BİR DEFA OLSUN ''O'KU''

31 Mayıs 2011


Okumayan bir milletin, her şeyi bildiğini iddia eden fertleriyiz. Etrafımızda ağzı biraz laf yapanı dinlediğimizde yüz seksen derece çarpılıyoruz. Akşam çocuklarına ahkâm kesen aile reisi, yarın yediği kulisle bambaşka düşüncelere sahip olabiliyor. Mangalda kül bırakmamakta nedense üstümüze yok!

Yüzde 99’u MÜSLÜMAN olan bir MİLLET her şeyden önce kendi DİN’İNİ yeterince bilmiyor. O’KU emriyle başlayan KUR’AN’I KERİMİNİ okumuyor. Okuyanların büyük bir bölümü de okuduğunu anlamıyor. O zaman ne yapacak? Anladığına inandığı birilerinin peşine düşüp gidecek. Sonra ver elini TARİKATLARIN yolunu tutacak. Neden? İRŞAD olmak için!

İRŞAD olmak için MÜRŞİD’İN olması gerektiğini, MÜRŞİDİN’İN kim olduğunu ise sorgulamayacak. Aynı ‘’TARÎK’’ in neden 30–40 kola bölündüğünün sebebini de anlamadan yaşayıp gidecek!

Peygamber Efendimiz ‘’SİZE KUR’AN’I ve SÜNNETİ BIRAKIYORUM. BUNLARA UYDUĞUNUZ SÜRECE DOĞRU YOLDAN SAPMAZSINIZ’’ diye buyurmamış mıydı?

Böylece okumadığı, kafa yormadığı ve ilim yapmak zor iş olduğu için, HADİS’İ de anlayamayacak.
Kendi DİNİNİ öğrenmek için HAK OLAN kitabını okumayan başka bir şey okur mu?

Sanmıyorum!

Meselâ, FELSEFE, TARİH okur mu? İstiklâl Savaşı’nın nasıl kazanıldığını bilir mi? İstiklâl Savaşı’nı bu MİLLETLE kazanan KADRO olmasaydı, bu başarı elde edilmeseydi, nasıl bir ANADOLU’DA yaşıyor olacağımızı hiç düşünür mü? Düşünmez!

Düşünmek de zor iştir.

Zat-ı muhteremleri savaştan çıkan bir ülkenin sıfır noktasında nasıl ayakta durduğunu, yaşanan acılar sonucunda bugünlere ulaşabildiğimizi unutuyor, halkı bir-kaç oy uğruna istismar ediyor. 940 yıllarda, Merhum Celâl Bayar ve Adnan Menderes sanki CHP kadroları içinde değilmiş gibi anlatılıyor. Çok partili siyasi hayata geçerken TÜRKİYE’Yİ bugün ki iktidar gibi DEMOKRAT PARTİ’NİN ayrıştırdığı gerçeğini de yok sayıyor.

Ne hazin gerçek ki, o zihniyetin bayraktarlığını yapan Sayın Süleyman Demirel olmuş, TÜRKİYE’NİN son elli yıllık siyasi hayatına damga vurmuştur. Bugünkü iktidarın zihniyeti, o elli yıllık zeminin bize hediyesidir! Acı olan ise, o zeminde gelişen zihniyetin, bugün dönüp, kendilerini besleyen, kollayan Sayın DEMİREL’İ yerden yere vurmasıdır.

Tarih, nereden, nasıl geldiklerini idrak edemeyenlerin, ahde vefası olmayanların, nereye nasıl gittiklerinin örnekleriyle doludur.

Sayın Demirel, hayattadır, kendisi has üslubuyla cevabını vermiştir veya verecektir. Peki, hayatta olmayan merhum İnönü’den ne istersiniz? Silah arkadaşları üzerinden, ATATÜRK ve İNÖNÜ’YE saldırmak kime ne kazandıracak?

İnancını sorgulamaya kalkıştıkları merhum İNÖNÜ’NÜN, Kâzım Karabekir Paşa’ya yazmış olduğu mektuplardan ikisini kısaltarak buraya alıyorum.

‘’Milletimize, tarihimize, hediye ettiğiniz zaferle geleceğimizi açmış oldun. Herkesin sağlığına ve ümidine verdiğin nar ve kuvvet bende on kat fazladır. Nasıl iftihar ve nasıl tebrik edeceğimi bilmem ALLAH seni vatanımıza bağışlasın.’’

Diğer mektubunda; ‘’Doğu harekâtı bizi ve davamızı ihya etti. O kadar sıkışmıştık ki, o kadar daralmıştık ki, durumun nefes alacak bir menfeze ihtiyacı vardı. ALLAH’IN yardımıyla o deliği sen tam bir başarı ve düzenle açtın. Milletimize, tarihimize daha büyük hizmetler senin alnına yazılmış ve ortaya çıkmıştır. ALLAH seni milletimize bağışlasın.’’

ALLAH’IN adını ağzına almayan İNÖNÜ bu mu? Yalan söyleyecekseniz önce, belgelere, kayıtlara bakın, sonra söyleyin. En büyük günahlardan birinin YALAN söylemek olduğunu aklınızdan çıkarmadan.

Ne diyorduk, Kur’an’ı Kerim’in emrine uyarak önce okuyacağız. Okuduğumuzu anlayacağız. Aklımızla karar verecek, okuduğunu anladıklarını zannettiklerimizin peşinden gitmeyeceğiz.

Peki, bu günlerde Kur’an’ı Kerim’den başka ne okumalıyız?

Kısa bir süre sonra MİLLETVEKİLİ seçimleri yapılacak. Bu nedenle seçim gününe kadar T.C. ANAYASASI’NI mutlaka bir defa okuyun. Okuyun ki,

Sivil Anayasa yapmak safsatasının hiç de önceliğimiz olmadığını görün. Koparılan yaygaranın iyi niyetli olmadığını anlayın. Anayasa’yı değiştirerek sözde SİVİL Anayasa yapacağız diyenlerin hangi emelleri beslediklerini fark edin.
.
TÜRKİYE DEVLETİ CUMHURİYETTİR (Mad. 1) dendiğin de,

CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ (Mad. 2) dendiğin de de,

DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜ, RESMİ DİLİ, BAYRAĞI, MİLLİ MARŞI ve BAŞKENTİ
(Mad.3) dendiğinde de, diğer maddelerinde de değiştirmeyi gerektirecek öncelikli ve haklı hiçbir nedeni olmadığı apaçık görülecektir.

AKP iktidarının ya başka emelleri vardır ya da TÜRK MİLLETİ’NİN aklıyla alay etmektedirler. Bu mevcut ANAYASAMIZ neredeyse % de 100’e yaklaşan halk oylamasıyla kabul edilmiştir. Hani HALKIN iradesi?

Zira zahmet edip okuyacak olursanız, GÖRECEKSİNİZ Kİ; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Almanya (1949) Avusturya (1929) Azerbaycan (1995) Belçika (1994) Bulgaristan (1991) Ermenistan (1995) Fransa (1958) Gürcistan (1995) Hollanda (1983) Irak (2005) İran (1979) İrlanda ( 1937) İspanya (1978) İtalya (1947) Japonya (1947) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (1985) Kazakistan (1995) Kırgızistan (1993) Lüksemburg (1868) Özbekistan (1992) Polonya (1997) Rusya Federasyonu (1993) Suriye (1973) Yunanistan (1975), Anayasaları var.

Bizim ANAYASAMIZDAKİ benzer maddeler, bu ANAYASALARDAN alınmıştır. Anayasamızı açıp okuduğunuz da, 12 Eylül Referandumu dâhil tüm değişikliklerin buralardan alındığını göreceksiniz. Lüksemburg Anayasası 1868 yılında yapılmış. Orada kimse ayaklanmıyor. İRLANDA 1937 Yılında yapmış olduğu Anayasa ile yıllar süren terörü sonlandırdı. Kimse bu halkı aptal yerine koymasın.

Sizler yukarıda saydığım ülkelerde, iktidarların, başbakanların anayasalarını değiştirmek için iki de birde halklarının akıllarıyla alay ettiklerini, duydunuz mu? Okudunuz mu?

Başbakan’ın sivil ANAYASA söylemleri ile bu MİLLET aldatılmamalıdır. Türkiye bir maceraya sürüklenmemelidir. Otuz altı etnik kimlikten bahsederek, Kürtçülüğü bu noktaya taşıyan yanlış politikalarla, bize TÜRKLÜKTEN başka bir etnik kimlik biçilmeye kalkışılmamalıdır.

TÜRK, TÜRK MİLLETİ ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDEN kimse rahatsız olmamalıdır.

Baktığımız da, MİLLETİN asli değerlerini en doğru savunan, BİRLİĞİMİZ için mücadele eden siyasi partinin, MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ olduğu da açıkça görülecektir.

‘’Yiğidi öldür, hakkını yeme’’
 

 

Cem Cüneyd Canan

Cem Cüneyd Canan © 2006 - 2024 Her hakkı saklıdır. Başa Dön