12 Kasım 2005
Sayın Bakan ve milletvekillerimizden, aşağıda ki, satırlarımın Sayın Sağlık Bakanımıza, arzını ve sizlerinde şahitlik etmenizi bekliyorum.
Bizler neleri beklemedik ki….!
Bu gün, sizleri düşünemeyeceğiniz kadar uzaklara, yüzyıllar öncesine götürmek istiyorum. Zaman dilimi içinde, tarih kitaplarımız da dahi özel ilgiyle bulunacak konularının bir parçasını okuyucularımla paylaşarak, Erzincan’ı tanıdıklarını söyleyenlere de yüzyıllar öncesinde Erzincan’ın nelere sahip olduğunu hatırlatarak, bir zihniyetin nasıl 13. Yüzyılın gerisinde kaldığını ise beraberce görelim diyorum.
1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Türklerin Anadolu’ya girişini ve bir çok eserin meydana getirildiğini hepimiz bilmekteyiz. Bir bilim adamımız bu konu ile ilgili yazısında o günleri şöyle tespit ediyor. ‘’ Türkler insan sağlığına büyük kıymet ve önem vermişlerdir. Millet olarak Türklerin ruh yapısında şefkat, insana yardım duyguları çok gelişmiş olduğu gibi, kabul ettikleri İslam dini de devamlı telkin ile onları bu hizmete sevk etmiştir. Müslümanlık insana yardım etmeyi çok yüksek bir görev, adeta bir ibadet olarak tanımış, Peygamber ‘’Beden ilmi, din ilminden öce gelir.’’ ‘’Izdırap çeken bir insana yardım edenin hizmeti bütün insanlığa yayılır.’’ Gibi mühim hadisler söylemiştir. İşte milli ve dini, iki yönlü etkinin eserleri, daha Orta Çağda Türklerin hastane vb. eserleri yapmayı ön plana almalarını sağlamıştır.’’
O dönemlerdeki Selçuklu mimarisini bizlere eserleriyle aktaran en önemli kaynaklardan;
1- İBN BİBİ’nin EL EVAMİRÜL ALAİYYE Fİ’L – UMURİ’L- ALAİYYE eserinde,
2- Kerimüddin Mahmut bin Muhammet Akasarayi’nin MUSAMARAT AL-AHBAR isimli eserinde, Aksaray, Alanya, Ankara, Antalya, ERZİNCAN, Kayseri, Konya, ve Kubadabat’ da ki eserlere işaret edilmektedir. Anadolu Selçuklularının hükümranlıkları dönemini, Osmanlı’ya bırakırken, yaşadıkları zorluklara rağmen, SAĞLIK hizmetlerini, bırakın bu gün ki gibi, KÜÇÜLTMEYİ, hiçbir zaman ihmal etmediklerini görmekteyiz.
Ne tesadüf ki, tam da Sayın Sağlık Bakanı 20 yerde araştırma hastahanesi yapılacağını söylüyor. Biz yüzyıllar öncesinde kurulmuş olan hastanelerimizin sayısına ve yerlerine bir göz atalım.
1- Şam’ da Nureddin Şehid Hastanesi - 1154
2- Musul’da (Erbil) Gökbörü Hastanesi ve Tesisleri - 1156
3- Kudüs’de Selahaddini Eyyubi Hastanesi - 1187
4- Akka’da Selahaddini Eyyubi Hastanesi - 1187
5- Şam’da Kaymeri Eyyubi Hastanesi - 1248
6- Kirman’da Kutluğ Türkan Hastanesi - 1281
7- Kahire’de Seyfüddin Kalavun Hastanesi - 1284
8- Şam’da Kaymeri Hastanesi - 1308
9- Tebriz’de Reşidüddin Darüşşifası ve Külliyesi - 1310
10- Şam’da Bay Timur Hastanesi - 1319
11- Halep’de Ergun Kamil Hastanesi - 1354
Buradan, bu günkü Türkiye hudutları içinde kalan SELÇUKLU hastanelerine bakalım,
1- Havza’ da Mes’ud bin Kılıç Arslan Hastanesi - 1116
2- Mardin’de Necmettin Gazi Hastanesi - 1122
3- Kırşehir’de Karakut Kılıç Aslan Ilıcası - 1145
4- Kayseri’de Gevher Nesibe Sultan Hastanesi - 1206
5- Sivas’da Birinci Keykavus Hastanesi - 1217
6- Divriği’de Turan Melik Sultan Hastanesi - 1228
7- Konya’da Konya Hastanesi - 1233
8- Kütahya’da Yoncalı Ilıcası - 1233
9- Çankırı’da Atabey Ferruh Hastanesi - 1235
10- Ilgın’da Alaeddin Keykubat Ilıcası - 1236
11- Kastamonu’da Ali bin Pervane Hastanesi - 1272
12- Tokat’da Muinüddin Pervanebey Hastanesi - 1275
13- Akşehir’de Sahip Ata Hastanesi - İzi Kalmamıştır
14- Aksaray’da Darüşşifa - 1337
15- Erzurum’da Darüşşifa - İzi Kalmamıştır
16- ERZİNCAN’da DARÜŞŞİFA - İzi Kalmamıştır
17- Sivas’da Rahatoğulları Darüssıhhası - 1288
18- Mardin’de Eminüddin Hastanesi - Tarih Bulunamadı
19- Amasya’da İlduz Hatun Hastanesi - 1308
20- Kayseri’de Zülkadiroğulları Lebrozerisi - İzi Kalmamıştır
ERZİNCAN DARÜŞŞİFASI;
Başbakanlık Arşivi, tıp kısmında No:607 de ki bir belgede, Erzincan da bir DARÜŞŞİFA nın bulunduğu bildiriliyor. Tarihi ve yaptıranına ait bilgi yok, evkafı da kaybedilmiş. Hizmetini 1761 Yılına kadar sürdüren Darüşşifa nın, daha sonra, bir dini hizmete devredildiği de ayrıca bilinmektedir.
Tesadüf eserlerin sayısında bulunmaktadır. Kaldı ki, kastımız da bu değildir. Biz öncelikle kendi insanlarımıza, izin verirlerse, kendilerini kırmadan ve bizde çizmeyi aşmadan bazı şeyleri soralım….! Erzincan Araştırma ve Eğitim Hastanesi 1992 Depreminden sonra dönemin iktidarları tarafından programa alınmışken, bu güne kadar neden bitirilememiştir. O günkü iktidarların eksikliğini, ilgisizliğini kabul etsek de, bizim yerel siyasetçilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz, halkımız hatta burada görev yapacak hekimlerimiz neden yeterince ilgi göstermemişlerdir. Geçen on üç yılda bir yabancı gibi ‘’Bu araştırma hastanesi ne olacak’’ diye birbirimize sormak kimlere ne kazandırmıştır. Bu tür projelerin ne zaman küçültüldüğü görülmüştür. Bu günkü iktidarın Hükümette görev alan Erzincanlı Bakanları, Erzincan Milletvekilleri üç yıldır bu yarım kalan inşaatın tamamlanmasında gerekli etkinliği acaba neden gösterememişlerdir. Zaman zaman Avrupa Ülkelerinden hibe mahiyetinde gönderilen cihazların ne kadarı kullanılmaktadır. Ne kadar kullanılmayacak durum da cihaz bulunmaktadır. Dünya da projeler revize edilirken, kullanılan kıriterler 400 Yatağın 200 yatağa düşürülmesinde de kullanılmış mıdır. Velhasılı benzer bir çok soruyu bizi son derece üzen, bu konuda yeterince ilgi göstermeyen her Erzincanlıya sorabiliriz.
Birde bu konunun siyasi sorumlusu olan Sayın Sağlık Bakanımız Recep Akdağ’a Erzincanlı siyasilerimiz vasıtasıyla,
- Hangi bakışınızla, Erzincan’ı alacağı hizmette, 13.Yüzyılın gerisine taşımaktasınız….?
- Erzincan Araştırma ve Eğitim Hastanesi neden programdan çıkarılmıştır……?
- 400 Yataklı bir tesis, hangi ölçülerinizle 200 yatağa indirilmiştir………..?
- Erzincan Üniversitesinin açılacak olmasında, Aldığınız bu kararın sonuçlarını bir bilim adamı olarak nasıl izah edebilirsiniz……?
- Erzincan’ı sağlık alanın da 13.Yüzyılın gerisine taşıyan kararınız da, bilim adamlığınız mı, yoksa siyasi anlayışınız mı etken olmuştur.
Bütün bunları Erzincanlı’larla paylaşmak üzere gerçekten öğrenmek istiyorum…
Nedenlerin başında, elde kalan sonuç Erzincan’ın kaybettiğidir. Kuruluş kanunu çıkma aşamasında olan Erzincan Üniversitesinin bir ayağının topal doğmasıdır. Bu satırları yıllar önce dinlediğimiz bir hikaye ile bitirelim.
Sayın Yıldırım Akbulut, Erzincan’a gelmek üzere hava yoluyla Erzurum Hava Alanına iner. Dönemin Başbakanıdır. Hava alanında bulunan herkes hararetle Sayın Başbakanı alkışlamaktadırlar… Arka sıralar da bulunan Erzurum’lunun biri;
- Çabbikleyin, çabbikleyin, Erzurum’ da ki bütün müdürlükleri Erzincan’a taşıdı, şimdi de ………….. der. Devam eder
Ben de, sevgili hemşerilerimden ve siyasilerimizden, Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağı’ın Erzincan’dan her geçişinde Erzurum’a neler kazandırdığını sormalarını, daha sonrada ÇABBİKLEMELERİNİ bekliyorum….!
KAYNAKLAR :
- SELÇUKLU HASTANELERİ ve AVRUPA KÜLTÜRÜNE TESİRLERİ ( Dr.Ing. Aslan Terzioğlu)
- SELÇUKLU HASTANELERİ (Ord.Prof.Dr. Kazım İsmail Gürkan )
- ANADOLU SELÇUKLULARINDA SAĞLIK HİZMETLERİ (Ord.Prof.Dr. A.Süheyl Ünver )
- ALARA KALESİNDEKİ HAMAMLI KASIR ve 13.YÜZYIL ANADOLU MİMARİSİNDEKİ YERİ (Doç.Dr.Şerare Yetkin)
Cem Cüneyd Canan