KIZILELMA "HEDEF TURAN" AMA NASIL? (VII)

06 Temmuz 2022


BURYATYA CUMHURİYETİ

Rusya’ya bağlı Sibirya Bölgesinde yer alan ve federe cumhuriyet olan ülkenin yüzölçümü: 351 400 km, nüfusu ise 981.238'dir. Başkenti Ulan Ude’dir. Buryat Özerk Cumhuriyeti'nde ilk koloniler 1600 yıllarında kurulmaya başlanmıştır. 1923 yılında Buryat-Moğol Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Hâlen Rusya Federasyonu'nu oluşturan cumhuriyetlerden birisidir.

Buryat Cumhuriyetinde Şamanizm ve Budizm  yaygın dinlerdir. Yerel halk Şamanizm ve Budizme inanır. Rus  göçmenler ise Hıristiyanlığın ortodoksluk mezhebindendirler.

Günümüzde Buryatya  21 idari ile ve 2 büyükşehir bölgesine ayrılmıştır. Bu bölgelerden Türklerin en yoğun olduğu yer Ahın Aymag  ilçesinin, Soyot yöresindeki Sorok köyüdür. 2013 nüfus sayımına göre Soyot yöresinin nüfusu 1043 kişidir. «Soyot» idari birimi bölgesi şu yerleşim merkezlerine ayrılır: Sorok, Hurga, Zun Holba, Botogol köyü, Vokson ve Samarta. Buryatya'da yaşayan Soyot Türkleri, batı tarafında ki Tuva Türkleri ile soydaş olup dil ve kültür hemen hemen aynıdır.

Cumhuriyet ekonomisi tarıma dayalıdır. Buğday, sebze, patates, deri, önemli kalemlerdendir. Balıkçılık, avcılık, koyun yetiştiriciliğinin yanı sıra madencilik ve makine sanayide önemli gelir getiren ekonomik faktörlerdir.

Buryatların 286.800 (29,5 %) ile nüfus artışı görülmektedir. Türk topluluklarından Tatarların 8.189 (%o,8), Soyotların 3.600 (0,4 %) şeklindedir. Rusların nüfusu ise 630.800 (64,9 %) ile düşüş seyrindedir. Öbür uluslardan Ukraynalılar 5.600 (0,7 %), Evenkiler 2.900 (0,3 %) olmuştur. Buryatya'nın toplam nüfusu 981.238 kişidir. Cumhuriyetin kuruluş tarihi 30 Mayıs 1923 dür. ([1])

BAŞKURDİSTAN CUMHURİYETİ 

                                       TOP. NÜF.                    TÜRK NÜF.                  KM'2

Başkurdistan Cum.

                     4.104.336       

                      2.300.000                    

                        143.600  

“Başkırt (Başkurt) Türkleri’ne mensup olan A. Zeki Velidi Togan’a göre Başkırt kelimesi Beş Ogur’dan gelmektedir. Başkırtlar’ın aslı Türkistan’ı terkederek kuzeye yönelen ve sonra batıya geçen Kıpçak Türkleri’ne dayanmaktadır. Hatta bir kaynağa göre bunlardan bir grup Macaristan’a kadar gitmiştir.

Rus idaresi devri Başkırtlar için acılarla dolu bir dönemdir. Buna rağmen yılmadan çalışan Başkırtlar, işgal edilen diğer Türk illerinde olduğu gibi kendilerini yenileşme hareketlerine vererek millî şuurlarını muhafaza etmeyi başardılar. 1917 Bolşevik İhtilâli ile ortaya çıkan fırsatı değerlendirmek isteyen Başkırt Türkleri, A. Zeki Velidi Togan (o zamanlar Velidof) önderliğinde, o günlerde düzenlenen Bütün Rusya Müslümanları Kurultayı’na katılarak ihtilâlin vaad ettiği, halkların eşitliği ilkesi çerçevesinde haklarını korumaya çalıştılar. Önce Kazan Türkleri’yle İdil-Ural Tatar Devleti’ni kurmak için uğraşan Başkırtlar, anlaşma sağlanamayınca aynı işi Kazak Türkleri’yle yapmak istediler. Fakat Kazaklar’la da anlaşma olmayınca 1919’da yine A. Zeki Velidi başkanlığında Başkırt Otonom Cumhuriyeti’ni kurdular. Fakat bir müddet sonra bu küçük Başkırt Cumhuriyeti Kızılordu tarafından ortadan kaldırıldı. Bugün petrol kuyularıyla ünlü Başkırtlar ülkesi (Başkırt-Tatar ASSR), otonom bir statüde Sovyetler Birliği kontrolünde bulunmaktadır.  ([2])

 “Avrupa ile Asya Kıtasını birbirinden ayırdığı kabul görülen ve etimolojik olarak “Taş Kemer” manasına gelen Ural Dağları (1.895 m), Kuzey Kutbu’ndan Kazakistan steplerine 2.498 km’lik bir hat şeklinde uzanmaktadır. Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti bu hattın güney kesimlerinin batı etekleri ile İdil (Volga) Nehirlerinin orta çığırı ve Kama Nehir’i arasında yer alan İdil- Ural Bölgesinde, Rusya Federasyonu’na bağlı 3 Türk Cumhuriyeti’nden biridir. 51o 311 -56o 341 kuzey enlemleri ile 53o 101 -59o 591 doğu boylamları arasında yer alan Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti, 1.519 km uzaklığı ile Moskova’nın doğusunda, Ural Dağları’nın güney sırtında Sibirya’ya açılan yolların geçtiği stratejik bir konumdadır. 17 milyon km2 ’lik alana sahip olan Rusya Federasyonu’nun 83 federal bölgesi içinde, 21 cumhuriyetten bir olan Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti, 143.600 km2 alanı, doğudan Çelyabinsk Oblastı, kuzeydoğudan Sverdlovsk Oblastı, kuzeyden Perm Oblastı, kuzeybatıdan Udmurt Özerk Cumhuriyeti, batıdan Tataristan Özerk Cumhuriyeti ile çevrilidir.

FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER Rusya Kalkanı ile Sibirya Kalkanı’nı birbirine bir kemer misali bağlayan Ural Dağ sırasının güney kesiminde bulunan Başkurdistan, iki sert kütle arazisi üzerinde kurulmuştur. Prekambriyen’den günümüze gelen aşınım ve birikim faaliyetleri sonucu iki peneplen saha ihtiva etmesi ( Rusya ve Sibirya) Avrasya platformuna genel monotonluk kazandırmışsa da Ural Dağları bir set olarak milyon yıllarca bu sahanın bir parçası olduğunu göstermiştir. Tam olarak güney Ural’a düşen Başkurdistan, bu iki kütle üzerinde yer alan geniş düzlüklerin doğal geçiş noktasına denk düşmektedir. Başkurdistan doğal olarak üç bölgeye ayrılmaktadır. Başkurt (Güney) Ural, Ön-Ural ve Ural-Ardı şeklindedir. Ural Dağları’ndan batıya doğru gittikçe yükseltisi azalan Trans- Ural platoluk sahasından ülke topraklarının büyük bir kısmının yer aldığı Güney Ural’ların batı eteklerinden, batıda Kama Nehri’ne kadar uzanan Bugulma- Belaya (İşimbay) Platosu’na geçilir. Ön-Ural’ları oluşturan bu bölgenin ortalama yükseltisi 150-200 m’dir. Ülke topraklarının çoğunluğunu oluşturan Ön-Ural Bölgesi’nde Urallar’dan batıya ve güneye doğru yükseltinin azaldığı hatta Kuzeybatı Belaya (Beyaz ) Nehri’nin geçtiği düzlüklerde 57 m ‘ye kadar yükseltinin azaldığı görülür. Güney Urallar, ülkenin ormanlarla kaplı arazisi olmasının yanında engebeli dağlık kesimi oluşturur. Bu kesimde en yüksek noktaları 1.640 m ile Yaman-Tau ve 1.584 m ile İremel Dağları paylaşmaktadır. Ural-Ardı kesimi ise ülkenin az toprağını bulundurmasıyla birlikte uçsuz Sibirya düzlüklerine geçen Doğu Trans-Ural kısmına karşılık gelmektedir. Doğuya doğru platoluk saha alçalmakla birlikte yükselti ortalaması 450-500 m civarındadır. Arazinin büyük bir kısmının kireç taşından (kalker) oluştuğu için kimyasal erime ve birikme şekilleri (karst topografyası) yaygın olarak görülmektedir. Ülkede çok sayıda mağara bulunmaktadır. Bunların en ünlüsü, dünya çapında tanınan ilkel insanın tasvir edildiği kaya resimlerinin bulunduğu Şungantaş Mağarası’dır(1959’da bulunmuştur). Diğer mağara örnekleri ise Kutuk-Sumgan, Salavay, Muradım, Aksin (Buzlu) Mağaraları’dır.

AKARSULAR VE GÖLLER

Ülke genelinde birçok su kaynağına rastlamakla birlikte birçok akarsu ekzoreik özelliktedir. Karasal iklime bağlı olarak kışın don tutmaktadır. İlkbahar gelmesiyle sıcakların artmasıyla bahar aylarında en yüksek debiye ulaşmaktadırlar. Ülkenin doğusunda yer alan Urallar önemli su kaynakları barındırırken batıya doğru akan akarsular oluşturdukları platolar arasından kuzey-güney doğrultulu büyük akarsulara karışırlar. Bu büyük akarsular ise ülke genelinde yaygın olan karst topografyası üzerinde en önemli şekillendirici kuvveti oluşturmaktadır. Aynı zamanda ülke regreatif sahalarını da oluşturmaktadırlar. Ülkenin başlıca akarsuyu, Kama Irmağı’nın en büyük kolu olan Belaya (Akidil)’dir. Ülke toprakları içindeki uzunluğu 1.420 km’yi bulan Belaya Nehri, Güney Urallardan doğarak önce güneybatıya sonra kuzeybatıya doğru akar ve doğudaki dağlık bölge ile batıdaki düzlüğü birbirinden ayırır. Diğer büyük akarsular ise Belaya Irmağı’nın Ufa (918 km), Dema ve Nuguş Kolları ile Ural Nehri’nin kolu olan Sakmara (716 km)’dır. Güneyde ülke topraklarının 1/4 ‘de Hazar Denizi’ne dökülen Ural Nehri havasında kalır. Ülkeye bir başka canlılık katan doğal unsur ise 800’den fazla irili ufaklı göllerdir. En büyük gölleri Asılıköl (24 km2 ), Kandrıkül (16 km2 ), Karagaydı, Yaklıköl, Uzunköl, Surtandı, Çevbarköl, Karabalıktı, Ataydı, Yaykül, Tallas vs.

BAŞKURDİSTAN SİYASİ TARİHİ

a) Başkurtların Tarih Sahnesinde Yerini Alışı Başkurt Türklerinin kökeni hakkında Rus tarihçileri her ne kadar Batlamyus’un Coğrafyası’nda geçen Paguritia veya Borouskoilere dayandığı iddiaları bulunmakta ise de Başkurtlar Güneydoğu Türkistan veya daha çok Türkmen kökenli kabilelerden ayrılan bir Türk halkı olduğu kabul edilmektedir. Başkurt Türklerine mensup olan A. Zeki Velidi TOGAN, Başkurt kelimesi Beş Ogur’dan geldiğini savunur. Fakat İran Efsanelerinde, Hazar Denizi’nin güneyinde Gurksar/Kurtbaş isminde bir kavmin yaşadığına dair bir rivayetin bulunduğu ve Başkurt ismiyle ilgili olarak Kurt-Baş/Baş-Kurt şeklinde eski bir etimolojinin olduğunu bildirir. Başkurt kelimesinin Başkor-t baş: birinci; kor: kabile; t:çoğul eki (birinci kabileler) şeklinde etimolojisini yapan Feryad Zeynelov, bu kelimeyi Zekiyev’in başka (mişe) bise, meşke, beşke kelimeleriyle birleştirerek “Mişe Kabileleri” anlamında bir kelime olarak açıkladığı ifade edilir. Ebu’l Gazi Bahadır Han Başkurtların çoğunluğunu Kıpçakların oluşturduğunu söylemiştir. Şecere-i Terakime adlı eserinde Cengiz Han istilasından kaçan Kıpçakların komşu kavimlere (Nogay, Çerkeşiler, Tümen) sığındığı anlatılmıştır. Eski Arap müellifleri Başkurt ismini Başcirt (istahri), Başgird şeklinde yazarak, İbn’i Fadlan’ın “dağlık, ormanlık ve içerisine nüfuzu zor olan bir memlekette yaşadıklarını ve bu ülke merkezinin o zaman bağlı olduğu Bulgar Kabilesi’nden 25 günlük mesafede bulunduğunu” söylendiğini ifade eder. Cengiz Han istilası sonrası kendilerine yeni bir yer arayışında bulunan Kıpçak kökenli Başkurtlar bu arayışlarıyla isimleri efsaneleşse de Divanü Lügati’t Türk’te “Başgırd” şeklinde Türk boyu adı altında gerçek kimliklerini göstermektedirler. “Bizans Rum Ülkesine yakın olan boy Beçenektir; sonra Kıfçak, Uguz, Yemek, Başgırd, Basmil, Kay, Yabaku, Tatar, Kırkız:Kırgız gelir.”

M.S. 600 yıllarında güneye göç eden Macarların X. yy’a kadar Magna Hungariası olarak andığı eski yerleşim yerlerinden biri olan Başkurdistan toprakları, Başkurtların yerleşmesiyle artık tarihte adının anıldığı yer olacaktır.

b) X. Yy’dan XX’a Başkurdistan Oğuzların X. yy’dan itibaren göç hareketiyle bölge nüfus olarak rahatlamıştır. Başkurtlar bu bölge içinde rahat ederek kendilerine uygun yer arayışında bulunmuşlar. Bazı kaynaklarda Moğol istilasından kaçan olarak gösterilse de bazı kaynaklar da Moğol Ordularının süvari kuvvetlerini teşkil ettiği belirtilmektedir. XIII. yy’da Moğol- Tatar istilası ile Kazan merkezli Bulgar Devleti yıkılmış ve Avrasya Bölgesi yeni bir oluşuma ulaşmıştır. Cengiz Han’nın torunu Batı Han’nın kurduğu Altın Orda Devleti’nin himayesinde yaşamışlardır. Başkurtlar bu dönemde Seyid Batır idaresinde Macaristan’a kadar uzanan seferler yapmıştırlar. Fakat İslâmiyet’e Moğol hâkimiyetinden önce geçmişlerdir. Bu devletin parçalanması üzerine (1481) Akidil ve Kama Nehirlerinin doğusunda yaşayanları Şıbanoğulları idaresi altına almıştır. Güney ve güneybatıda Nogay hanlığının altında bulunan Başkurtlar da Şıban (Turan) hanlığının altına girmiştir. İşte bu yıllardan itibaren Rus Çarı Korkunç İvan’a karşı Kazan Türkleriyle bir nevi ittifak kuran Başkurtlar Ruslarla mücadele etmeye başladılar. Fakat Kazan Türkleriyle birlikte hareket etmeleri, 1552’de Kazan’ı, 1556 ‘da Aslarhan’ı işgal eden Ruslar’ın Başkurtlar üzerine yürümelerine yol açmıştır. Başkurt ülkesini idare eden Urus Mirza Rus ilerleyişine engel olamamıştır. Ruslar Kazan Türklerine yaptıkları gibi ülkelerini müdafaa eden Başkurt halkını da ağır bir şekilde cezalandırırlar. Bu ağır cezaya dayanamayan Başkurt Türkleri bir müddet sonra büyük kitleler halinde isyan etmişlerdir. En şiddetli isyanları 1661 ila 1765 yıllarında göstermişlerdir. Yetersiz silah gücüne karşın mücadelelerini amansızca sürdürmüşlerdir. Rus tarihçisi Dobrovin’in onları “ Şarkta Rus hâkimiyetine karşı amansızca mücadele eden düşman kavim” olarak tasvir etmesine yol açmıştır. 1770 sonrası Pugaçov İsyanının liderlerinden biri olan Salavat Yulayev, meşhur General Nickhelison ile savaşmış ve 2000 kişilik ordusu ile Rusların en korku duydukları Başkurt olarak tarihe geçmiştir. O kadar korkusu Ruslara işlemiştir ki Ural Nehri’nin diğer adı olan Yayık adını, Yulayev’i hatırlatmasından korktukları için Ural olarak literatürlerine işlemişlerdir.

Evliya Çelebi, Başkurtları Ruslarla mücadelelerini sırasında gördüğünü, bu Başkurtlardan bazılarının Osmanlılara tabi olarak, Osmanlı Devleti’nin Rus sınırlarındaki Rus Kalmuk saldırılarına karşı savunma görevi teklif ettiklerini söyler. Evliya Çelebi Başkurtları Nogayların deyimiyle Haşdek, yani İştek şeklinde anarak Haşdek kavmiyle ilgili olarak şunları söyler: “Haşdek kavmi at etleri yer; boza, kımız, talkan ve yama içerler. Hava ve suyunun hoşluğundan güzel erkek ve kadınları çoktur. Hepsi aşıktırlar. Erkek ve kadınlarının elbiseleri çuhadır. Başlarında kalpakları vardır. Ama Tatar başlıkları gibi değildir. Değişik tarzda sürahi kalpak giyerler. Kadınları yüzleri açık gezerler. Bu Haşdek kavminin çok hızlı atları, güzel zırhları, ucu sivri Mahan vilayeti kılıçları, Mazenderan vilayetinin çok güzel tüfengleri, Şiraz ve Geylan vilayetinin çok güzel ok ve yayları, güzel kalkan ve süngüleri vardır. Hepsi konargöçer kavim ve kabilelerdir. İçlerinde Dadinya’dan iki nefer şehzadeleri vardır. Ulemaları gayet çoktur. Gece gündüz Kalmuk ile savaşırlar. Zira gayet cesur, güçlü, kuvvetli, kibirli yiğitleri vardır. Yüz bini tüfengli, yüz bini okçu takımıdır. Altı adet şahi topları vardır.” 18.yy sonrası 19.yy’da bu topraklar üzerinde yaşamalarını sürdüren Tatarlar ve Başkurtlar Türklerine şiddet dozasnın arttığı görülmekle birlikte asimile, misyonerlik faaliyetleri 1917 İhtilali’ne kadar sürmüştür. Bu faaliyetlerin yanında Çarlık Rusyası Başkurtları kendi güneydoğu topraklarını korumak için askeri görevlerde ve Avrupa savaşlarında kullanıldıkları olmuştur. Bununla birlikte 19. Ve 20.yy’larda Rusların Başkurdistan topraklarına 100 bini geçen göç hareketlerinin olduğu da görülmüştür.

c) Başkurdistan’ın Cumhuriyetlik Kazanması ve Cumhuriyet Sonrası Çarlık Rusyası’nın yapmış olduğu kazaklı Muhtar Şahanov’un tabiriyle Mankurtlaştırma taktikleri ne Tatarlar ne de Başkurtlar üzerinde tam anlamıyla başarıya ulaşamamıştır. Bağımsızlık yolunda her türlü asimilasyon stratejilerine maruz bırakılan Başkurtlar, 1917 İhtilali ile çöken Çarlık Rusya üzerine bağımsızlık umutları doğmuştur.

1917’de Rusya topraklarında Başkurt şehirleri olan Orenburg ve Ufa’nın Başkurt kurultayı toplanarak Başkurt Bölgesel Konsülü’nü seçmiştir ve bu konsül bağımsız bir cumhuriyetin kurulmasına karar vermiştir. A. Zeki Velidi Togan liderliğinde faaliyetleri yürütülmüş ve Başkurt Milli Ordusu kurulmuştur. Başkurt Şurası Orenburg, Ufa, Samara, Perm gibi bölgeler bağımsızlıklarını ilan ederek Başkurt Cumhuriyetine bağlandıklarını ilan etmişlerdir. Başkurt Milli Ordusu Kolçak Kuvvetlerine (Beyaz Ruslara) ve Bolşeviklere karşı giriştiği önemli mücadele sonrasında Lenin Hükümeti Başkurt Cumhuriyetinin bağımsızlığını kabul etmiştir. Bu bağlamda SSCB altında Sultan Galiyev önderliğinde ilk cumhuriyetlik kazanan devlet oldu (23 Mart 1919). Geniş bir otonomi ve bağımsızlık kazanan Başkurdistan 1920’de tekrar Bolşevik Hükümeti’nin totoliter sistemine sokulmuştur. Mihal Garbaçov tarafından savunulan demokratikleşme hareketi 1980 yılında hevesle beklenilen cumhuriyete yönelik politik ve hukuki statü yükselmeleri olmuştur. 1990 yılında Başkurt Meclisinde Murtaza Rahimov iktidara gelmiş ve 1990 yılının Ekim ayında Başkurdistan’ın bağımsızlık Deklarasyonu ilan edilmiştir. Bu deklarasyon ile Rahimov Başkurdistan halkı için tam bağımsızlık haklarından başka kısıtlı haklar verilerek cumhuriyet olmaya gitmeyeceklerini apaçık ilan etmiştir. Başkurdistan Tataristan ile birleşerek statü yükseltme girişiminde bulunacağı sırada 1991’de Ağustos ayında SSCB ani çöküşe uğrar. Birçok otonom cumhuriyetler ile Moskova’da Federal Anlaşma imzalanmış fakat Başkurt Cumhuriyeti Rahimov Hükümeti geniş çaplı yetki kendilerine verilmesi gereken hak olduğunu savunarak sıkı pazarlık sonucu Boris Yeltsin ve Murtaza Rahimov arasında günümüz cumhuriyetin temelleri atılmıştır. 1993 yeni anayasa ile bu perçinlenmiştir. Rusya Federasyonu ve Başkurdistan Devleti arasında imzalanan anlaşma ve Başkurdistan’a has, federal hükümete sağlanan gücün sınırlarını ortadan kaldırmış ve simetrik olmayan bir federasyonun inşasına hukuki dayanak olmuştur. Günümüze kadar bu yapı üzerinde gelişip büyüyen Başkurdistan geniş yetkilerle bağımsızlık mücadelesini Ruslara karşı kazanmıştır. Buna karşın Putin dönemi Rusya’sı bu yetkileri kısıtlama çalışmalarına girişse de Başkurdistan’ın kolay kazanmadığı bu bağımsızlık haklarını kolaylıkla bırakması düşünülemez. 2010 seçimleri ile yeni dönem cumhurbaşkanları Rustem Hamitov’dur.

NÜFUS ÖZELLİKLERİ VE ETNİK YAPISI

143.600 km2 ’lik alanı ile Rusya Federasyonu’nun %0,84’ünü oluşturan Başkurdistan, Federasyonu oluşturan 89 idari birim arasında alan büyüklüğü bakımından 24. Sırada yer alır. Nüfus büyüklüğü bakımından Rusya Federasyonu içinde 7. sırada yer alan Başkurdistan, Cumhuriyetinde 2012 verilerine göre 4.062.601 kişi yaşamaktadır. Kilometre kare başına düşen kişi sayısı 28 kişidir. Nüfus ülkenin Ön-Ural kesiminde toplanmıştır. Nüfus Belaya Irmağı boyunda sıralanan şehir ve sanayi bölgelerinde artmaktadır. Ülke nüfusunun 2/3’si bu ırmak ve kolları boyunca sıralanan yerleşmelerde yaşamaktadır. Kırsal nüfusun %39’luk oranının büyük çoğunluğu Başkurtlar oluştururken şehirlerde yaşayanların sadece %10’u oluşturmaktadırlar. Ülke nüfusunun ¼’inin yaşadığı Ufa’da Başkurt azınlık durumunda olup Başkurtlar ülkenin doğu yarısında genellikle kırsal alanlarda yaşamaktadırlar. Kentsel nüfus oranı nüfusun %61’i iken kırsal nüfusu 1 milyon 590 bin kişi oluşturmaktadır (2012). Nüfus artış hızı oldukça düşük olmakla birlikte 2012 verilerince 1000 kişi başına doğum oranı 14,6’da olduğu görülmektedir. Çalışma çağında olmayan nüfus 771 bin kişi iken aktif nüfus 2 milyon 455 bin kişidir. Yaşlı nüfusu ise 873 bin kişidir (2012).

Rus nüfusu bölgeye yerleşmesi her ne kadar 16.yy’dan sonra başlasa da 19.yy’da köleleştirmenin kaldırılmasıyla serf (toprak köleleri) Bolşevik İhtilali sonrası bölgeye akın etmiş ve çeşitli ekonomik faaliyetlere bağlı kolonizasyon alanı olarak Ruslar yerleştirilmiştir.

YERLEŞME ÖZELLİKLERİ İdari açıdan 54 rayona ayrılan Başkurdistan’da 21 şehir ve 41 kasaba 944 kırsal yönetim birimi (selo) ve 4.515 kırsal yerleşme bulunmaktadır. Kabul görülen eski Türk kültürüne ait konar-göçer yerleşmeler hala görülebilmektedir. Kırsal kesimde görülen bu yerleşmeleri çadır yaşamı oluşturmaktadır. Yine Zeki Velidi Togan’nın Hatıralar kitabında geçen Rus çiftlikleri olan Kolhoz ve Sovhoz’lar kırsal yerleşmeler de önemli yer tutmaktadır. Şehirlerin en büyüğü ülke nüfusunun yaklaşık ¼’ini barındıran, 1.088.900 nüfuslu başşehir Ufa’dır. Diğer şehirler ve 2010 yılı nüfusları şöyledir: Sterlitamak (274 bin), Salanat (156 bin), Neftakamsk (122 bin) ve Oktyabrsky (109 bin) şeklindedir.

KÜLTÜR VE EĞİTİM

Başkurdistan Cumhuriyeti devlet bayrağı dikdörtgen üç renkli kumaştan ibarettir. Bu kumaşta yer alan beyaz renk; barışseverliği, açıklığı, mavi renk; belirginliği, hayırseverliği, ortasındaki Kuray Çiçeği ise; dostluğun sembolüdür. Aynı zaman da Kuray Başkurdistan Cumhuriyeti’nde yer alan 7 uruğu temsil etmektedir. Ambleminde yer alan atlı kahraman silueti ise Ruslara karşı kahramanlık göstermiş olan Salavat Yulayev’i temsil etmektedir. Aynı zamanda bu kahramanın Ufa’nın göbeğinde yer alan Avrupa’nın en büyük tunç heykelinin bulunması Başkurdistan tarafından kabul görülen kahraman olarak kültürlerine yerleştirmişlerdir. Ülkede konuşulan hâkim diller, kabaca hakim 3 halkın (Tatarlar, Ruslar, Başkurtlar) kullandığı Rusça, Tatarca ve Başkurtça’dır. Nüfusun % 45’den fazlası Rusça, % 30’u Tatarca ve %20’ye yakını Başkurtça konuşmaktadır. Resmi dil statüsünde kabul edilen ise Rusça ve Başkurtça’dır. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerin yaşamış olduğu dil sorunu burada da geçerli olup resmi dil statüsüne verilecek dillerin hangisi olacağı ve eğitimde gelecek neslin bir devlet altında hangi dil üzerinden ortak bağ oluşturacağı muammalı bir sorun durumundadır. Başkurt geleneksel giysilerinde bulunan inhelek, selter ve başlık süslerinden tutun çizmelerine kadar işlemeli elbiseleri dikkat çekicidir. Özellikle bu kıyafet konusunda yabancı araştırmacı ve gözlemcilerin değindikleri konu, Müslüman toplumları içinde Başkurt kadınların yüzlerinin açık oluşu olmuştur. Türklerde ayrı yeri olan at, Başkurt halkının paha biçilemez değerlerinden olup geniş bozkırlarda özellikle göçebe hayatın vazgeçilmezidir. Rus ordusunun ve tarihte Moğolların süvari kanadını oluşturan Başkurtlar günümüzde bu özelliklerini yitirmeden devam ettirmektedirler. Özellikle ata vermiş oldukları değeri nevruz kutlamaları ve diğer festivallerde yaptıkları gösterilerle bunu göstermektedirler. Atın sütü olan kımız ise Başkurt halkı için önemli ayırt edici özelliktir. Birçok halk müziği eşliğinde sergilenen halk oyunlarının yanında özellikle dikkat çeken müzik aletleri kıl kopuzu ve kuray çok önemli değere sahiptirler. Son yıllarda dünya sahnesinde Başkurt tiyatro sanatı da çıkmaya başlamış ama bunun yanında kukla tiyatrosu çok iyi tanınmış olan sanatlarındandır. Başkurt opera ve bale tiyatroları oldukça başarılı olmakla birlikte büyük beğeni toplayan kültürel faaliyetlerindendir. Bir dünya bale yıldızı olan Rudolf Nuriyev bunun apaçık bir örneğidir. Edebiyatta, tarihte ve daha birçok bilimsel ve sanatsal yetkin ağızların yetiştiği Başkurdistan önemli bir kültürel merkez konumundadır. Özellikle milli şairlerimizden olan Miftahettin Akmulla, dünyaca tanınan bilim adamları bakımından A. Zeki Velidi Togan ve Abdülkadir İnan gibi birçok kalemlere ana yurtluk yapmaktadır. Eğitimde Kril alfabesini kullanan Başkurdistan geleceği, kril üzerinden Rusça, Başkurtça ve Tatarca öğrenerek bilgisini inşa etmektedir. 3 dilin haricinde 4 ayrı dil (Mari, Mordva, Çuvaş, Umdurt) seçmeli olarak verilmektedir. Okuma yazma oranı düşük olmamakla birlikte ülkedeki 19 üniversitede 70 bini aşkın öğrenci tahsil görmektedir. Ayrıca çok sayıda ortaokul ve technikum bulunmaktadır. Özellikle yüksekokullarda Rusların çoğunlukta olması ve Rusların öncelikli bir statü de tutulması Başkurdistan eğitiminde ayrı dikkat çeken bir konudur. Burada kayda değer olarak halkın önem verdiği dergi kültürü gelişmiş olup özellikle Başkurdistan Yazarlar Birliği’nin çıkarmış olduğu Agidil, Başkurdistan Ukutisih (Okutucusu) ve Henek (Yaba) adlı mizah dergileri Başkurdistan hayatında mühim bir yer işgal etmektedir. kitap tirajı bu ülkede 841 bin iken 5 derginin tirajı 1.350 bin (toplam nüfus:4.062 bin)’dir. Bunu sağlayan ise zamanında SSCB’nin Başkurdistan’da okuma-yazma probleminin çözülmesi ve Başkurtlarda % 98,9, Tatarlarda %99,1 ve Ruslarda %98,6 oranlarında okumanın kazandırılmasıdır. Özellikle Ruslaştırma politikalarınca eğitimin titizlikle bu topraklarda işlenilmesi bunu sağlamıştır.

MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI Başkurdistan, zengin petrol, doğalgaz ve maden kaynaklarına sahiptir. Güneyde Vogagrad’dan kuzeyde Perm’e kadar yaklaşık 1000 km uzunluğunda ve 300 -400 km genişliğinde büyük bir petrol ve doğalgaz bölgesi yer almaktadır ki, 1932’de bulunan bu bölgeye İkinci Bakü Havzası denilmektedir. Ülkenin kuzeybatı, batı ve güneyinde İşmbay yakınlarında önemli petrol rezervleri vardır. Başkurdistan’ın toplam rezervi 400 milyon ton olarak tahmin edilmekte ve yılda 20 milyon ton petrol üretilmektedir. 55 milyon ton tahmin edilen doğalgaz yataklarından da 400 milyon m3 üretim yapılmaktadır. Başkurdistan, Rusya Federasyonu toplam ham petrol üretiminin %14,7’sini, benzin üretiminin %17,6’sını, mazot üretiminin %16,7’sin ve motor yağı üretiminin %14,2’sini gerçekleştirmektedir. Rafineriler ve petro-kimya fabrikalar, ülke ekonomisinin ana kaynaklarını oluşturmaktadır. Ayrıca ülkenin güneyinde Kuyurgaz’da bulunan ve toplam rezervi 250 milyon ton olarak tahmin edilen kömür yataklarından yıllık 1,1 milyon ton üretim gerçekleştirilmektedir. Baymak’ta bakır, çinko, Novaya Priştina’da boksit ve diğer bölgelerde manganez (rezervi:100 milyon ton), demir (rezervi:71 milyon ton), altın, krom, asbest ve kaya tuzu (rezervi: 2,3 milyar ton) elde edilmektedir. Ülkede tespit edilen maden ve enerji kaynakları yatak sayısı 3.000 kadardır.

SANAYİ Rusya Federasyonu Başkurdistan Cumhuriyeti; petrol, gaz, demir, bakır, tuz, kireç taşı, alçı başta olmak üzere zengin maden kaynaklarına sahiptir. Başkurdistan’da hali hazırda yıllık 11-12 milyon ton ham petrol çıkarılmaktadır. Ayrıca, 760 milyon m3 kereste rezervi bulunmaktadır. Başkurdistan petrol işleme alanında Rusya’nın önde gelen bölgelerinden biridir. Sahip olduğu rafinerilerde işlenen petrol miktarı tüm Rusya’da işlenen petrolün %11,2’sini oluşturmaktadır. Ayrıca Rusya’da üretilen çinkonun %50’si bakırın %10’u Başkurdistan’da üretilmektedir. Başkurdistan, Rusya’daki metal alet üretiminde birinci, troleybüs ve beton mikseri kamyonları üretiminde ikinci, helikopter üretiminde üçüncü sıradadır. Ayrica, ülkede ‘’VAZ’’ ve ‘’KAMAZ’’ otomobil ve kamyonları için aksam üretim tesisleri ile oto parçaları ve TIR römorkları üreten fabrikalar bulunmaktadır. Rusya’daki beton pompası üretiminin %100’ü, sodyum karbonat üretiminin %57,8’i, metal aletlerin %27’si, lamba üretiminin %26’sı, beton mikseri kamyonlarının %25,8’i, sentetik kauçuğun %25,7’si, elektrikli motorların %23,5’i, demir kabloların %22,6’sı, benzin %15’i, dizel yakıtın%14’ü, plastik üretiminin %11,8’i, soda üretiminin %10,2’si Başkurdistan’da gerçekleştirilmektedir. Yıllık enerji üretimi 26 milyar kwh. Olan 12 adet termik enerji santralleri, ülkenin elektrik ihtiyacının karşılandığı en önemli enerji üretim tesisleridir. Sanayinin büyük çoğunluğu ülkenin Ön-Ural kesiminde, yani batı düzlüklerinde Akidil Nehri boyunca sıralanmış durumdadır.

ULAŞIM

Moskova’yı Sibirya’ya bağlayan yolların geçtiği stratejik bir konumda yer alan Başkurdistan’ın gelişkin bir ulaşım ağı bulunmaktadır. Başşehir Ufa, değişik yörelere uzanan kara ve demiryollarının kavşak noktasındadır. Ural Dağlarını aşan önemli demiryolu hatlarından biri olan Ufa- Çelyabinsk hattı ile Pokhvistnevo ve Orenburg’a giden hatlar Ufa’dan geçer. 20.800 km uzunluğunda karayolu ağı bulunan Başkurdistan’dan Rusya’nın önemli otoyollarından olan, Samara-Çelyabinsk (M5) ve Kazan- Ufa- Orenburg (M7) otoyolları geçer. Ayrıca Belaya Irmağı üzerinde ırmak limanları da bulunan ülkeden, çok sayıda petrol ve doğalgaz boru hatları da geçmektedir. Ülkenin önemli hava alanlarından Domodedova’dan Moskova’ya günde 4-5, Bykovo’dan da günde 1-2 uçuş gerçekleştirilmektedir. ([3])

 

 

 

 

[1]  Açık Kaynaklar

[3] Ali ÖZCAN-BAŞKURDİSTAN CUMHURİYETİ

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön