HÜKÜM Kİ; İŞTE BÖYLE BİRŞEY

30 Eylül 2013


Erol Evgin’nin o güzel yorumu ile dinlediğimiz şarkıyı, sanırım hepiniz hatırlarsınız. Ne diyor du o şarkının mısraları; ‘’Seni düşündüm dün akşam yine
Sonsuz bir umut doldu içime
Birde kendimi düşündüm sonra
Bir garip duygu çöktü omzuma
İŞTE’’ BÖYLE’’ BİRŞEY’’
İnsan hafızası nedense yaşananları çok çabuk unutuyor. Bunu bir de tarihin derinliklerinde yaşanan ve sonuçlarını günümüzde ki olaylarla bağlayacak olursak, daha iyi anlamış oluruz. Güneydoğu Anadolu ve de Dersim-Munzur meselesinde nedenleri etraflıca irdelediğimiz de karşımıza çıkanları hepimizin iyi okuması gerekiyor. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerince yayınlanan 5 ve 12 Numaralı Mihimme Defterlerinden aldığım bazı PADİŞAH HÜKÜMLERİNDEN bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece, konunun hiç de kürtçülerin söylediği gibi olmadığı da bir nebze olsun anlaşılacaktır.

4 AĞUSTOS 1565
‘’Diyarbakır Beylerbeyine ve Ömerriye Kadısına;
Cezire-i Ömeriyye yakınlarında Kerkil sancağına bağlı Sülolu isimli Kürt aşiretinin çevredeki bir kısım halkı öldürüp bir kısmını da yaralayıp soydukları, bu durum karşısında Kerkil Beyi Mir Ahmed’in ise ihmalkâr davrandığı bildirildiğinden, davacı ve davalıların bir araya getirilip davalarının görülmesi, kâtillerin tesbiti, gaspedilen eşyanın sahiplerine geri verilmesi ve suçlular hakkında gelecek emre göre hareket edilmesi, ayrıca Mir Ahmed’e de emri altındaki aşiretlerin kanunsuz işler yapmalarının önüne geçmesi yolunda ikazda bulunulması.’’

17 ŞUBAT 1566
‘’Hakkâri Beyine;
Eşkıyalık hareketlerinde bulunarak asayişi bozdukları bildirilen ekrad tâifesinin haklarından gelinmesi.’’

24 ŞUBAT 1566
‘’Diyarbakır Beylerbeyine;
Kilis Beyi Canpolad Bey’in, sancağındaki Kürt eşkıyanın hakkından gelmek için gönderdiği adamına gereken yardımın yapılması ve ihtiyaç duyduğunda yeteri kadar adam verilmesi.’’

Hani ıssız bir yoldan geçerken
Hani bir korku duyar da insan
Hani bir şarkı söyler içinden
İşte ‘’BÖYLE’’ bir şey.

7 NİSAN 1566
‘’Canpolad Bey’e;
Kürt şeyhlerinden hırsızlık ve yankesicilik suçlarından aranan Şeyh Zeyneddin’in yakalanarak Rodos’a sürüldüğü, kaçtığı bildirilen Şeyh Nâsır’ın da yakalanarak Rodos’a sürülmek üzere Südde-i saâdet’e gönderilmesi.’’

7 MAYIS 1566
‘’Diyarbakır Beylerbeyine;
Diyarbakır ve çevresinde bulunan Ulus tâifesinin zapturaptı eskiden beri Diyarbakır Beylerbeyliği nin görevleri arasında olduğundan, adı geçen tâifeyi zaptueapt almak için bir bey görevlendirilerek sözkonusu tâifenin İran tarafına geçmesine veya orada olanlarının bu tarafa gelmesine engel olunması ve ahidnâmeye zarar verecek hareketlerden kaçınılması.’’

Hani eski bir resme bakarken
Hani yılları sayar da insan
Hani gözleri dolar ya birden
İşte ‘’BÖYLE’’ bir şey.

14 MAYIS 1566
‘’Diyarbakır Defterdarına;
Daha öönce Diyarbakır Beylerbeyi İskender’in hâslarından olan üç cemaatin Havâss-ı hümâyuna dahil edilmeleri emredildi halde sözkonusu cemaatlerin bu emre itaat etmeyip vergilerini vermedikleri belirtilerek bunların şu andaki Diyarbakır Beylerbeyi Behram’ın hâslarına dahil edilmelerinin teklif edildiği; ancak önceden gönderilen fermendaki hükmün değiştirilmesi mümkün olmadığından, cemaatlerin Havâss-ı hümâyun’a kaydedilmeleri ve emre itaat etmeyip karşı gelenlerin isimlerinin beylerbeyine bildirilmesi.’’

15 NİSAN 1571
‘’Diyârbekir Beğlerbeğisine Hüküm Ki;
Kulb sancağında hırsuzlar ve harâmîler zuhûr idüp yire cem’iyyet idüp gice ile (evler) basub ve âdemler katlidüp ve emvâl ü esbâbın gâret eyleyüp ve yollar basup kârbânlar katlolunup rızkları yağmâ vü hasâret olunup bi’l-cümle bunun emsâli envâ’-ı fesâdât ü şenâ’atler olup ve zikrolunan yirlerde sancakbeğlerinin sübaşıları hırsuza ve harâmîye mu’în ü zahîr olup ve sancak beğleri dahi sübaşılarınun ahvâline mukayyed olmayup sancaklarında anun gibi fesâd ü şenâ’at üzre olup hırsuzı ve harâmîyi tutup hakkından gelmek uhdesine lâzım iken iğmâz-ı ayn idüp ve tutulan hırsuzların dahi akçaların alup halâs idüp siyâset itmedükleri ecilden hırsuz u harâmî kesret üzre re’âyâ ziyâde mütezacciru’l-ahvâl oldukları Atebe-i Ulyâ’ya arz u i’lâm olunmağın bu husûsa seni müfettiş ta’yin idüp buyurdum ki: (……)’’

Hani yıldızlar yanıp sönerken
Hani bir yıldız düşersse insan
Hani bir telaş duyar da birden
İşte ‘’BÖYLE’’ bir şey.

25 Temmuz 1571
‘’Diyârbekir Beğlerbeğisine Hüküm Ki;
Mektûb gönderüp; ‘Diyârbekir’e tâbi’ Kürdistân’dan Körkil Beği Ahmed dâme ızzübû; ‘’sancağından Donanma-i Hümâyûn için hüküm mûcebince tüfenk-endâz ve piyâde ihrâcı tenbîh olundukda ülkesinden Sülolı dimekle ma’rûf tâyife çokluk olup mîrî hıdmet teklîf olundukda itâ’at itmeyüp her zamânda fesâda musırr olup kârbânlara ve etrâfda olan kurâyıı basup ve âyende vü revendeye zarar idüp evler ihrâk idüp emvâl ü esbâbı gâret idüp Cezâyir ve Kıbrus Seferleri’ne piyâde virmeyüp ihrâcı içün varan âdemlere âlât-ı harble mukâbele idüp isyân itdüklerin’’ mûmâ-ileyh sancakbeği mektûbıyla i’lâm idüp Imâdıyye Hâkimi Sultân Hüseyin Beğ ve Cezîre Hâkimi Bedir Beğ arzitdüklerinde; ‘’Ahsen vechile bellü başları elegetürüp gereği gibi haklarından gelesin’’ diyü hüküm vârid olup lâkin bellü başları içlerinden ayrılmayup ol sebebden haklarından gelinmeğe imkân olmaduğın’’ bidürmişsin. İmdi; ol vechile ısyân u tuğyân üzre olanlarun haklarından gelinmek ehemm-i mühimmâtdan olmağın buyurdum ki:
Müşârun-ileyhün Bedir Beğ ile zikrolunan ehl-i fesâdun haklarından gelmesin müşâvere idüp dahı ittifâk u ittihâd ile vech ü münâsib gördüğünüz üzre bi-eyyi tarîkın kân mezkûrı elegetürüp ısyân üzre olanlarınun gereği gibi haklarından geldürmek bâbında envâ’-ı ihtimâmınuz vücûda getüresiz. Ammâ, bir vechile hüsn-i tedbir ü tedârük eyleyesin ki, bir fitne vü fesâd zuhûrına sebeb olmaya ve ne vechile tedârük olunup ne mikdâr müfsidlerün haklarından gelindüğin arzeyleyesin.’’

3 NİSAN 1572
‘’Diyârbekir Beğlerbeğisine Hüküm Ki;
Südde-î Sa’âdetüm’e mektûb gönderüp; ‘’Kıbrus mühimmâtıyçün bin nefer piyâde ihrâcı emrüm olup virmedükleri ecilden on bin altun cerîme alınmak fermân olunan Pesyân ve Pucyân ve Zilân Aşâyiri’nün ahvâlin’’i’lâm eylemişsin. Ol bâbdaher ne dimiş isen ma’lûm oldı. İmdi; tâyife-i mezbûreden üç bin filori alınmak emridüp buyurdum ki:
Vusûl buldukda, emrüm üzre tâyife-i mezbûreden üç bin filoriyi cem’u tahsil itdirüp mîrî içün alup kabzeyleyüp mâ’adâsından ferâgat eyleyesin.’’

Hani yağmurlar yağar ya bazen
Hani gök gürler, ya arkasından
Hani şimşekler çakar peşinden
İşte ‘’BÖYLE’’ bir şey..
Demokratikleşme paketini açıklayanların, getirmeye çalıştıkları, tarih bilgisinden uzaklık da herhalde BÖYLE BİR ŞEY…
 

 

 

 

 

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön