SENDİKALAR

04 Mart 2006


Sessizce yürütülen bir hareketlilikten, ilk defa duyduğumuz üye transferinden bu konuda sendikalılara yapılan baskılardan her ne kadar emin olmasak da, yinede dikkatlerinizi çekmeye çalışacağım. Hiç de taraf olmadığım, toplumsal konuda sözlüğe baş vurarak sendikanın ne demek olduğuna beraberce bakalım.

SENDİKA : isim (sendi’ ka) Fransızca ; seyndicat, işçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel bakımdan çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik.

Kelimenin karşılığının ne kadar yerine getirilip getirilmediği de ayrı bir tartışma konusudur. Buradan yola çıkarak, tespit ettiğim bazı verileri aşağıda beraberce görelim. Doğrusunu isterseniz, kendi adıma bu sayılardan çok şey de anladığımı söyleyemem. Sizler bir değerlendirmeye gider, çevrenizde neler varmış, kimler neler yapıyormuş diye bakarsanız diye yazıyorum. Toplumumuz da yaygın olan anlayış, sivil toplum kuruluşları içinde kabul ettiğimiz sendikalarımızın öneminin ve yerinin tam olarak yorumlanamadığıdır. Genel de toplumda var olan bakış, sendikaların belirli bir politik görüş etrafında kümeleştiği doğrultudadır.

İstatistiklerde, sendikalar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, değişik ortamlarda , ifade ettikleri rakamların da, biraz da karışık olan tablolardan ne anlaşılacağını beraberce izleyelim. Türkiye de 28 iş kolunda 94 sendikanın olduğunu, en az beş sendikanın bir araya gelmesiyle konfederasyonların oluşturulduğunu görmekteyiz. İş kolu barajını aşan, tek bağımsız sendika Bank-sisken, Türk-İş’ e 33 Disk’ e 19 Hak-İŞ’e 7 sendikanın bağlı olduklarını ve konfederasyon oluşturdukları bilinmektedir. İşçi sendikalarımızın yanın da birde memur sendikalarımız bulunmaktadır. Bakanlık kayıtlarına göre onbir hizmet kolunda yedisi bağımsız, toplam 54 sendika, 6 konfederasyon çatısı altın da ; Kamu-Sen 316.038- Kesk 264.060 – Memur-sen 159.154 üye ile faaliyetlerinin sürdürüldüğü belirtilmektedir. 2821- 4688 – 5401 sayılı kanunlar ile mevcut sendikalar işlevlerini yerine getiriyorlarmış.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Göre Çalışan Sayısı -- 5.088.515
Sosyal Sigortalar Kurumuna Göre Çalışan Sayısı -- 6.787.549
Sosyal Sigortalar Kurumuna Göre Çalışan اÇıraklar -- 270.238
D.İE. Göre Toplam Çalışan Sayısı ( Memurlar Dahil ) -- 10.690.000
Emekli Sandığına Göre Memur Sayısı -- 2.402.409
TÜİK Kayıtlarına Göre Toplam İŞÇİ Sayısı -- 8.287.591
Sosyal Sigortalar Kurumuna Göre Kayıtsız Çalışan -- 1.500.000
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Göre Kayıtsız Çalışan -- 3.200.000
Ocak 2006 da Sendikal İşçi Sayısı -- 2.987.431
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Göre Sendikalı Memur Sayısı -- 747.617
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Göre Sendikalaşma Oranı -- % 47.18
Tüm Ücretlilerin Sendikalaşma Oranı -- % 15.09
Fransa’ da Sendikalaşma Oranı -- % 9.01
Almanya’ da Sendikalaşma Oranı -- % 29.07
İngiltere’ de Sendikalaşma Oranı -- % 29
Türkiye’ de Sendikalaşma Oranı -- % 36

Şeklinde bilgilere ulaşa bilmekteyiz. Bu arada toplu sözleşmelilerin sayısı ile sendikalılar sayısının aynı Şeyler olmadığını da açıklamış olalım. Acaba bütün sendikalarımıza bu gün üye sayılarınızı açıklayın desek acaba ne cevap alırız, onu da bilemiyorum.

2821 Sayılı Kanunun 25. Maddesinde ; İşçi ve işveren, sendikada üye kalmaya veya üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.

Değişik Fıkra 4101/6 Madde de ; Her üye önceden bildirimde bulunmak suretiyle üyelikten çekilebilir. çekilme bildirimi noter huzurunda münferiden kimliğin tespiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur. Demektedir.

Her şeyden önce yukarıda ki, rakamların doğruluğundan bende emin değilim. Ama aşağı yukarı böyle bir tablonun genel hatları ile var olduğunu kabul edelim. Hiç ilgimiz olmadığı bir konuda neden yazdığıma gelince; Üç yıldır, bazıları nerede örgütlenmiş bir topluluk görse, nerede bir sivil toplum kuruluşuna rastlasa, onların üye yapılarını kendi düşünceleri doğrultusunda yapılandırmaya çalışmakta ve yönetimlerinde söz sahibi olmayı hedeflemektedirler.
Rüzgar kulaklarımıza iktidardaki siyasilerimizin bilhassa memur sendikalıların üzerinde böyle bir baskı uyguladığını fısıldamaktadır. Bu bir fısıltı…..! Doğruluğundan henüz emin değiliz.Öğrendiğimiz de onu da yazacağım. Zira geçmişten ders almayanlara yardımcı olmak hepimizin görevi. Şimdilik nokta.

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön