TAŞNAK ARTIĞINA NASIL ANLATACAĞIZ

25 Temmuz 2006


Türk Dil Kurumu, sözlüklerimizden bir çok ata sözünü çıkaracakmış. Özellikle kadını aşağılayan sözler seçilerek, kadına yöneltilen olumsuz bakışlar böylece ortadan kaldırılacakmış. Kendi söylediklerine, kendilerinin de gülerek, inanmadıklarını sanıyorum. Bu sözleri yazılmış metinlerden, şiirlerden nasıl çıkaracaklar. Varlığından şüphe duymayacağımız olumsuzluklar, kadın dahi olsa nasıl ifade edilecek.

- Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan, eşek yine eşektir.

- Nus ile uslanmayanı, etmeli tektir
Tektir ile uslanmayanın, hakkı kötektir.

Gibi, Ziya Paşa’nın mısralarını ne yapacağız. Mesela bunları hak eden bir Hırant Dink için hangi sözleri kullanacağız. O taşnak artığının söylediklerine yukarıdaki mısralarla cevap vermek varken, TDK bize neden uzun uzun cümleler kurduracak. Neden, HIK MIK ettiklerini anlamak, gerçekten zor. Türk Dil Kurumumuz madem böyle istiyor, bizde uzun uzun yazalım. Belki de, HOKKA GİBİ OTURTURUZ, sayelerinde…

14 Temmuz 2006 da Reuters Haber Ajansının yapmış olduğu röportajda, Hırant efendi, biraz da hınçakın köhne düşünceleriyle, bakalım neler zırvalamış. ‘’ Elbette bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten tanımlıyor. Dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın, bu olaylarla birlikte artık orada yok olduğunu görüyorsunuz.’’ Demiş. Buraya tekrar dönmek kaydıyla başka bir pencere açarak farklı konulara bakarak buralara neden geldiğimizi, son dönemde yaşadıklarımızı da berberce görelim.

Bütün bunlar, Gümrük Birliğini anlamadan, kendi milletine de anlatamadan, kabul eden güzel ve bilgili olduğunu sanan bir başbakanla, Avrupa Birliğine girmeyi sadece medeniyetler buluşması, kelimelerine sığdırmaya çalışan Kasımpaşalı bir başbakanın, bilinçsiz, kendi insanı ve kendi ülkesini tanımadan, gördükleri rüyalarının dayatılması sonucunda önümüze gelmektedir. Bunlara ek , bir çok konuyu alt başlık olarak yazabilirsiniz.

Nedense, Türkiye de toplum, genellikle günlük akıllarla yönetilip, günlük düşünmeye, günlük anlamaya özendirilmektedir. Nedenleri sorgulanmadan, birazda boş vermişlikle ikinci güne başlanmaktadır. Yeterince irdelenmeyen günler ise sonunda birikerek bize irin olarak dönmektedir.İç yüzünü pek de bilmediğimiz şu siyasete bir bakalım ne yanlışlar yapılıyor.

Beylik bir söz var, hepimizin sık duyduğu. ‘’ Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır.’’ Siyasete, siyaset bilimi açısından baktığımızda acaba aynı sonuca gidebiliyor muyuz. Türkiye de isimlerini, genel başkanlarını sayılarını bilmediğimiz kadar siyasi parti var. İsmini ve genel başkanlarını bildiğimiz siyasi partilerimiz toplumun önüne neler koyabiliyorlar. Yarım yüz yıldır Türk seçmenin davranış şeklini bildiğimiz halde, Yurt, Demokrat ve Büyük Birlik Partilerinden hangi seçimde, hangi siyasi başarıyı bekliyoruz. Oy oranları ne zaman % 1,5 üzerine çıkmıştır. Bu tür çalışmalar ülke ekonomisine ve ülkenin yetişmiş kadrolarına yapılan en büyük kötülüktür. Bu minimize oy oranları Türkiye’nin siyasi yapısını bozmakta, genel başkanların etraflarında ve parti kadrolarında değerlendirdiklerini sandıkları insanları da heba etmektedirler. Heba edilen emeğe, heba olan oya yazık değil mi….?

Bakınız, kuru bir inat uğruna kurulan, Muhsin Yazıcıoğlu’nun Büyük Birlik Partisi, bu güne kadar hangi siyasi başarıyı ortaya koymuştur….? Bu güne kadar alabildiği en yüksek oy oranı ne olmuştur….? Bir başka partinin içine sığınarak girdiği mecliste başarısı nedir…? Anadolu da MHP içinde yetişmiş o kadar insanı yanına alarak, yeterince değerlendiremediği gibi, adeta pasifize etmiştir. Sırf bir siyasi partinin genel başkanı olmak bencilliği ile, harcanan ekonomik ve insan kaynağını tüketmek ne ile izah edilebilir. İsterseniz, bilerek, isterseniz bilmeyerek, isterseniz yönlendirilerek, kısacası adına ne derseniz diyelim, MHP’ye yıllarca attığı kazığa ne ad verebilirsiniz…?

Bunu kim hangi yönde yorumlarsa varsın yorumlasın. Küçümseyenler varsa, varsın küçümsesin. Fakat, o kadar basit, bir o kadar da gözden uzak tutulacak konu değildir. En son seçimlerde, ayrıldığı MHP içinde siyaset yapıyor olsa idi, bu gün TBMM bu şekilde yapılanmazdı. Bütün bunların ülke menfaati ve milliyetçilikle bağdaşan yönleri varsa, lütfen siz söyleyin.Türkiye’yi sevmenin, siyasette başarıya gitmenin yolu ne ise, artık o yapılmalıdır. Muhsin Yazıcıoğlu 29 Ocak 1993’ten, bu güne kadar tükettiklerinin ve varsa kazandıklarının da muhasebesini mutlaka yapmalıdır. Gerek sağ da, gerek sol da, ayni şeyleri diğer partiler için de söyleye biliriz.

Bunları düşünmeden, üzerinde durmadan hareket ettiğimizde bakın nelerle karşılaşıyoruz.

- Türkiye de, silahsız ama tehlikeli örgütler var mı …? Diye soruyorlar….
- Türkiye, dışardan hangi gözle izleniyor…?
- Köşe yazarlarının, milletvekillerinden bilgili olma handikabı neye dayanıyor…?
- Türkiye de siyaset, yönetmek adına mı, ideoloji adına mı yapılıyor…?
- Küresel terörizimin, Türkiye’de parmağı var mı..?
- Türkiye’nin önüne konulan yeni haritalar ne kadar gerçekçidir…?
- Türkiye Kuzey Irak’a, Ermenistan’a, 12 Adalara saldırsa ne olur…?
- Aydınlar neden tek bir pencereden bakmaktadırlar…?
- Türkiye neden bir gecede AKP oy verdi…?
- Bu hükümetin suçu ve terörü önleme stratejisi var mı…?
- İçişleri Bakanımız, Kürt kökenli iken, Kürtler hangi demokratik haklarını kullanamıyorlar..?
- Kırmızı çizgilerimiz şu anda hangi renktedir…
- Kandil Dağı’na hangi gün ve saatte gideceğimizi ne zaman açıklayacağız…?
- Terörün boyutunu Hükümetin kavraması için, daha kaç şehit vereceğiz…?
- Süleymaniye’ye giden Amerikalı generalden bizim hassasiyetlerimizi öğrene bildik mi..?
- Kirli sermayenin gücü nedir….?
- Tartışmasız egemen ülke olduğumuz, neden tartışılır…?
- Sizce, Yasin El-Kadı’nın ticari akıbeti ne olur…?
- Esnaf ve tüccarlar neden bütün harcamalarını giderlerine işleyemezler….?
- Yılda kaç kap-kaç ve hırsızlık işleniyor…?
- Yılda kaç kitap satılıyor....? - % 50 si Kayıt dışı olan bir sistem, nasıl savunulur…?
- Talabani’nin çıkışına ne cevap verildiğini duyanınız var mı…?
- Zapsu, Dışişleri yerine, İçişleri Bakanlığında kullanılsa daha faydalı olmaz mı…?
- Büyük Ortadoğu Projesinin detaylarını biliyor mu sunuz….?
- En büyük müttefikimizle yapılan stratejik vizyon belgesinin içeriği nedir….?

Sizlerin de sayısız sorularınızı ilave ederek, Türkiye’nin yaşadıklarını, küçük ve sığ çekişmelerin bizi hangi noktaya taşıdığını görelim, hangi noktaya taşıyacağına da karar verelim.Ve gerçekçi olalım.

Başa dönersek, Hırant Dink’in gerçekçi olmadığını, hatta desteksiz attığını görüyoruz. Öyle bir desteksiz atma ki; Ermenilerin tarihine baktığımızda 885 yılına kadar, oradan orya savrulan,bulunduğu her coğrafyada var olan her milletin himayesine giren Ermenilere Aşot’un müracaatı üzerine 430 yıldan sonra Halife Al-Mutemed krallık hil’atını göndermiştir. Böylece bu kadar uzun bir süreden sonra, Arap hakimiyetinden azat edilen halkın başına bir Ermeni yönetici getirilmiştir. Sonrası 1000 li yıllar ki, onu bütün dünya açık ve net bilmektedir.

Dört bin yıllık geçmişten bahseden birinin Trak-Frig kökeninden habersiz, Kafkas etkisinin varlığından, Akamanış, Makedon, Antaniuslar, Severuslar, Sasaniler ve Pers’lerle yaşadıklarını hafızalarında tutmayarak bu zaman dilimini etrafa anlatmaları, abesle iştigalden başka ne olabilir ki.
Yakın dönem Ermeni nüfus yapısına yabancıların tespitleri ile baktığımızda;

Ravenstein 1877 de Türkiye de 700.000 Ermenin yaşadığını söylüyor. 1900 lü yıllarda ise, Ludovic de Constenson 1.400.000, 1. Dünya Savaşında, Christopher Walker 1.500.000, Clair Price’de savaş öncesinde 1.500.000, Alexander Powell ‘de 1.500.000, Lynch’de 1.325.246, Osmanlı İmparatorluğu’nda ki, nüfusu en geniş şekilde araştıran Vital Cuinet Ermeni nüfusun 1.475.011 olduğunu belirtmektedir.

Osmanlı kaynaklarında verilen nüfus bilgilerini ise, bilgisiz, bilgi ve doğruyu saptıran bir Ermeninin suratına şamar gibi ineceği için yazmıyorum. Bu nedenlerle, bu bilgilerle, ‘’ orada yok olduğunu görüyorsunuz’’ dediği halkın, Anadolu’dan neden, nerelere gittiğini bütün dünyanın bildiği gibi, Hırant Dink de bilmektedir.

Şimdi, Türk Dil Kurumu sözlüklerimizden ve halkın dilinde olan ‘’Yalandan Eşek Olmak’’ sözünü de çıkarırsa, YALANA ŞERBETLİ birilerine bunları nasıl anlatacağız….?




KAYNAK: Ermeni Dosyası – Kamuran Gürün
Ermeni Tarihi - Rene Grousset

 

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön