15 Nisan 2005
Ermenistan’ın ve onun diasporanın kendini saklayan organizatörü Koçaryan’ın son yüzsüzlüğünü de gözden kaçırmadan bakalım, meseleye.
Bu güne kadar, sözde soykırımla ilgili yapılan çalışmalar, bu çalışmaların geldiği nokta hepimizi bir nebze sevindirmiştir. Taktir-e şayan başarılı işbirliğinin sergilenmesiyle, başta Cumhurbaşkanı, Hükümet, Muhalefet, Genel Kurmay Başkanlığı ve de en büyük katkıyı sağlayan Türk Tarih Kurumu’nun yaptıklarını bilmekte ve görmekteyiz. Yıllardır, şu ülkenin parlamentosu, yok soykırımı tanıdı, yok tanıyacak diye baktık. Burada değişik endişeler duyduğumuz gerçeğinin de hala hafızalarımız da yaşadığı unutulmamalıdır. Bu duyduğumuz endişeler karşılanmaya başlanıldığı içindir ki, sevindiricidir, sevindirmiştir.
Tarihçi ve konunun uzmanı olmadığımı belirtmek isterim. Bir vatandaş olarak, bu endişeleri yaşamak, duyarlılığımız, üzüntümüz ve gerçek olmayan bir iddianın bizleri rencide etmesi, konuya karşı ilgimizi artırmıştır.
Yıllardır, soykırım hakkında görevlilerin, tarihçilerin mutlaka yaptıkları bir çok çalışma bulunmaktadır. Bundan önceki yazılarımda, konunun bir çok yönünü de bu çalışmalardan faydalanarak, sizlerle paylaşmıştım. Gerek sözde soykırım iddiasının önemi, gerek karşı unsurların her kademede seslerinin fazlaca duyulması, bizim ise,haklılığımız apaçık ortada dururken suskun kalışımız. Bu güne kadar geldiğimiz aşamada, yeterli bilgi ve belge varken ortaya koyamayışımız. Halkımızın yeterince ilgilenmemesi veya bilgilendirilmemesi, bizlere bu satırları yazdırıyor. Tekrar ediyorum, yapılan bütün çalışmalar, gelinen nokta, başlangıç bile olsa sevindiricidir.
Hani,’’şeytan ayrıntıda gizlidir’’ şeklinde bir söz vardır. Bu güne kadar bütün ayrıntıları zamanında değerlendirseydik, alacağımız sonuç daha da kısa vadede gerçekleşirdi. Bu yönde daha çok yol almış olurduk. Bu ayrıntılardan bir kaçına beraberce bir bakalım.
Acısını unutamayacağımız, Asala hareketlerinin başlamasından sonra, Batı’daki Ermeni diasporasının önde gelen birkaç ismiyle, Cenevre’de bir araya gelen dönemin Dış İşleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, (toprak verin diyen,Ermenilere) ‘’Beyler,toprak verilmez, alınır. Gücünüz yetiyorsa, hadi buyurun…!’’ diyor.
Bu toplantının, zamanını, detaylarını, sonuçlarını biliyormuyuz… ?: Birkaç örnekte olumsuz pencereden ve 2001 yılından aktaralım.
2001 Yılın da Fransa’nın Ermeni asıllı milletvekili, Patrick Deveciyan’ın Türkiye aleyhinde ‘’rezil ülke’’ tabirini kullanmasına acaba hangi tepkileri gösterdik.
Ermenistan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı (Halen bu görevde olup-olmadığını bilmiyoruz.) Paruir Hayrikyan’ın Kars ve Ardahan’ı talep eden, başlattığı kampanyası hangi aşamada seyrediyor,biliyormuyuz..?
İsviçre’de Rum kökenli (İstanbul doğumlu) milletvekili Josef Zisyadis’in İsviçre Ulusal meclisine 1915 sözde Ermeni soykırımının tanınması için vermiş olduğu önergenin reddinden sonra, başka teşebbüsleri olmuşmudur..?
Bu red edilen önergenin, reddinde rol alan, İsviçre SP milletvekili Jean Claude Rennward’la, hiç değilse bilgi düzeyinde, bir yetkilimiz temas kurmuşmudur..?
Her Ermeni hareketinin, Ermeni halkının zararına olacağını söyleyen Jean Keheyan, bu düşüncelerini devam ettirmekte midir, acaba şu anda hangi görevde olduğunu biliyor muyuz.
Sadece tarihçileri ve gazetecileri değerlendirmek, yol haritamız için yeterlimidir.
Geçdiğimiz günlerde Ülkemize gelen Prof.Dr.Justin McCarthy 2001 Yılın da yine ülkemizdeydi. Fakat o günlerde neler söylediklerini bir çoğumuz gözden kaçırmıştık. O günlerde düzenlenen konferans öncesinde bakalım neler söylemiş; ‘’Bazı zorluklar, Fransız parlamentosunda olduğu gibi yenilgiler olacak. Dünya da halen bu yalanlara inanan insanlar var. Çünkü gerçeği duymadılar. Bilmelisiniz ki ,bu çok uzun bir çaba olacak. Ama karşılığını bulacak bir çaba. Çünkü tarihi bir gerçek var. O da Türk’lerin asla böyle bir soykırım yapmadığıdır. Ben inanıyorum ki bu sonunda herkesçe bilinecek, ama biraz vakit alacak.’’
Aynı tarih de, İngiliz araştırmacı, gazeteci ve yazar Andrew Mango Ermeni diasporası nın ‘’ölü Ermenilerden bahsederek, diri Azeri’leri unutturmayı amaçladığını’’ söylemiştir. Geçmiş yıllara dönerek, bunlara benzer binlerce örnek bulmamız hiç de zor değil. Yeter ki biz dersimizi yeterince çalışalım. Yeter ki ayrıntıları gözden kaçırmayalım.
Şeytan orada gizli değimli…?
Cem Cüneyd Canan