25 Haziran 2005
Bu hafta sizlerle Erzincan’ın çukurlarını paylaşmaya çalışalım. Her şeyden önce Çukurkuyu köyünü de ayrı tutalım.
1939 Depremi sonrasında, insanlar normal hayatlarını sürdürmeye başlamışlardır. Erzincan bu gün ki konumunda yapılaşırken, şahısların yaptıkları ve kurma evler dediğimiz binaların temel hafriyatları yapılmıştır. Bu günlere gelinceye kadar Erzincanlı uzun bir süre ÇUKURA hasret yaşamıştır..! Daha sonra İnönü Mahallesinde işyerleri için ÇUKURLAR açılmıştır. Erzincanlı nın bu ÇUKURLARLA dostluğu, en azından yirmi- yirmi beş yıl devam etmiştir. ÇUKUR hasreti böylece bir nebze de olsa giderilmiştir….!
Aklıma gelen başka ÇUKURLARI şöyle hatırlıyorum. Halit Paşa Caddesi üzerinde bulunan ilk öğretim okulundan, SSK kavşağına kadar olan ÇUKUR. Aslında burası Kızılay Mahallesi içinde arsa olup,kot farkıyla oluşmuş bir ÇUKURDU. Burada çocuklar dahi oyun oynamazlardı, diye hatırlıyorum. Belediye Başkanlarımızdan biri, Erzincan’ı ÇUKURDAN mahrum bırakmamak için, Aşağı Çarşı da içinde inşaat demirleri olan bir ÇUKUR açtı. Daha sonra göreve gelen Belediye Başkanı, ÇUKURA olan saygısından, bu ÇUKURUN muhafazası için bayağı özen gösterdi. Yanılmıyorsam yine aynı Belediye Başkanımız, yeni icraatlar bulamadığı bir dönemde kapattı. Başkan icraat yapıyordu ama, Erzincan ÇUKURSUZ kalıyordu. Düşüne biliyor mu sunuz…? ÇUKURSUZ bir Erzincan……!
1992 Depremi ile ilgili, çukurları çukuru çağrıştıracak dahi olsa, bu yazı konumun dışında tuttuğumu özellikle belirtmek isterim. O acı günleri kendi zaman dilimi içinde bırakalım.
ÇUKURSUZ bir Erzincan da kalmıştık. Kolları sıvayarak Kamu Lojmanlarının bulunduğu alana, kısa süre de iki ÇUKURU yerleştirdik. Bu ÇUKURLAR yakın zamana kadar Erzincan la birlikte oldu. Yine günümüz de Sivas istikametine giderken, bir arsanın kot farkından ÇUKURA dönüştüğünü görürsünüz. Öyle bir ÇUKUR ki belediyemiz buraya toprak dahi taşıya bilmektedir. Geçici olarak düzenleyemediği bir yere toprak taşımayı nasılsa, başara biliyorlar. İş şehrin girişini güzelleştirmeye gelince de duruyorlar. Herhalde Erzincan’ın ÇUKURSUZ kalacağından çekiniyorlardır..! Ne diyelim ki….
Hadi diyelim, kendi şehrimizden seçtiğiniz danışmanlarınızla, başkan yardımcılarınızla yetersiz kaldınız. Veya açıkça beceremediniz. O vakit komşu bir ilden getirdiğiniz başkan yardımcınızla bunu ve benzeri işleri yapınız. Demek ki dışarıdan gelen de yönetme zafiyetini ortadan kaldırmıyor. Burada katı bir milliyetçilik bakışıyla bunları yazmıyorum. Dünya da beyin göçünün nasıl hareket ettiğini bilenlerdenim. Bir insanımız BM de göreve seçile biliyor, bir başkası ekonomisi zorda olan bir ülkede merkez bankası başkanlığı yapa biliyor. Aldıkları görevle katkı ve katma değer yaratıyorlar. Getirdiğiniz başkan yardımcınız acaba ne gibi değerler kazandırıyor, doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Benim memleketimde protokol uygulamalarını yapacak sayısız insanın olduğunu çok iyi biliyorum. Demek ki siyasi anlayış, hizmet anlayışının üzerinde tutulduğu zaman Erzincanlı da buna katlanmak zorunda bırakılıyor.
Biz yine ÇUKURA gelelim, bize ÇUKUR lazım...! Bir de dışarıdan getireceksek, ÇUKUR açacak başkan yardımcıları getirelim...!
Ve gelelim Erzincan'ımızn yeni ÇUKURUNA. Henüz altı aylık bir ÇUKUR. Buna hep birlikte hayırlı olsun demeliyiz. Sonra bu ÇUKUR öyle diğerleri gibi sıradan bir ÇUKUR da değil. İl Genel Meclisi Başkanı ile Belediye Başkanını karşı karşıya getirecek kadar önemli bir ÇUKUR. Hayret, iki Ak Partili karşı karşıya...! Bence kısır tartışmadan öteye gitmeyecek kadar basit konu. İktidar olmak veya muktedir olmak, acaba hangisi..? Benim siyasi gücüm senin siyasi gücün..! Kısaca kayıkçı kavgası... Hayır bunu böyle geçemeyiz... İşin içinde ÇUKUR var efendim, ÇUKUR...!
Önce çözüm önerimizi peşinen söyleyelim. Sonra ÇUKURUN önemine binaen detayına kısaca bakalım. Çözüm; Taraflar karşılarına ilk çıkacak inşaat mühendisine sorsunlar. Anın da gerekli olan bilgiyi edineceklerdir. Buyurun problemi hemen çözdük.
Detaya gelirsek. Söz konusu ÇUKURUN sahiplerini, Erzincan da 1.45 trilyona yatırım amaçlı arsa aldıkları için gönülden kutluyorum. Bir ortağın Erzincan da zekat dahi vermeyeceğini söylemesini ise yadırgıyor ve anlık olduğuna inanıyorum.
Şimdi, AK partili arsa sahibi, komşusundan şikayetçi. Bu maddi büyüklükte yatırım yapan bir iş adamının, komşu parselde ki binanın ne durumda olduğunu bilmeden hafriyat yaptırması pek akla uygun gelmiyor. Bu konunun bir yüzü.
Diğer tarafta bir Belediye Başkanı düşünün ki, her şeyi ile şehri bilmesi gerekiyor, (Ben yaşadığı şehri bildiğine inanıyorum ve inanmak istiyorum.) ve hafriyata izin veriyor. Daha sonra da biz belediye olarak, sadece hafriyata izin verdik, bina ile herhangi bir talep yoktu, diye biliyor. Ve de raporlardan bahsediyor.
İnsan ister istemez kendine soruyor; Hafriyat izini verilirken, bu hafriyat yapılırken söz konusu raporlardan beylerin hiç mi haberi yoktu..? Binayla ilgili değil diyen Belediye Başkanı İmar alanında, şehrin göbeğinde, acaba bu hafriyata ne için izin vermiş ola ki...? Bakın Sayın Başkan, başka neler söylüyor... Arsa sahibi, inşaat için müracaatta bulunmadı diyor, Günün teknolojisini öneriyor, İhtar çektik diyor, Erzincan Valiliğinden bu konuda yazı geldi diyor, Ve çektiği ihtarın da arkasında da durmayarak, Valiliğin yazısına sığınıyor.
Efendim, siz şuna Erzincan’ a ÇUKUR lazım desenize... Ak Parti Mensubu, siyaset yapan iki yöneticiye hiç bunlar yakışıyor mu...!
Ne tarafından bakarsanız bakın, ne Erzincan, nede Erzincanlı böyle yönetilmemeli, demekten başka aklıma bir şey gelmiyor. Bu anlattığımız ÇUKURLARLA ilgisi olmasa da, Erzincanlı şairimiz, Behçet Kemal Çağlar’ın mısralarıyla ÇUKUR meselesini noktalayalım.
ERZİNCAN ÇUKURDUR, KALKSIN HAVAYA
KEMAH HOCALARI, DURSUN DUVAYA
ÇİL HOROZ DAĞINDAN, HASAN OVAYA
BENDEN, SELAM SÖYLEYİN, TELLİ TURNALAR...
Cem Cüneyd Canan