüksek teknolojik tesislerin gelişimi görüldü.
      Sovyetler Birliği’nin dağıymasıyla birlikte bölgenin yeni bağımsızlığını kazanan Rusya Federasyonu'nun bir parçası haline geldi. Kazakistan'ın bağımsızlığı Omsk'a güneyde uluslararası bir sınır uzatılıyor, Stalin dönemi nüfus transferlerinin ekonomiyi iyileştirmeyi amaçlayan federal politikanın sürdürülmesi, çoğunluk olmasa da önemli bir Alman rejimine sahip bir bölgede ulusal bir Alman üretildina yol açtı. Azovo kasabası civarındadır . 19 Mayıs 1996'da Omsk Oblastı federal hükümetle özerklik veren bir güç anlaşması imzalandı.   
      Bu dönemde, oblasttaki yüksek otorite üç kişi arasında paylaşılmıştı: Omsk CPSU Komitesi'nin ilk sekreteri (gerçekte en büyük yetkiye sahipti), oblast Sovyeti başkanı (yasama gücü) ve oblast başkanı. Oblast İcra Komitesi (yürütme gücü). 1991'den beri CPSU'nun tüm gücü ve Oblast yönetiminin başkanlığını kaybetti ve sonunda seçildi bölgesel parlamentonun yanı sıra vali de atandı/seçildi.
      Oblasttaki siyaset Omsk Oblast Şartı'na tabidir. Oblastın yetkisi dahilindeki kurallar, yasama (temsilci) organı olan Omsk Oblastı Yasama Meclisi tarafından kabul edilir. En yüksek satış organı Omsk Oblast İdaresidir. Aynı zamanda ilçeler gibi alt bölümlerin yürütme organlarını da içerir ve günlük idareden sorumludur. Oblast yönetimi, oblastın başkanı olan Valinin faaliyetleri ve Rusya Anayasası Şart'ın yaşamının garantörü olarak hareket eder.
      18 Ocak 2019 tarihi itibariyle, Rusya Federasyonu Omsk Oblastı Adalet Bakanlığı Ofisi'nin kayıtlı kar amacı gütmeyen merkezlerinin bölüm sicili, 1332 kamu derneği (ulusal dernekler - 60, siyasi partilerin bölgesel şubeleri - 46, sendikalar - 328, çocuk ve gençlik kamu dernekleri - 55 ), 308 dini kuruluş, 30 Kazak derneği ve 20 Kazak kamu derneği. Mesela Omsk Oblastı'nda Birleşik Rusya, Adil Rusya, Rusya Federayonu Komünist Partisi ve diğer siyasi partilerin bölgesel şubeleri bulunmaktadır.  
      2008 yılı itibarıyla Omsk Oblastı, 10,2 milyarlık gayri safi strateji hasılası ile Rusya'nın 23. büyük ekonomisidir. Omsk Oblastı'nın ekonomisi, iyi gelişmiş ve büyüyen hizmet ve finans sektörleriyle yoğun bir şekilde endüstriyeldir. Tarım ekonomisinin daha küçük ama yine de önemli bir bölümünü temsil ediyor. Ekonomik faaliyet Omsk'ta yoğunlaşmış olup, küçük işletmelerden milyarlarca üretime kadar altmış altı binin üzerinde özel girişim kayıtlıdır.  
      Omsk, 2008 yılında Forbes Rusya'nın iş açısından en iyi 6'ncı şehri olarak derecelendirildi; bu, önceki yılın 20'nci sırasına göre bir ilerleme kaydetti. 2009 yılında endüstriyel olarak ortaya çıkan büyük kısım gıda ve tütün işleme (900 milyon $), hidrokarbon işleme (6,7 milyar $), kimyasal üretim (500 milyon $), plastik üretim (200 milyon $) ve elektrik üretimi üretimi (280 milyon $) yoğunlaşmıştır. Ekonominin geri bireysel sektörü ve tarım tarafından domine edilmektedir.
      En büyük endüstriyel işletmeler arasında uçuşların üreticisi Polyot, Omsk Aggregate Plant, tarım üreticisi Sibzavod, Omsk Baranov Motorworks ve T-80  ana muharebe tankını geliştirme Omsk Transmash yer almaktadır. Ayrıca Omsk Kauçuk, Teknik Hidrokarbon Tesisi, Omsk-Polimer ve Omsk Hidrokarbon İşleme Tesisi, petrol ve hidrokarbon endüstrisini temsil etmektedir. Omsk Hidrokarbon, Rusya'daki en önemli petrol rafinelerinden biridir.  Bölgede dört adet termik santral mevcut olup, enerji üretimi açısından büyük ölçüde kendi kendine yetebilmektedir.
      Tarımsal üretim Işıl'rul'skii Bölgesi'nde yoğunlaşmış olup buğday, arpa, keten, ayçiçeği, patates, çeşitli meyve ve sebzelerin yanısıra et, kümes hayvanları ve süt ürünleri üretilmektedir. Gıda işleme sektörü, çok sayıda bira fabrikasını, bir baraj kurutma ünitesini ve çok sayıda gıda paketleme işletmesini kapsamaktadır. 
      Nüfus;1926-2.075.967, 1959-1.645.017, 1970-1.823.831, 1979-1.954.663, 1989-2.140.336, 2002-2.079.220, 2010-1.977.665, 2021-1.858.798,  Halk'ın; %83.47'si Rus - %3.93'ü Kazak- %3.74'ü Ukraynalı- %3.67'si Alman- %2.30'u Tatar- %0.44'ü Beyaz Rus- %0.32'si Ermeni- %0.20'si Azeri- %0.20'si Çuvaş- %0.15'i Eston- %0.14'ü Polonyalı- %0.12'si Yahudi- %0.11'i Roman- ve %0.11'i Leton'dur. (2002)
      2012 itibariyle Omsk Oblastı'nda Din (Sreda Arena Atlası); Rus Ortodoksluğu %35,7, Katolik %0,5, Diğer Hıristiyanlar %3, İslâm %2, Rodnoveryve diğer yerli inançlar %1, Ruhsal ama dindar olmayanlar %39, Ateizm ve dinsizler %13, diğer beyan etmeyenler %5,8 oluşan bu tablo farklı kültürlerin karşılıklı etkisi, daha az ölçüde - Sibirya'nın gelişiminin ilk aşamalarında, çok daha büyük ölçüde - manevi alanda da 18. yüzyıldan beri gerçekleşti. Özellikle, bir yanda yerli nüfusun bazı dindarlık fenomenlerinin yeni gelenler tarafından özümsenmesi ve diğer yanda Aborjinlerin Hristiyanlaştırılması ile ilgilidir.
      Omsk'ta birçok yüksek eğitim veren üniversiteler ve araştırma merkezleri vardır. Enerji ve Ekonomi Enstitüsü, Aksenov Ekonomi ve Hukuk Enstitüsü, Hukuk ve Ekonomi Enstitüsü, Omsk Hukuk Akademisi, Omsk Academy of MVD Rossija, Omsk Havacılık Teknik Okulu, Omsk Yabancı Dil Enstitüsü, Omsk Tıp Akademisi, Omsk Taşımacılık Üniversitesi (1961), Omsk Tarım Üniversitesi (1918), Omsk Eğitim Üniversitesi, Omsk Üniversitesi (1974), Omsk Teknik Üniversitesi (1942), SibADI - Sibirya Otomobil ve Karayolları Enstitüsü, SibGAFK - Sibirya Beden Eğitimi Akademisi, Sibirya Ticaret ve Bilgi Teknolojisi Enstitüsü eğitim vermektedir.
      Orta Sibirya Plato’sunun güney kesimleri demiryolu güzergâhların çekiciliği, iklim ve tarım avantajlarına bağlı olarak biraz daha yoğun nüfuslu olup, bölgenin en büyük kentleri olan Novosibirsk, Omsk, Tomsk, Kemerovo, Krasnoyarsk, İrkutsk, Ulan-Ude, Çita, Angarsk, Bratsk, Abakan, Barnaul ve Ust-İlimsk’i barındırır. Aslında Novosibirsk ve Omsk dışında bölgede nüfusu 1 milyondan fazla olan başka bir metropol kent bulunmamaktadır.
      Tarım ve diğer ekonomik faaliyetler için daha uygun olan ve daha ılıman iklime sahip Tomsk, Omsk, Novosibirsk ve Kemerovo oblastlarında yoğun kır ve kent yerleşmelerine bağlı olarak nüfus yoğunluğu da yüksektir. Fakat donmuş topraklarla kaplı kuzeydeki subpolar kuşağında hem yerleşme ağı seyrekleşmektedir hem de nüfus yoğunluğu azalmaktadır. 
      Sürgünler;1935'de,Azerbaycan'ın güney sınırlarında yaşayan 6.000 İran Yahudisi Türkmenistan'ın kuzeyindeki çöllere sürüldüler.1940 yılında, Beyaz Rusya'nın batı sınırlarında yaşayan 140.000 Polonyalı Urallar ve Sibirya'ya,61.000'i ise Kazakistan ve Özbekistan'a sürülmüştür. Aynı yıl içerisinde 75.000 Polonyalı daha yine Urallar ve Sibirya'ya gönderilmişlerdir. 1941 yılında, 11.000 aile Krasnoyarsk, Omsk ve Novorosibirisk'e, 30.000 kişi Chemovtsy ve İzmail Oblastlarına, 45.000 kişi de Novorosibirsk ve Kirov'a sürülmüştür. 22 Haziran 1941'de Hitler'in Sovyetler Birliği'ne savaş açması sonucu, Stalin tarafından Hitler'e yardım ihtimallerİ göz önüne alınarak ülkede yaşayan Almanlar sürgünde ilk sırayı almaya başlamışlardır. 1942'de Leningrad Oblast'ından 9.000 Finli ve Alman Krasnoyarsk, Krai ve Yakutistan'a ülkenin çeşitli kasaba ve köylerinde yaşayan Alman, Rum, Romen, Kırım Tatarı ile Kuzey Kafkasya'dan (Krasnodar) Rus olmayan bazı vatandaşlar Sibirya'nın çeşitli bölgelerine sürülmüşlerdir. 1943'de Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti'nden önce 500, ardından da 70.000 kişi Kazakistan ve Kırgızistan'a, Kalmukistan özerk bölgesinden çok sayıda Kalmuk Türkü Omsk ve Novosibirsk'e sürülmüştür.
      1944 yılı sürgünlerin en yoğun yılı olmuştur. 1943'e kadarki sürgünler düşmana yardım etme olasılığı iddiasıyla gerçekleştirilmiş ise, bu tarihten sonraki sürgünleri aynı kategoride değerlendirmek zordur. Çünkü 1943'deki Stalingrad Savaşı'nı Sovyetlerin kazanması sonucu Almanlar zaten Rusya topraklarını boşaltmaya başlamışlardı. Sovyet toprakları için bir güvenlik tehdidi kalmadığına göre, savaşın kazanılması üzerine gerçekleştirilen sürgünleri Sovyet yönetiminin kendi vatandaşlarına yönelik etnik cezalandırma olarak değerlendirmek gerekir. Almanların Sovyet sınırlarını terk ettiği tarihin hemen akabinde, 393.000 Çeçen, 91.000 İnguş ve Dağıstanlı, 38.000 Balkar Kazakistan ve Kırgızistan'a, Rostov'dan 3.000 Kalmuk Omsk ve Novosibirisk'e sürülmüştür. Bu toplu sürgünlerin yanı sıra, Sovyet sınırlarının çeşitli bölgelerine dağılmış olan Çeçen, İnguş, Kalmuk, Karaçay ve Balkarlardan 4300 vatandaş yine Sibirya'nın ücra bölgelerine sürülmüşlerdir. Mayıs 1944'de, 182.000 Kırım Tatarı Özbekistan'a, Türk, Bulgar, Rum ve Ermeni'lerden toplam 42.000 kişi yine Özbekistan'da yaşamaya mecbur edilmişlerdir. Güney Gürcistan'daki 92.000 Mesket Türkü ile 1.000 Laz ve bazı Kürd gruplar da Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'a dağınık bir şekilde sürülmüşlerdir. Sürgünlerin uluslararası yardım çağrılar sonuçsuz kalmıştır.
      Kazak Türkleri 2002 nüfus sayımına göre Rusya Federasyonunda yaşayan 654 bin Kazak nüfusun % 80’i Kazakistan’a komşu bölgelerde bulunmaktadır. Buralardaki Kazak nüfus Rusya’ya sonradan yerleşmiş göçmen nüfus değildir. Eskiden beri bu bölgelerde bulunan ancak sınırlar çizilirken Kazakistan dışında bırakılmış yerli nüfustur. Mesela, 1925’te bir bölümü Başkurdistan’dan, büyük bir bölümü de Kazakistan’dan ayrılarak oluşturulan Orenburg oblastında 126 bin Kazak nüfus bulunmaktadır. 1925’te bu oblastın kurulmasının asıl nedeni iki Türk ülkesinin arasında bir tampon bölge meydana getirmektir. Ayrıca İdil-Ural bölgesinde Kazakistan ile sınır olan Saratov’da 78 bin, Çelyabinsk’de 36 bin ve Samara’da 15 bin olmak üzere bu bölgede toplam 200 bin kadar Kazak nüfus yaşamaktadır. Aşağı İdil bölgesinde de 196 bin Kazak nüfusu yaşamaktadır. Ayrıca yine Kazakistan ile sınırı olan Sibirya eyaletlerinden Omsk’da 82 bin, Tümen’de 19 bin, Kurgan’da 15 bin, Altay krayı ve Altay cumhuriyetinde 22 bin olmak üzere 135 bin kadar Kazak nüfusu daha yaşamaktadır. Yani 654 bin nüfusun 530 bini Kazakistan’a sınır olan bölgelerde bulunmaktadır. Rusya’daki Kazaklardan 471 bini anadilini bilmektedir. Yani Kazakların ancak % 72’si anadilini bilmektedir. Buna karşın bu oran Kazak nüfus bölgelerinde oldukça farklıdır. Nitekim 1989 değerlerine göre Kazak nüfusun anadilini bilme oranı Astrahan, Kalmukya, Omsk ve Altay Cumhuriyeti’nde % 95, Orenburg, Volgograd ve Kurgan’da % 90; buna karşın Moskova’da % 75, St. Petersburg’da % 70, Uzakdoğu Eyaletlerinde ise daha da düşüktür.
       Sovyet tarih yazıcılığında Kazak topraklarının Rusya’ya dâhil olması 18. yüzyılın 30’lu yıllarında olarak gösteriliyorsa da XIX. yüzyılın ortalarına kadar Kazak topraklarının Çarlık Rusyası’na bağlılığı formalite bir görünümdeydi. Hatta Kazak topraklarının bazı kısımları Türkistan Hanlıkları (Hive, Buhara, Hokand) ve Çin’in etki alanlarına giriyordu. Bu durum, Çarlık Rusyası’nın bölgede egemenliğinin kalıcı olmasına engel teşkil etmekteydi. Batı Sibirya Askeri Valisi M. M. Speranskiy tarafından 1822 yılında hazırlanan idarî reformlar ile Çarlık Rusyası ve Kazak toplumu arasındaki ilişkiler yeni bir aşamaya geçmiştir. Rusya hükümeti bu reformu Kazak bozkırlarında Rus etkisinin güçlenmesi ve sömürgeleştirme politikasının gerçekleşmesi için önemli adım olarak görmüştür. Bu çalışmada Rusya ve Kazakistan arşiv belgeleri ışığında Speranskiy’nin reformunun (“Sibirya Kırgızları Hakkında Tüzük”) Orta Cüz’de hanlık yönetimin tasfiye edilmesine geçilmiştir.
      “Sibirya Kırgızları Hakkında Tüzük”, Rusya’nın temel siyasî sorununu çözmeyi, yani güney sınırındaki toprakların Rusya İmparatorluğunun geri kalanıyla birleştirilmesini amaçlıyordu. “Tüzük”ü hazırlayanlardan biri olduğu iddia edilen G. S. Batenkov, 1826 yılında “Rusya’ya 120.000 yeni tebaa ve muazzam geniş bir arazi kazandıran “Kırgızlar Hakkındaki Tüzük” ile özellikle övünebilirim,” diye yazmıştır. “Tüzük”, Kazak topraklarının sömürgeleşmesini hızlandırmış, Kazak Sultanlarından ödüller ve rütbe karşılığında Rusya’ya hizmet eden itaatkâr bir yönetim sistemi oluşturmuştur. Kazak soyluları ve halkına kendilerini Rus imparatorluğunun bir parçası olarak görme bilinci yerleştirilmeye, Rus yönetimine saygı ve sevgi aşılanmaya çalışılmıştır.
      Kazak topraklarının idaresi dış vilâyet divanları (okrujnoy prikaz) ile sağlanmalıydı. Dış vilâyetlerin kurulmasında Kazak boylarının bir arada yoğun olarak uzun süre kaldığı kışlaklar esas alınmıştır. 1824’in başlarında Kazak bozkırlarına dış vilâyetlerin ve vilâyet divanlarının kurulmasını sağlamak için 2 heyet gönderilmiştir. Albay A. Grigorovskiy başkanlığındaki bir heyet Vali Han’a bağlı Kazak boylarının topraklarına gelmiş, Albay S. B. Bronevskiy başkanlığındaki diğer heyet daha önce Bökey Han’a bağlı olan Kazak boyları arasına gönderilmiştir. Omsk eyâleti valisi S. B. Bronevskiy’nin silahlı Kozak birliklerinden oluşan heyeti zengin otlakları ve su kaynakları, ormanlık alanları olan Karkaralı Dağlarının eteklerinde 8 Nisan 1824’te Karkaralı Dış Vilâyetini kurmuştur. Bu vilâyete aşağı yukarı 20.000 Kazak hanesi (çadırı) dâhil olmuştur. Vilâyetin Ağa Sultanı olarak Bökey Han’ın torunu Tursun Şınğısov seçilmiştir. 29 Nisan 1824’te ise, Grigorovskiy’nin heyeti Kökşetav Dış Vilâyeti’nin kurulduğunu ilân etmiştir. 1831’de Ayagöz Dış Vilâyeti’nin temeli atılarak Rus askerî birliklerinin Yedisu’ya, yani Büyük Cüz topraklarına girmesinin yolu açılmıştır.
      Vilâyetlerin idaresi için divan (Kaz: Duan) diye adlandırılan idarî birim oluşturulmuş ve divanın en üst yönetici Ağa Sultan olarak belirlenmiştir. Onun idarî görevi merkezden, yani Omsk eyâleti valiliğinden gönderilen emirleri uygulamak, vilâyet yönetimi ile ilgili her türlü icraatı yerine getirmek idi. “Tüzük”ün 56. maddesine göre, Sultanlara “Rusya hükümeti tarafından yerel yönetim emanet edilmiştir”. Ona ikisi Kazak, ikisi Rus’tan olmak üzere 4 tane yardımcı belirlenmiştir (“Tüzük”, madde 20.) Rus üyeler Omsk eyâleti valisi tarafından atanıyorsa, Kazak üyeler Ağa Sultan seçimi sırasında seçiliyorlardı. 3 yıllığına seçilen Ağa Sultan, Rus ordusunun yarbay unvanına sahipti. Seçilmiş olan Ağa Sultan eyâlet valisi tarafından onaylanıyordu. Ağa Sultan yıllık 1.200 ruble, onun Rus yardımcısı 1.000 ruble, Kazak yardımcısı 200 ruble, volost sultanı ise 150 ruble maaş alıyorlardı. 3 defa peş peşe seçilen Ağa Sultan, Rusya devletinin soyluluk unvanını almaya hak kazanmış oluyordu (“Tüzük, 52. madde). Vilâyet, 15-20 volosttan (kaza) oluşuyordu (“Tüzük”, madde. 7). Bunun başında da Volost Sultanı vardı. Her volost 10-12 avuldan (köy) meydana gelmekteydi ve başında Starşin (köy ağası) bulunuyordu. Avul ise, 50-70 çadırdan oluşuyordu (“Tüzük”, madde. 5). Starşinler de 3 yıllığına seçilirdi ve vilâyet divanı tarafından onaylanıyordu. “Tüzük”ün 31. ve 32. maddelerine istinaden Ağa Sultanlar neredeyse tüm kademelerde kendi çocukları ve akrabalarını yönetime getirmekteydiler. Sonuçta Sultanlar bölgenin tüm halkı tarafından değil, sınırlı sayıdaki çoğu birbirileriyle akrabalar olan kişiler tarafından seçilmekteydi. Yani bu sözde seçimler, soyluların seçimleriydi. Sultanlar kendi unvanlarını en büyük oğluna miras bırakabiliyordu
      “Tüzük”e göre göçebe Kazakların bir vilâyetten diğer birisine yerel yönetimin izni olmadan taşınması yasaklanmıştır. Bu da geleneksel göçebe arazi kullanım kurallarının bozulmasına yol açmıştır. Hatta Starşinler bile Volost Sultanlarının izni olmadan başka yere taşınamazdı (“Tüzük”, madde 109-116). Böylece Çarlık Rusya tarafından hayata geçirilen yeni idarî değişiklikler bölgenin sömürgeleştirilmesine katkı sağlamıştır ve Kazak göçebelerini belirli bölgelerde sabitlemiştir. Bununla birlikte yeni açılan vilâyetlere Sibirya Komitesi’nin 20 Aralık 1826’daki özel kararı ile Kozaklar yerleştirilmeye başlamıştır. Orta Cüz topraklarının zengin otlakları ve su kaynakları Kozaklara (Rus Kazakları) dağıtılmıştır. Askerî topograf Kakulin’in hesaplamasına göre sadece 1839’da Kozaklara İrtiş Nehri boyunca Öskemen’den Omsk’ya kadar 15.000 km.² arazi tahsis edilmiştir. 1834’te Orta Cüz’ün Kökşetav, Üçbulak, Akmola, Bayanavul, Karkaralı, Kuşmurun vilâyetlerine Kozak alayları yerleştirilmiştir.
      Askeri bakımdan güçlendirmek için Petropavlovsk kalesinden Kökşetav’a kadar her 25-30 verst mesafede 9 Kozak ve başında bir çavuşun bulunduğu menziller inşa edilmiştir. Stratejik öneme sahip noktalarda Kozak stanitsaları (köyleri) kurulmuştur. Bu da göçebe Kazakların mevsimlik konar-göçer alışkanlıklarının bozulmasına neden olmuştur ve arazi kullanımını karmaşıklaştırarak zorlaştırmıştır. 1824-1846 yılları arasında kurulan dış vilâyetlerin topraklarında 16 Kozak stanitsası ve 7 Rus köyü inşa edilmiştir. 1825-1832 yılları arasında Karkaralı ve Kökşetav vilâyetlerine Rus köylüleri yerleştirilerek Kozak sınıfına dâhil edilmiştir. Dış vilâyetlerin kurulması ile Omsk eyâletinin toprakları 775.000 kare verst’e, bölge nüfusu da yarım milyona yaklaşmıştır. Ancak “Tüzük”ün kabul edilmesiyle sınır problemleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Orta Cüz, Küçük Cüz Kazakları ile Orenburg eyâletinin sınırları net olarak belirlenmemişti. Rus yöneticilerin Sibirya Kırgızları dedikleri Kazak Türklerinin bir kısmı Orenburg eyâletinin sol tarafındaki 300 km’lik alanda konup göçüyorlardı. Sınır işaretlerinin bulunmaması bazı sınır bölgelerinin belirlenmesini zorlaştırıyordu. Örneğin, Kökşetav ve Karkaralı dış vilâyetlerinin kurulması sırasında Batı Sibirya Valiliğine dâhil olacak Orta Cüz boylarının belirlenmesinde karışıklıklar ortaya çıkmıştır. Sultan Kudaymendin kendisine bağlı Argın boyları ile Batı Sibirya Genel Valiliğine dâhil olmak istemişti ki 1824 reformlarına göre Argın boyunun arazileri Küçük Cüz’ün sınırları içinde kalıyordu. Abuga Nehri boyunca Zverinogolov ve Presnegorsk kalelerinin karşısında konup göçen 50.000 nüfuslu Argın boyu Sibirya Genel Valisi P. K. Kaptseviç’in yönetimi altına girmesi gerekiyordu. Orenburg askerî valisi, Büyük ve Küçük Turgay Nehirlerinin yakınlarında yeni dış vilâyetlerin açılmasına karşı çıkmıştır ve “sayısı her yıl artmakta olan Orenburg Kazaklarının henüz güvenilir tebaalar olmadıklarını, hatta Ruslara karşı nefretlerini saklayamadıklarını” bildirmiştir. Yine de Orenburg sınır hattının karşısında konup göçen Orta Cüz Kazaklarının bir kısmı 1824’te Orenburg Kazaklarına dâhil olmuştur. “Tüzük”te yeni vilâyetler kurulurken boyların yoğunlukla yaşadığı bölgeler dikkate alındıysa da kalabalık boylar bir vilâyetin sınırları içine sığmadığı için bölünmek zorunda kalıyordu, küçük boylar da bir vilâyet kurulabilmesi için diğer boylarla birleşmek zorunda kalıyorlardı. Bu da boylar arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir.
      “Tüzük”te Kazak halkının eğitimi konusunda da maddeler yer almıştır. Sultanlar ve diğer yöneticilerin çocukları devlet hesabından ücretsiz eğitim alabileceklerdi. Kazaklar, isterse çocuğunu genel kurallara göre Rusya eğitim kurumlarına yerleştirme hakkına sahipti. Ancak burada da Rus yetkilileri Kazak çocukların neyi okuması, neden muaf tutulması gerektiğine kendileri karar veriyordu. Rus araştırmacısı G. N. Potanin, Omsk Kadet (Harp) Okulunda eğitim almış olan Kökşetav Dış Vilâyeti Ağa Sultanı Şıngıs Valihanov’un oğlu Şokan Valihanov hakkındaki yazılarında “Çokan, okul arkadaşlarından bir yıl önce mezun oldu. Rus olmamasından dolayı askeri bilimlerin, yani askeri taktikler, topçuluk, askeri mühendislik derslerinin vb. okutulduğu sınıfta kalması uygun görülmemiştir,” diye yazması Rus hükümetinin Kazaklara güvenmediklerini açıkça göstermektedir.
      En iyi otlaklarını kaybederek yoksullaşan Kazakların bir kısmı Omsk kalesi civarlarına gelerek zengin Rus köylülerine veya Kozaklara hizmetçi (Kaz: jalşı) olarak işe giriyorlardı ya da Kozak askerî birliklerine katılıyorlardı. Ancak Kozak ordusuna katılmak için Ortodoksluğu kabul etmek zorundaydılar. Rus araştırmacı Uspen’yev’e göre, Sibirya Kozak birliğine 1831’de kaydı yapılmış 3.460 kişiden 61’i “Hangi sınıftansınız” hanesine “yeni vaftiz edilenlerden” diye yazmıştır ki bu da Kozak askeri birliklerinin %2’lik bir kısmını oluşturuyordu. Sibirya Kozak ordusunda görev yapan Kazakların sayısı aslında kayıtlardakilerden iki kat daha fazlaydı. Yazar ayrıca “Ortodoksluğu kabul etmek, Rus isimleri almak, Rus kadınlarıyla evlenerek Rusların arasında yaşamanın neticesinde Sibirya Kozak ordusunda görev yapan Kazakların yavaş yavaş kendi milli kimliklerini kaybederek Rus Kozakları ile karışmasına sebep olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla XIX. yüzyılın sonlarına doğru Kozak ordusunda onların büyük çoğunluğu artık Kazak olarak kaydedilmemişlerdi. Arşiv belgelerine bakılırsa 1805 ve 1862 yılları arasında Omsk şehrinin çeşitli kiliselerinde 181 Kazak Türkü vaftiz edilmiştir. 1897 yılındaki Rusya İmparatorluğu genel nüfus sayımının resmi rakamlarına göre Hıristiyanlığı kabul eden Kazakların sayısı 660 olarak gösterildiyse de tespit edilen belgelere göre 2.659 kişidir. XIX. yüzyılın ortalarına gelindiğinde durum epey karışıktı. Sibirya Kırgızları Eyaleti’ne bağlı dış vilâyetler için atayacak Sultanlar bulmak zorlaşmıştır. Genel Vali G. H. Gasford’un mektubuna göre, “Bazı volostlarda hiç Sultan yoktu, diğerlerinde var ise de ya yeteneksiz, ya da güven vermeyen kimselerdi”. XIX. yüzyılın 20-30’lu yıllarında Orta Cüz’ün 6 vilâyetinde Sultan olarak görev yapan 87 kişinin sadece 43’ü Cengiz soyundandı.
      Reformdan sonra yoksul Kazakların büyük çoğunluğu yerleşik hayata geçerek tarımla uğraşmaya mecbur kalmıştır. Onlara jataklar veya ekinciler denirdi. İdarov, “Onların (Kazak) hayvanı, evi barkı olmayan en yoksulları tarımla uğraşırlar, dolayısıyla “ekinci” kelimesi Kırgızlarda küçümsenen durumdaki kişi için kullanılır” demiştir. Ancak “Tüzük”ün Kazak topraklarını siyasi ve ekonomik açıdan egemenlik altına alma görevlerini yerine getirmede yetersiz kaldığı ortaya çıkmıştır. V. Vagin’e göre “Speranskiy’nin Sibirya reformları hiçbir zaman tam olarak yerine getirilmedi. Bazı hükümleri ise hiç gerçekleşmemiştir...” Kazak vilâyetlerinin bağlı olduğu Omsk eyâlet valiliği sadece şehir merkezi ve civarında idarî faaliyetlerini yürütmekle meşguldü. Üstelik Çarlık Rusyası’nın reformlarından memnun kalmayan Sancar ve Kenesarı Sultanların isyanları, Rus hükümetini Orta Cüz’de merkezî idareyi güçlendirmek için daha sert hareket etmeye zorlamıştır. 1838’de Rus hükümeti Tüzük’e ek olarak yeni kararname hazırlamıştır. Dönemin Batı Sibirya Genel Valisi Knez Gorçakov, Sibirya Kazakları eyâleti yönetiminde değişikler yapılması konusunda şöyle önerilerde bulunmuştur; 1) sınır ve sınıra yakın vilâyetlerin birleştirilmesi, Omsk eyâletinin tasfiye edilmesi ve onun tüm şehirleri ve köylerinin Tomsk eyâletine dâhil edilmesi; 2) Kazak Sultanlarının idarî ve yürütme görevlerinden azledilmesi ve bu görevlerin Rus askerî ve sivil memurlara verilmesi; 3) yürürlükte olan sivil ve cezaî mahkemelerin değiştirilmesi; 4) yeni idarî sistemin Kazaklar arasında gönüllü ve aşamalı uygulanmasından zorunlu uygulamaya geçilmesi. Gorçakov’un teklif ettiği ikinci ve dördüncü maddelerin hayata geçirilmesi mümkün değildi, çünkü hep Kazak toplumunun, hem Sultanların memnuniyetsizliği doğurabilirdi. Dolayısıyla Gorçakov’un teklifi göz önünde bulundurulmak suretiyle 6 Nisan 1838’de “Sibirya Kırgızlarının Hudut İdaresi” kurulmuştur. Bu kararla birlikte “Sibirya Kırgızlarının özel yönetimi ile ilgili düzenlemeler” kabul edilmiştir. Bu düzenlemeye göre Omsk eyâleti tasfiye edilerek Tomsk eyâletine dahil edilmiştir. Kazak topraklarındaki tüm idarî birimler artık yeni kurulan Hudut İdaresi’ne verilmiştir. Ancak üç kademeli vilâyet-kaza-köy (okrug-volost-avul) idarî sistemi eskisi gibi devam ettirilmiştir.
      Bazı durumlarda mantıklı düşünmek yerine hemen duygularına kapılarak sinirlenmesi, Kenesarı’nın hata yaparak Kırgızları suçlu suçsuz ayırt etmeden cezalandırmasına sebep oluyordu. On sene süren (1837–1847) Ruslara karşı amansız ve eşit olmayan bağımsızlık savaşında Yedisu’ya çekilen Kenesarı Han sinirlerine teslim oldu ve Kırgızlar’dan uygun cevap alamayınca acımasız baskınlar düzenledi. Kenesarı ve Nevruzbay’ın 1840’lı yıllarda Kuzey Kırgızistan’a karşı düzenledikleri saldırılar ne yazık ki Kenesarı’nın ölümü ile sona ermiştir. Rus Savaş Bakanı A. İ. Çernışev’in belirttiğine göre “Kenesarı’nın ölümünü duyan Rusya derin bir oh çekmiştir” (Omsk Bölgesi Devlet Arşivi F.366: 25). Neticede Omsk Valisi P. D. Gorçakov kendisini 10 senedir rahatsız eden problemden, birbirine karşı kışkırtılan Türk halkları, yani Kırgız–Kazak mücadelesi sayesinde kurtulmuştur.

YARARLANILAN KAYNAKLAR;
https://tr.wikipedia.org/wiki/Omsk_Oblast%C4%B1
https://tr.wikipedia.org/wiki/Omsk
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/214383
https://avim.org.tr/public/images/uploads/files/suleyman%20erkan.pdf
https://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/Y%C4%B0%C4%9E%C4%B0T-Ali-RUSYA-FEDERASYONUN%E2%80%99DA-YA%C5%9EAYAN-T%C3%9CRK-TOPLULUKLARININ-ANAD%C4%B0LLER%C4%B0N%C4%B0-KULLANMA-ORANLARINDAK%C4%B0-B%C3%96LGESEL-FARKLILIKLAR.pdf
https://www.historystudies.net/dergi/somurgecilik-baglaminda-sibirya-kirgizlari-hakkinda-tuzuk-1822-ve-kazak-toplumuna-siyasi-iktisadi-etkileri2018039f2f936.pdf
http://www.ajindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423873172.pd
https://admomsk-ru.translate.goog/web/en/city/history?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=sc
https://gigafox.ru/tr/eco/kulturnoe-razvitie-sibiri-v-epohu-ekateriny-ii-process/
https://tr.db-city.com/Rusya--Omsk-Oblast%C4%B1

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön