ÖZÜR DİLEMEKLE KÜÇÜLMEK Mİ..? KABAHATLE BÜYÜMEK Mİ..?

20 Aralık 2008


Yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır ki, Ermeni meselesi üzerine farklı konularda 2004 yılından bu yana araştırdıklarımı, düşüncelerimle birleştirerek sizlerle paylaşmaktayım. Yani Ermeni meselesi benim ve okuyucularım için hiç de bilinmeyen bir konu değil.

Buradan hiçbir kimseye tarih dersi vermenin peşinde değilim. Böyle bir haddim de zaten olamaz. Ancak okur-yazar olmayı becermeğe çalıştığım günlerden, günümüze neredeyse altmış yıla yakın bir zaman geçmiş. Bende, kültürel, sosyal, siyasi ve ekonomik bütün olayların, bir yerinde, ister istemez, en azından izleyicisi olmak durumunda kaldım.
Bu çizgide, her harfi öğreten hocalarıma minnet duymayı sorumluluk saydım. Bırakın, gazetecileri, aydınlarımızı, ilim adamlarımızı, eli KALEM tutan, iki kelimeyi yan yana yazmasını bilen herkesin bilgisine emeğine de daima saygı duydum.
Her ne kadar, bir kısmının fikirlerini benimsemesem de, karşı olsam da, yazdıklarını okudum. Düşüncelerine karşı, saygımı daima korudum. Hz. ALİ ne diyor; ‘’ BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KÖLESİ OLURUM.’’ Bu veciz ifadedir ki, konuda saygımın temeli olmuştur.

Artık bu aydınların bir bölümüne SAYGI duymuyorum. ÖZÜR DİLİYORUM kampanyasını açanlara, o kampanyaya katılanlara artık SAYGI duymuyorum. Artık onlar, benim için SÖZDE aydın, SÖZDE gazeteciler. Sahi, SÖZDE ne anlama geliyor…?

SÖZDE : ‘’Layık olmadığı bir mevki ve sıfata, layıkmış gibi görünen veya kabul edilen.’’ Demektir ki, ben de bu anlamda kullandım ve kullanacağım.

Şimdi bu SÖZDE aydınlara, sizler sorar mı sınız ;

ANADOLU TARİHİ sizin için nerede ve ne ZAMAN başlıyor…?

ERMENİ TARİHİNİ ne kadar biliyorsunuz…?

Samosat, Anabarze (Anazarbe), Dovin, Dilemit, Nik, Bıçni, Antsevatsik, Her, Vaspuragan, Bergri, Paflokonya, Ardzruni, Bagratani, Bağin, Şirak, Gantoag, Poitou, Ağuvan, Taberiye, Gargar, Sur, Azaz, Garmir, Dımışk, Dzovk, gibi ŞEHİR ve yörelerde kimler, ne zaman yaşamıştır….?

Bu yörelerde Ermenilerin yaşadığı acılar da TÜRKLERİN payı var mıdır..?

Nicephore, Phocas, Zimisces, Gagik, Apirat, Vasak Pahlavuni, Demostik Mileh, Vasil, Derenik, Vahan, Bardas Seleras, İstepenos, Khaçik, Bazil, Sargis, Senekerim, Samuel Alusianus, Nerses, Zoe, Gozern Vardapet, Gantsi, Dioskoros, Bedro, Apusahl, Monomah, Filartos, gibi İSİMLERİN, ERMENİLER için ne ifade ettiğini, kimler olduğunu biliyor musunuz…?

Kendi ifadelerinizle, ‘’EMPATİ YAPARKEN’’ hiç ENDÜLÜS’Ü düşünerek, ‘’HÜKÜM KURDUĞUNUZ’’ oldu mu…?
‘’Yüce hukuk bilgilerinizle’’ TANZİMAT, ISLAHAT FERMANI, KANUN-İ ESASİ ve TEHCİR KANUNU nu bize nasıl yorumlarsınız…?
Hangi aydın..!!! ? SÖZDE aydın olsa bile, haspalığı ile kendi ÜLKESİNE bataklık diye bilir…?

Aydın olarak..!!! Oğuz’dan, Selçukludan, Müslümanlıktan, Hıristiyanlıktan, Ermenilikten ne kadar haberdarsınız…?

Aydın olarak..!!! güya hümanistçe, HÜMANİZME sığınarak, ÖZÜR DİLEME metnini, hazırlarken MEDENİ CESARETİNİZE..!!! şayet varsa, ‘’Bir gün TÜRKİYE CUMHURİYETİ , ERMENİLERE tazminat ödemek zorunda kalırsa, biz imzası olanlar bu bedeli de ödemeyi üstleniyor ve kabul ediyoruz.’’ifadelerinizi,NEDEN eklemediniz…?

Veya, ‘’Ermeni kardeşlerimizin de, biz TÜRKLERİN duygu ve acılarını paylaşmalarını ve özür dilemelerini bekliyoruz.’’ İfadelerini de NEDEN eklemediniz…?
İnsaf ölçüleri içinde, hiç değilse acıları eşitlemek gayretiniz NEDEN olmadı ..?

Hayatınız da hiç otomobilinizin onarımını AGOP USTAYA yaptırdınız mı..?
Hayatınız da hiç KÖR AGOP’da , DESPİNA da rakı içtiniz mi..?
Hayatınız da hiç ERMENİ arkadaşınız ve sevgiliniz oldu mu…?
1800-1920 Yılları arasın da kaç TÜRKÜN, kaç ERMENİNİN öldüğünü biliyor musunuz…?
Hayatınız da, Vican, Mercan, Tercan, Erzincan da, Kemah Boğazında tarihte neler yaşandığına dair iki satırı bir arada okudunuz mu..?

Paris CAFELERİN DE ŞARABINIZI yudumlarken, ERMENİLERLE kurduğunuz EMPATİNİN bir benzerini,Yozgatlı, Sivaslı,Erzurumlu,Vanlılarla da kurdunuz mu.. ?

Hangi Ermenilerden özür diliyorsunuz…?
‘’Büyük felaket’’ in büyüklüğünü belirleme ölçünüz nedir…?
‘’İnkar edilmesi’’ dediğiniz, neyin kim tarafından inkarıdır…?
‘’Bu adaletsizliği reddediyoruz’’ derken, sizin adalet terazinizin, diğer kefesine değer olarak neyi koyuyorsunuz…?
Aydın olarak..!!! özel hayatınız da sık sık özür diler misiniz…?
Emperyalizm sizce, evreler mi geçirmektedir..?
Karabağ-Hocalı-Kaçkın sizin için neler ifade ediyor…?
Ermenistan Anayasası’nın yazılmasında sizin katkılarınız oldu mu…?
Siteniz de her imza sahibi gerçekse, neden karşıların da e-mail adresleri yok..?
Tehcire gönderilenlerden başka, tehcire gönderilmeyen Ermenilerden de haberiniz var mı..?
Ermeni diyasporasının Türkiye de savunucuları var mıdır..?
O dönem de, askere alınan Ermenilerin varlığını bildiğiniz kadar, Askeri Birliğinden silahları ile birlikte kaçan Ermenilerin sayısından ne kadar haberdarsınız…?
1915 Sizin için ne kadar ve neden çok özel bir yer tutuyor..?
Acaba bazılarınızın, Kandilli Sırtların da, Boğazın o enfes manzarasını seyrederek yemeğinizi yediğiniz, içkinizi yudumladığınız CEMİLE SULTAN korusu da mı, bize ERMENİLERDEN kaldı..?

Siz, saygı değer (!) aydınlarımızı..!!! fazla yormayalım. Ama bir soru daha sormaktan kendimi alamıyorum. Sizinle herhalde Sayın Başbakanın fikir ve icraatlarını tasvip etmeme konsun da hemfikir olabilirim. Ancak sizin bu yaptığınız karşısında Sayın Başbakan tepki gösterdi. Siz aydınlar..!!! da Başbakan YANLIŞ YAPTI dediniz.. Yine ben yanlış hatırlamıyorsam, bir çitçiye ‘’Ananı da al git’’ diyen Başbakanımızın yanlış yaptığını söylemiştiniz. Sinirlenince her şeyi söyleyen Başbakan, siz sözde aydınlarımıza…!!! ‘’Ananızı da alın gidin’’ demedi.

Acaba neden…? Yeterince sinirlenmedi mi dersiniz…!

Bu yaptığınızın bireysel ve demokratik hakkınız olmasına rağmen, doğuracağı siyasal olumsuzlukları kimin veya kimlerin kar/zarar hesabına yazacağız…?

Tepkim…Bu MİLLETİN içinden sizin gibi değerlerine karşı çıkan bilgiden yoksun taraflı insanların çıkmış olmasıdır. Ateş cürmü kadar yer yakar…Ancak kurnazlığınızın, sorumsuzluluğu başka ne gibi infialler uyandırır bilemiyorum.

İçinizden, pek bir aydınınız…! (kendi iddiası) Küçümseyerek, Sakallı Celal’in şu sözünü yazıyor. ‘’Bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkündür.’’ Bu sözü ben tekrar tekrar zat-ı muhtereme ve sizlere okumanızı öneririm. Bu ifadeyi Ankara Karpiç de Edip Hakkı ile rakısını yudumlayan İbrahim Çallı’da kullanmıştır.
Bu ifadeyle sizler uğraşa durun, ben Gerard de Nerval’ın ‘’Cehalet tahsil edilemez, cehalet öğrenilemez.) sözüne daha çok katıldığımı söyleyeyim. Tahsiliniz ve cahilliğiniz(!) de sizde kalsın.

Hatırlarsanız, Sakallı Celal (Celal Yalınız) başka şeyler de söylemiştir.
Siz aydınlarımıza (!) bunlardan sadece ikisini hatırlatarak yazımı noktalayayım.
‘’Türkiye’de aydın geçinenler, Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesin de BATI yönüne koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar.’’

‘’MEŞRUTİYETİ GETİRDİK OLMADI, CUMHURİYETİ KURDUK OLMADI. BİRAZ CİDDİYETE NE DERSİNİZ.’’
 

 

 

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön