DERSİM'İ NE KADAR BİLİRSİNİZ ?

27 Kasım 2009


Derle ya, ben bunun neresini, nesini düzeltsem. Kimsenin dikkat etmediği kadar bilgi kirliliği, muhalif olmak, kendilerince acılardan bir yerlere varmak. Acıdan bahsediyorsanız o acının mutlaka tarafları vardır. Tarafları anlamamak. Öncelikle bunu hiç kimse görmüyor. Görmeyenlerin başını da Başbakan çekiyor. Tarihle yeterli ilgisi olmadığından kaynaklanmalı ki, tereddütsüz ‘’DERSİM KATLİAMI’’ ifadesini kullana biliyor. Uyguladığı kendince politikaları ile yeterince milletini ayrıştırdığı yetmezmiş gibi, bu ifadesi ile de ayrışmaya bir kapı daha açıyor. Muhalefeti suçlamak, bir miktar oyunu artırmak için bunlara tevessül ediyor.

Ülkeyi yöneten Başbakana, ne için danışmanlar verilir? Hükümetler de, Bakanlar neden vardır? Bu birim ve kişiler, her insan her şeyi tam anlamıyla bilemeyeceği gerçeğinden hareketle, yöneteni, bilgilendirmek ve yardımcı olmak için var olmazlar mı?

Mesela Dersim konusunda, Başbakan, kabinesinde bulunan Milli Savunma Bakanından, Vecdi Ağabey şu Dersim meselesi nedir diye sorsaydı, eminim ki bölgede doğmuş ve kendisine bağlı kurumlarda, en kapsamlı bilgilerin yakınında ki, Sayın Gönül, o günlerde neler olduğunu ilk elden anlatır, Başbakan da yeterince bilgilenmiş olurdu. Bu işler hamasetle olmuyor.

Neden olmadığına ve olamayacağına gelince, biz bu ÜLKE’DE kimliğimiz ne olursa olsun, bugün yan yanayız. Çarşı da esnafız. Aynı sitede, aynı apartmanda komşuyuz. Gidenlerimiz, aynı camiye, aynı mescide, aynı cem evine, aynı kilise, aynı havra, aynı sinagoga gidiyoruz. Kamu ve özel kurumlarda aynı odaları paylaşıyor, aynı yemekhanede birlikte yemeğimizi yiyoruz. Meyhanede sağlıklı günlere kadehimizi birlikte kaldırıyoruz. Aynı türküleri söylüyor, aynı fıkralara birlikte gülüyoruz. Kahvehanede, hangimiz önce giderse çay parasını o ödüyor. Biz ayrışmıyoruz. Bugün görev başında olan hükümetin politikaları ayrıştırıyor. Onun için bu işler hamasetle olmuyor.

Gelelim istismara konu edilen DERSİM’E. Dersim de ne olduğuna. Meseleyi getirir 1937 yılına, meseleyi getirir Seyid Rıza ve diğerlerinin otomobil ışığı altında idam edildiklerine dayandırırsanız, değerlendirmeniz de, acılarınız da doğru bir çizgiye oturamaz. Doğru çizgiye oturmayan bilgiden de doğru kararlar, doğru analizler ve inandırıcı acılar çıkamaz.

Dersim konusu anlatıldığı gibi iki yıllık bir konu değil, İKİYÜZ YILLIK bir konudur. Siz iki yüz yılı, iki yüz sahifeli bir kitap yaparak, onun sadece son iki sahifesini okumayla karar vermeye kalkarsanız, yanlış değerlendirmenizle ona katliam! dersiniz. Kaldı ki, bu kitabın! İçinde KOÇGİRİ bölümü de bulunmamaktadır.

Öncelikle herkes doğru bilgilenecek. Sonra gerçeklerle yüzleşecek. Türk kim? Kürt kim? Zaza kim? Alevi kim? Sünni kim? Şafi kim? Herkes iyi bilecek. Dersimi bütünüyle değerlendirebilecek, donanıma sahip olacak. Sonra da kalkıp konuşacak. Acıları yaşadığını ifade edenler, başkalarının da aynı acıları yaşadığını unutmayacak. Sonra da kalkıp konuşacak ve yazacak. Adının önünde gazeteci, prof, doç, dr, olanlar, bilgisizlikleriyle, kalkıp bu insanlar nasıl oluyor da, at gözlükleriyle, demokrasiyi, insan haklarını, Kürtlüğü ve Aleviliği öğretmeye kalkıyorlar. Ya, ATATÜRK için yazdıkları? İsmet İnönü ve Celal Bayar hakkında söylenenler! Bir anda Alevileri CHP yanın da olmakla ucuzca suçlamak. El insaf.

Cehalet mi desem, kötü niyetle mi desem, yine bilgiden yoksun birileri, Berlin Anlaşmasının 61. maddesini tekrar edercesine, isteklerini sıralarken, son olarak da ‘’Dersim’e kamu görevlileri atanırken Kürtçe veya Zazaca bilenlere, öncelik verilsin’’ talepleri, bütün bunların yanında, nasıl kabullenilecek?

Dersimde neler olduğunu burada ayrıntıları ile yazmayacağım. İnsanların acılarını eşitlemenin hiç de peşinde değilim. Herkes doğruyu bilerek, doğru konuşsun istiyorum. Dersimli nin, isyan bayrağını 1937 de değil,1737 de çektiğini ve nedenlerini o toplum artık öğrensin istiyorum.
Bu coğrafya da, Dersim denilen bir yer olduğu gibi, Erzurum, Malatya, Elazığ, Bingöl, Erzincan, Tercan, Arapkir, Eğin, Kuruçay, Refahiye ve Kemah adını taşıyan yerlerimizin olduğunu ve hep olacağını bilgiden yoksun olanlara, bildiği halde istismar eden aklı evvellere hatırlatmak istiyorum. Bu yöre insanlarına, Dersimli nin yaşattığı acıları da, insaf sahibi birilerinin dile getirmesini bekliyorum. Tarihin her döneminde devletlerin, yönettiği toplumlardan zorla da olsa, asker ve vergi aldığının hatırlanmasını diliyorum.

Fazla lafa gerek yok. Belge ve bilgi toplayanlar, her şeyi bildiğini söyleyenler, kitap yazacak olanlar ve yazanlar. ‘’DERSİM KATLİAMI’’ Diyen BAŞBAKANIMIZA bağlı olan, BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVLERİN’DE ARAŞTIRMACILARA AÇIK OLAN, en hafif ifadeleri içeren bazı belgelerin tarih, dosya ve gömlek numaraları ile fon kodlarını,1700 lü yıllardan başlamak üzere aşağıda, bilgiç geçinen ve toplumu yanlış yönlendiren zevatın bilgisine, küçük bir bölümünü sunuyorum.

Takdir, tarih sayfalarına bakma cesaretini gösterenlerin olacaktır. Arzu edilirse, kimler, kimlere neler yapmış, söz konusu bölgede ordu kuvvetleri çakaralmazı zor bulurken, Dersimli o kadar silahı nasıl ve neden edinmiş o nu da yazarız. Hem de, Resmi TARİH yazmıyor diyenlere, Resmi bir kurumda mevcut tarihi belgelerle yazarız. Yeter ki, kimse konuyu çarpıtmasın.

Dileğim bu konuyu bir daha yazmamak, dileğim acıları kaşımamak, dileğim içtenlikle kardeşçe yaşamak. Dileğim meseleye ideolojik bakmamak. O insanların Kürt ve Alevi oldukları için öldürülmediklerini bilmek. İnsan olarak hiç bir ölümü kabul etmemektir. Dileğim dün olduğu gibi, yarın da Munzur suyunu içmektir. Mezra da konağın olmayacağını bilmektir. Hayal dünyasında dolaşanların, karıştırdığı Murat Suyu ile Munzur Suyu’nu ayıra bilmektir.

Dileğim, bütün günlerin, birlikte, mutluluk ve sağlık dolu BAYRAM günleri gibi geçmesidir. Dilediklerimin ışığında, Demokrasi içinde ve sorumluluklarımızın bilincinde, özgürlük havarilerinin de, gerçekleri anlayacaklarını umarak, KURBAN BAYRAMINIZI kutluyorum.


Kaynak: BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ
Belge Tarihi (Hicri) : Miladi: Dosya No: Gömlek No: Fon Kodu:
29.Cad. 1201 1787 285 11705 C-ML
20.Zaç. 1204 1790 260 12952 C-DH
28.M. 1205 1791 51 3073 C-ADL
10.R. 1205 1791 8 388 C-DH
03.Cad. 1205 1791 11 547 C-ZB
29.Z. 1212 1797 222 12385 HAT
13.S. 1217 1803 64 3152 C-ZB
29.Z. 1220 1806 81 3356 HAT
09.Ş. 1221 1807 78 3886 C-ZB
03.M. 1231 1816 641 31520 HAT
09.S. 1231 1816 636 31375 HAT
10.R. 1260 1844 1 12 MVL
23.L. 1262 1846 52 15 A.MKT
02.S. 1263 1847 16 58 HR. MKT
24.R. 1263 1847 70 69 A.MKT
15.Ş. 1263 1847 51 1312 İ.MSM
11.N. 1263 1847 93 71 A:MKT
23.L. 1263 1847 97 13 A.MKT
23.R. 1264 1848 69 2020 İ.MSM
05C. 1264 1848 51 1332 İ.MSM
16.Z 1264 1848 10 85 MKT. MVL
02.B. 1265 1849 200 46 A.MKT
13.S. 1265 1849 167 98 A.MKT
12.Z. 1266 1850 32 12 MKT. UM
12.C. 1269 1853 135 64 MVC
02.S. 1270 1854 145 96 A.MKT. UM
04.R. 1271 1855 96 98 HR. MKT
17.Z. 1272 1856 155 21 HR. MKT
19.M. 1273 1857 116 82 A.DVN
13.S. 1279 1863 397 98 MVL
08.Z. 1306 1889 1635 44 DH. MKT
02.R. 1310 1890 2014 26 DH. MKT

 

 

 

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön